Sosyal medyada gezinirken tıbba karşı bakış açılarını 180 derece değiştirebilecek bir cümle duydum.
Çin tıbbını uygulayan doktorlar insanlar sağlıklıyken ücret alıyor, hastalanınca iyileşene kadar ücret almıyor.
Buna önleyici tıp deniliyor.
İnsanlar hasta olunca bunu engelleyemediklerini için doktorlar kendilerini suçlu hissediyor.
Nasıl da farklı ve günümüz Rockfeller tıbbına teslim olmuşlar için aykırı bir his.
Biraz durup düşününce çok da mantıklı geliyor.
Türkiye'de SGK'nın her yıl milyarlarca dolar zarar ettiğini biliyoruz.
Sebebi çoğunun gereksiz olduğunu düşündüğüm kimyasal ilaçlar ve özel hastanelere ödenen paylar.
Oysa Türkiye'de de önleyici sağlık hizmetleri uygulanmış olsa emin olun SGK bugün ödediklerinin 10'da 1'ini bile ödemez.
İlk iş insanların hastalıklarına tedavi bulmak değildir, ilk iş insanların neden hasta olduğunu bulmak ve sorunu o aşamada çözmektir.
Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı temsilcileri ve belediye başkanlarının bir araya gelerek koordineli bir çalışma yürütmesi gerekiyor.
* Öncelikle sağlığımızı bozan gıdalardan işe başlanılmalı.
Tarım zararlılarını yok etmek için kullanılan zehirlerin tamamı yasaklanmalı.
Bunların organik yöntemlerle yok edilmesi hem çok daha kolay, hem çok daha ucuz, hem çok daha sağlıklı.
* Marketlerde insan sağlığını alt üst eden hazır gıda çılgınlığına artık dur denilmeli. Raf ömrü uzaması için ürünlere konulan zararlı katkı maddeleri yasaklanmalı.
* Üçüncüsü lokanta ve kafelerde denetimler sıklaştırılmalı, insan sağlığını tehdit eden her unsur bertaraf edilmeli.
* Özellikle büyükşehirlerde hava ve su kirliliği hat safhada, en aza indirmek için çalışmalar yapılmalı.
Fabrika bacaları için dumanı tamamen etkisiz hale getiren filtreler zorunlu olmalı.
Fabrika atıklarının derelere dökülmesi önlenmeli.
* Hastalıkların ana sebeplerinden biri de duygusal sıkıntıların bedene yansıması. Daha anaokulundan itibaren her çocuğumuz güçlü bir psikolojiye alıştırılmalı. Stresle mücadele, zorluklar karşısında güçlü durma, problem çözme kabiliyeti üzerine yoğunlaşılmalı.
* GDO denilen zararlı organizma barındıran ürünlerin hiçbirini ama hiçbirini yurda sokmamalıyız. Sadece gıdalarda değil, hayvan yemlerinde de GDO'yu sıfırlamamız gerekiyor.
* Tavuk başta olmak üzere hayvanların daha hızlı büyümesi için kullanılan hormon ilaçlarının yasaklanması gerekir.
* Özellikle büyükşehirlerde yeşil alanların artırılması, havadaki oksijen miktarının yükseltilmesi gerekiyor. Her mahallede insanların rahatça nefes alabileceği mini korular yapılmalı.
* Şeker ve tansiyon gibi kronik ve SGK için yüksek maliyetli tedavilerde öncelik ilaç kullanımı değil, doğru beslenme ve spor ile tedaviye yer verilmeli.
Aynı şekilde genetik olarak bu hastalıklara yatkın olan kişilere önleyici sağlık hizmeti kapsamında bilgilendirmeler yapılmalı.
Sadece bu yukarıda saydıklarımız yerine getirilmiş olsa, hasta sayısı yüzde 70-80 azalır.
- Ajan ağzı ile Atatürk’e çamur atanlara yanıt / 10.02.2025
- İnsan neden dünyaya geldiğini unuttu / 03.02.2025
- Bir eski yeni kıyası da benden olsun / 27.01.2025
- Memur-Sen'den cevap ve düzeltme / 21.01.2025
- Asıl huzur hakkı vatandaşındır / 20.01.2025
- HPV bataklığında bir toplum / 13.01.2025
- Kafaya bak kafaya! / 06.01.2025
- Bu zihniyettekilere hakkımı haram ediyorum / 30.12.2024
- Taşlar bir cümle ile bir anda yerine oturdu / 23.12.2024