Bir işyerinde çalışıyorsunuz.
Çalıştığınız için karşılığında para alırsınız.
Çalışmazsanız kapının önüne konulursunuz.
Şunu diyebilir misiniz?
Ben çalışmayacağım ama bana para vereceksin.
Olmaz tabi!
Ama bunu Rabbimize ne kadar da kolay söylüyoruz değil mi?
Bizi binbir nimetle donatan Allah'a karşı ne kadar da nankörüz değil mi?
Bitkisinden hayvanına, havasından suyuna sayısız imkânı ile tüm dünyayı insanın hizmetine sunan Yaratıcımıza karşı ne kadar da az şükrediyoruz değil mi?
Bize can veren, sağlık veren, evlat veren, akıl veren, gönül veren Hüda'yı ne kadar hatırlıyoruz?
Peki, Yüce Allah bizden ne istiyor?
Emrettiklerini yapmamızı, yasakladıklarından sakınmamızı istiyor.
İbadet olarak ne istiyor?
Namaz ve oruç.
İmkânı olandan da hac ve zekat.
Ve kendisini unutmamızı, her daim dilimizde kalbimizde zikretmemizi istiyor.
Namaza binbir bahane bulup kılmayanlar oruç için de bahanelerin arkasına saklanıyor.
Şunu unutmayalım: "İman ettim" demek bir iddiadır, her iddia ispat gerektirir, imanın ispatı ibadettir.
5 vakit namaz abdestler dahil 1 saati ancak alır.
24 saatimizin 24'te 1'ini namaza ayıramayacak kadar gafil olmayalım.
Oruç için böyle özel bir zaman ayırmaya da gerek yok.
Sabah akşam yediğimiz yemeklerin sadece saatlerini düzenleyeceğiz, bu kadar.
Elbette nefsimize de hakim olacağız.
İbadetler konusunda bir kafa karışıklığını da giderelim.
İbadetler bir tercih değildir.
"Yaparsan kârdasın, yapmazsan bir zararı yok" mantığı türedi son zamanlarda.
"Allah'ın benim ibadetime mi ihtiyacı var" diyenler, "benim kalbim temiz Allah bunu biliyor" diyenler vs.
Bu cümlelerin rahmani olmadığı aşikar.
Bu cümleler, nefsine alet olan, şeytanın tuzaklarına düşenlerin dini kendi mantıklarına/mantıksızlıklarına göre yorumlamalarından kaynaklanıyor.
Haşa, Allah'a "sen Kur'an'da eksik, hatalı, yanlış yazdın, oysa ben böyle düşünüyorum, benim dediğim doğru" demektir.
Bu hatalara düşmeyelim.
Kur'an-ı Kerim tefsirlerini alıp okuyalım, ibadetlerimizi eksiksiz yapalım, yüce Allah ne diyorsa hayatımıza geçirelim.
Bakın o zaman nasıl da huzur sarıyor her yanımızı.
Çalıştığınız için karşılığında para alırsınız.
Çalışmazsanız kapının önüne konulursunuz.
Şunu diyebilir misiniz?
Ben çalışmayacağım ama bana para vereceksin.
Olmaz tabi!
Ama bunu Rabbimize ne kadar da kolay söylüyoruz değil mi?
Bizi binbir nimetle donatan Allah'a karşı ne kadar da nankörüz değil mi?
Bitkisinden hayvanına, havasından suyuna sayısız imkânı ile tüm dünyayı insanın hizmetine sunan Yaratıcımıza karşı ne kadar da az şükrediyoruz değil mi?
Bize can veren, sağlık veren, evlat veren, akıl veren, gönül veren Hüda'yı ne kadar hatırlıyoruz?
Peki, Yüce Allah bizden ne istiyor?
Emrettiklerini yapmamızı, yasakladıklarından sakınmamızı istiyor.
İbadet olarak ne istiyor?
Namaz ve oruç.
İmkânı olandan da hac ve zekat.
Ve kendisini unutmamızı, her daim dilimizde kalbimizde zikretmemizi istiyor.
Namaza binbir bahane bulup kılmayanlar oruç için de bahanelerin arkasına saklanıyor.
Şunu unutmayalım: "İman ettim" demek bir iddiadır, her iddia ispat gerektirir, imanın ispatı ibadettir.
5 vakit namaz abdestler dahil 1 saati ancak alır.
24 saatimizin 24'te 1'ini namaza ayıramayacak kadar gafil olmayalım.
Oruç için böyle özel bir zaman ayırmaya da gerek yok.
Sabah akşam yediğimiz yemeklerin sadece saatlerini düzenleyeceğiz, bu kadar.
Elbette nefsimize de hakim olacağız.
İbadetler konusunda bir kafa karışıklığını da giderelim.
İbadetler bir tercih değildir.
"Yaparsan kârdasın, yapmazsan bir zararı yok" mantığı türedi son zamanlarda.
"Allah'ın benim ibadetime mi ihtiyacı var" diyenler, "benim kalbim temiz Allah bunu biliyor" diyenler vs.
Bu cümlelerin rahmani olmadığı aşikar.
Bu cümleler, nefsine alet olan, şeytanın tuzaklarına düşenlerin dini kendi mantıklarına/mantıksızlıklarına göre yorumlamalarından kaynaklanıyor.
Haşa, Allah'a "sen Kur'an'da eksik, hatalı, yanlış yazdın, oysa ben böyle düşünüyorum, benim dediğim doğru" demektir.
Bu hatalara düşmeyelim.
Kur'an-ı Kerim tefsirlerini alıp okuyalım, ibadetlerimizi eksiksiz yapalım, yüce Allah ne diyorsa hayatımıza geçirelim.
Bakın o zaman nasıl da huzur sarıyor her yanımızı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Önder Yılmaz / diğer yazıları
- Oruç bir tercih değildir / 01.03.2025
- Teknoloji ve Allah’ın azameti / 24.02.2025
- Rockefeller tıbbı ve gerçek tıp / 17.02.2025
- Ajan ağzı ile Atatürk’e çamur atanlara yanıt / 10.02.2025
- İnsan neden dünyaya geldiğini unuttu / 03.02.2025
- Bir eski yeni kıyası da benden olsun / 27.01.2025
- Memur-Sen'den cevap ve düzeltme / 21.01.2025
- Asıl huzur hakkı vatandaşındır / 20.01.2025
- HPV bataklığında bir toplum / 13.01.2025
- Kafaya bak kafaya! / 06.01.2025
- Teknoloji ve Allah’ın azameti / 24.02.2025
- Rockefeller tıbbı ve gerçek tıp / 17.02.2025
- Ajan ağzı ile Atatürk’e çamur atanlara yanıt / 10.02.2025
- İnsan neden dünyaya geldiğini unuttu / 03.02.2025
- Bir eski yeni kıyası da benden olsun / 27.01.2025
- Memur-Sen'den cevap ve düzeltme / 21.01.2025
- Asıl huzur hakkı vatandaşındır / 20.01.2025
- HPV bataklığında bir toplum / 13.01.2025
- Kafaya bak kafaya! / 06.01.2025