Statları arena, sporcuyu çağdaş gladyatör olarak algılamak birçok insanı rahatsız etse bile, milyonlarca insanı peşinden sürükleyen bazen siyasetin dahi önüne geçebilen bir sosyal olgunun etkinliğinin hakkını teslim etmemiz gerekiyor. Sporun, toplumun sosyal hayatına etkilerini ekonomi sayfasında işleyip alanımızın dışına çıkmayı düşünmüyorum elbette. Fakat artık sporun özellikle futbolun en büyük endüstrilerden biri olduğu yadsınamaz bir gerçektir. FIFA’nın Birleşmiş Milletlerden daha fazla üyesi vardır. Futbol bir eğlence olduğundan çok bir iş yani endüstri haline gelmiştir.
Dünyada her yıl binlerce sporcu transfer edilmekte milyarlarca avro transfer piyasasında el değiştirmektedir. Bazı ülkeler kendi stratejilerini oluşturup ciddi kazançlar elde etmekte bu sektörün artı veren tarafında yerlerini almaktadırlar. Portekiz’in ünlü takımı Porto’nun son 10 yıllık transfer geliri + 300 milyon avrodur. Brezilya’nın futbolcu satışından yılda 2 milyar dolardan fazla bir yıllık kazanç elde ettiği söyleniyor. Üstelik bu ülkeler yarışmacı kimliklerini kaybetmemekte kulüp düzeyinde olsun milli takımlar düzeyinde olsun hep başa güreşmektedirler. Ülkemizdeki kulüplerin dernek statüsünde olmasından mıdır yoksa başka sebeplerden mi bilinmez biz halen müsrif alıcı rolündeyiz. Katar, Dubai ve Çin liglerinin bir alt modeli olmaktan kurtulmaya çalışıyoruz hala. Yani yabancı sporcular lig kalitemizden değil tamamen duygusal nedenlerle ülkemizi tercih etmekte ve emeklilik dönemini Türkiye’de geçirmeyi düşünmektedirler.
Son 20 yılda, alındığı fiyatın üzerinde bir fiyata dışarıya transfer olan sporcu rakamı bir elin parmaklarını geçmemektedir. Patlayan transferlere bir bardak soğuk su içilmekte sonraki sezon hiçbir şey olmamış gibi aynı yanlışlar yapılmaktadır. Ülke tanıtımı bahanesi (illa kendimizi tanıtacağız)yeterince ikna edici değildir. Yayın gelirinde 6. olurken başarı sıralamasında ilk 10’a giremiyoruz.
Birileri İngiltere, Almanya, Fransa, İspanya, İtalya gibi yüksek fiyatlı transferlerin döndüğü piyasaları örnek gösterebilir. Bu ülkelerde gelir gider dengesi sadece kulüp bilançosu açısından değil ülke dış ticareti açısından da takip ve kontrol edilmekte, yaygın pazarlama ile dünyanın her yerinden forma satışı ve yayın geliri elde edilmektedir. Bahsi geçen liglerin küresel bir şirket gibi yönetildiği dikkatinizi çekmiştir. Bizim ligimizle ilgili böyle bir pazarlama gayreti gören duyan oldu mu?
Eğer dış ticaretiniz yıllardır negatifse, cari açığınız 65 milyar dolar olarak bekleniyorsa, küresel şirketler için pazar olmaktan öteye gidemiyorsanız tabi ki sporun ekonomisini doğru yönetmenizde sürpriz olurdu.
Dünyada her yıl binlerce sporcu transfer edilmekte milyarlarca avro transfer piyasasında el değiştirmektedir. Bazı ülkeler kendi stratejilerini oluşturup ciddi kazançlar elde etmekte bu sektörün artı veren tarafında yerlerini almaktadırlar. Portekiz’in ünlü takımı Porto’nun son 10 yıllık transfer geliri + 300 milyon avrodur. Brezilya’nın futbolcu satışından yılda 2 milyar dolardan fazla bir yıllık kazanç elde ettiği söyleniyor. Üstelik bu ülkeler yarışmacı kimliklerini kaybetmemekte kulüp düzeyinde olsun milli takımlar düzeyinde olsun hep başa güreşmektedirler. Ülkemizdeki kulüplerin dernek statüsünde olmasından mıdır yoksa başka sebeplerden mi bilinmez biz halen müsrif alıcı rolündeyiz. Katar, Dubai ve Çin liglerinin bir alt modeli olmaktan kurtulmaya çalışıyoruz hala. Yani yabancı sporcular lig kalitemizden değil tamamen duygusal nedenlerle ülkemizi tercih etmekte ve emeklilik dönemini Türkiye’de geçirmeyi düşünmektedirler.
Son 20 yılda, alındığı fiyatın üzerinde bir fiyata dışarıya transfer olan sporcu rakamı bir elin parmaklarını geçmemektedir. Patlayan transferlere bir bardak soğuk su içilmekte sonraki sezon hiçbir şey olmamış gibi aynı yanlışlar yapılmaktadır. Ülke tanıtımı bahanesi (illa kendimizi tanıtacağız)yeterince ikna edici değildir. Yayın gelirinde 6. olurken başarı sıralamasında ilk 10’a giremiyoruz.
Birileri İngiltere, Almanya, Fransa, İspanya, İtalya gibi yüksek fiyatlı transferlerin döndüğü piyasaları örnek gösterebilir. Bu ülkelerde gelir gider dengesi sadece kulüp bilançosu açısından değil ülke dış ticareti açısından da takip ve kontrol edilmekte, yaygın pazarlama ile dünyanın her yerinden forma satışı ve yayın geliri elde edilmektedir. Bahsi geçen liglerin küresel bir şirket gibi yönetildiği dikkatinizi çekmiştir. Bizim ligimizle ilgili böyle bir pazarlama gayreti gören duyan oldu mu?
Eğer dış ticaretiniz yıllardır negatifse, cari açığınız 65 milyar dolar olarak bekleniyorsa, küresel şirketler için pazar olmaktan öteye gidemiyorsanız tabi ki sporun ekonomisini doğru yönetmenizde sürpriz olurdu.
Serdar Peker / diğer yazıları
- Domuz jeltini / 09.07.2012
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007