Lidyalıların parayı bulmakla insanlığa iyilik mi yoksa kötülük mü yaptığı tartışıladursun 21. yüzyıla girerken para, yüklendiği anlamlarla daha fazla şey ifade ediyor.
Ahlaki açıdan, içinde paranın geçtiği pek çok deyim, nasihat duymuşuzdur. Bu şekildeki bahsi paranın dünyeviliğini ve çoğu zamanda acımasızlığını vurgular. Öte yandan para da insanın kullandığı bir malzemedir ve insanın gönlüne göre ya zulüm aracı ya da hayır yapma aracı olarak kullanılır. Dolayısıyla parayı kullanan sistem çıkan sonuçların sorumlusudur.
Para gerçekte boyalı kâğıttır. Yenmez, içilmez. Parayı değerli kılan şey, belli bir coğrafyadaki insanların, bu kâğıdı çıkaran otoritenin kâğıdın üzerinde yazılı olan değer oranında mamule sahip olduğuna ve gerektiğinde değiş tokuş yapabileceklerine güvenmesidir. Para herkesin itibar ettiği bir çeşit senettir.
Günümüzde para politikaları yönetimlerin en önemli piyasaya müdahale aracıdır. Maliye politikalarının uygulanabilirliğinin de şartıdır para. Ülkemizdeki batıl inançlardan biri haline gelen para-enflasyon klişesi, tedavüldeki para miktarının sabit kalması gerektiği varsayımından hareket etmektedir. Oysaki tedavüldeki para, baharda metrekareye düşen yağmur miktarı gibi bir doğa olayı değildir. Merkez bankalarının tasarrufundadır. Ülkemiz ve benzerleri için konuşursak, tasarrufunda olmalıdır. Merkez bankaları o yıl üretilen toplam mal ve hizmet karşılığında gereken miktardaki parayı piyasaya sürer.
Edinebildiği her araç gereçle önce etrafını sonra dünyayı sömürmeyi meşru sayan liberal anlayış, parayı eksik algılamıştır. Paranın 2005 yılına kadar bilinen (Milli Ekonomi Modeli 2005 de yayınlanmıştır) mübadele ve tasarruf özellikleri dahi liberal modellerde yanlış ifade edilmiş ve uygulanmıştır. Kaldı ki ekonomide kan vazifesi gören para, sağlıklı bir ekonomik yapı için diğer işlevlerine de ihtiyaç duyulan bir unsurdur. Milli Ekonomi Modeli’nde Prof. Dr. Haydar Baş liberal modelleri, mübadele işlevini yerine getirirken paranın maliyetli temini açısından eleştirmiştir. Çünkü maliyetli para talep daralmasına sebep olmakta ve arz talep dengesi sağlanamamaktadır.
Paranın tasarruf işlevine gelince; liberal ekonomilerde tasarruftaki amacın piyasalara kaynak sağlamak olduğu iddia edilse de, bu işlem faiz yoluyla yapıldığından ekonomi üzerinde yine tahripkâr bir etki meydana gelir. Gerçekte tasarruf mekanizması paradan para kazanmak için kullanılmış olmaktadır. Prof. Dr. Haydar Baş, tasarruf aracı olarak liberal anlayışın paraya yüklediği fonksiyonları eleştirirken, paranın üretimden çekilmesini, tekelleşmesini, dünyadaki emtianın parayı stok edenlerin eline geçmesini, üretim maliyetlerinin artmasını, talebin daralmasını, işçi ücretlerinin ve verimliliğin düşmesini delil göstermektedir. Dünya bunlardan çekmiyor mu?
Paranın, bu iki işlev ve kardeş yeni işlevlerle birlikte Milli Ekonomi Modeli’nde, ekonomiyi ideal anlamda nasıl düzenlediğini, nasıl hürriyetine kavuşup kendini bulduğunu gelecek buluşmamıza bırakalım.
Ahlaki açıdan, içinde paranın geçtiği pek çok deyim, nasihat duymuşuzdur. Bu şekildeki bahsi paranın dünyeviliğini ve çoğu zamanda acımasızlığını vurgular. Öte yandan para da insanın kullandığı bir malzemedir ve insanın gönlüne göre ya zulüm aracı ya da hayır yapma aracı olarak kullanılır. Dolayısıyla parayı kullanan sistem çıkan sonuçların sorumlusudur.
Para gerçekte boyalı kâğıttır. Yenmez, içilmez. Parayı değerli kılan şey, belli bir coğrafyadaki insanların, bu kâğıdı çıkaran otoritenin kâğıdın üzerinde yazılı olan değer oranında mamule sahip olduğuna ve gerektiğinde değiş tokuş yapabileceklerine güvenmesidir. Para herkesin itibar ettiği bir çeşit senettir.
Günümüzde para politikaları yönetimlerin en önemli piyasaya müdahale aracıdır. Maliye politikalarının uygulanabilirliğinin de şartıdır para. Ülkemizdeki batıl inançlardan biri haline gelen para-enflasyon klişesi, tedavüldeki para miktarının sabit kalması gerektiği varsayımından hareket etmektedir. Oysaki tedavüldeki para, baharda metrekareye düşen yağmur miktarı gibi bir doğa olayı değildir. Merkez bankalarının tasarrufundadır. Ülkemiz ve benzerleri için konuşursak, tasarrufunda olmalıdır. Merkez bankaları o yıl üretilen toplam mal ve hizmet karşılığında gereken miktardaki parayı piyasaya sürer.
Edinebildiği her araç gereçle önce etrafını sonra dünyayı sömürmeyi meşru sayan liberal anlayış, parayı eksik algılamıştır. Paranın 2005 yılına kadar bilinen (Milli Ekonomi Modeli 2005 de yayınlanmıştır) mübadele ve tasarruf özellikleri dahi liberal modellerde yanlış ifade edilmiş ve uygulanmıştır. Kaldı ki ekonomide kan vazifesi gören para, sağlıklı bir ekonomik yapı için diğer işlevlerine de ihtiyaç duyulan bir unsurdur. Milli Ekonomi Modeli’nde Prof. Dr. Haydar Baş liberal modelleri, mübadele işlevini yerine getirirken paranın maliyetli temini açısından eleştirmiştir. Çünkü maliyetli para talep daralmasına sebep olmakta ve arz talep dengesi sağlanamamaktadır.
Paranın tasarruf işlevine gelince; liberal ekonomilerde tasarruftaki amacın piyasalara kaynak sağlamak olduğu iddia edilse de, bu işlem faiz yoluyla yapıldığından ekonomi üzerinde yine tahripkâr bir etki meydana gelir. Gerçekte tasarruf mekanizması paradan para kazanmak için kullanılmış olmaktadır. Prof. Dr. Haydar Baş, tasarruf aracı olarak liberal anlayışın paraya yüklediği fonksiyonları eleştirirken, paranın üretimden çekilmesini, tekelleşmesini, dünyadaki emtianın parayı stok edenlerin eline geçmesini, üretim maliyetlerinin artmasını, talebin daralmasını, işçi ücretlerinin ve verimliliğin düşmesini delil göstermektedir. Dünya bunlardan çekmiyor mu?
Paranın, bu iki işlev ve kardeş yeni işlevlerle birlikte Milli Ekonomi Modeli’nde, ekonomiyi ideal anlamda nasıl düzenlediğini, nasıl hürriyetine kavuşup kendini bulduğunu gelecek buluşmamıza bırakalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Serdar Peker / diğer yazıları
- Domuz jeltini / 09.07.2012
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007