Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'na katılmak üzere gittiği ABD'de "Biz mültecilere olan ev sahipliğimizi bugüne kadar nasıl yaptıysak, bundan sonra da yapmaya aynen devam edeceğiz" diye konuştu.
Oysa Erdoğan, Mayıs seçimleri sürecinde "Mültecilerin ülkelerine dönmesini sağlayacağız" vaadinde bulunmuştu. Şaşırdık mı, hayır! Hele bunu Erdoğan söylemişse… Bildik nakarat: "Dün dündür…"
Siyaset adamı ile devlet adamı kavramlarını karıştırmamak gerek. Neyse biz mülteci sorununa eğilelim.
10 Aralık 1948 günü BM Genel Kurulu'nca kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 14. maddesi şöyledir: "Herkes, zulümden kurtulmak için başka ülkelere sığınmak ve bundan yararlanmak hakkına sahiptir. Bu hak, gerçekten siyasal nitelik taşımayan suçlardan kaynaklanan ya da BM'nin amaçlarına ve ilkelerine aykırı eylemlerden kaynaklanan kovuşturmalar durumunda öne sürülemez."
Böylece adi suçlardan kaynaklanan kovuşturmalar dolayısıyla sığınma (iltica) isteminde bulunulamaz. Bir devletin yabancı uyruklu bir kimseye sığınma hakkı tanıması, sığınmacı (mülteci) olarak kendisine geldiği devletin baskısından uzak, süreli veya süresiz bir özgürlük desteği vermesi niteliğindedir. Ancak bu durum, sığınmacının konuk olduğu ülkenin güvenliği, kamu düzeni ekonomisi bakımından bir tehlike oluşturmamasına bağlıdır.
Bireysel bir insan hakkı olan sığınma hakkı, belirli bir ülkeden gelen çok sayıda insan tarafından kullanıldığı zaman kütlesel bir harekete, kalıcı olduğu zaman göçe dönüşür. Suriye ile en uzun kara sınırını paylaşan, aslında bölgede bölücü PKK uzantısı YPG, PYD, SGD gibi terör örgütleriyle mücadele eden Türkiye'ye son on yıl içinde bu ülkeden sığınan insanların oluşturduğu kütlesel hareket bu niteliktedir.
Suriyelilerin kütlesel göçünün yanı sıra binlerce Afganistanlı, Pakistanlı ile Afrika ülkeleri vatandaşları da Türkiye'yi komşu kapısı yapmış durumda. Mülk edinme karşılığı vatandaşlık dağıtılması da ülkemizi suç örgütlerinin savaş alanına çevirmiş durumdadır. Gün geçmiyor ki, şehrin göbeğinde çeteler hesaplaşmasın…
Bu koşullarda Türkiye, sakıncaları ortada olan bir açık kapı politikasını daha fazla sürdüremez. AB ülkelerinin "Türkiye'ye bir miktar para verelim, sığınmacılar orada kalsın" yaklaşımı, bu durumun neden olacağı sorunlar bakımından Türkiye'nin kabul edebileceği bir çözüm olamaz. Bu insanlık sorununun çözümünde sığınmacıların asıl ulaşmak istedikleri hedef konumundaki AB ülkelerinin de sorumluluk üstlenmesi gerekir.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023