Ehl-i Beyt'e, Evladı Resule yapılan eziyetler, cefalar, katliamlar, cinayetler saymakla bitmez.
Öyleki Rahmetenlil Âlemin olan Resulü Ekrem yaşadığı çağı asrısaadete çevirmişti. Cehaletin dibinde olan Arabistan'ı özelde Mekke ve Medine'yi adeta cennetten bir parça, insanlarını da o Rahmet Peygamberi kardeş yapmıştı. Bu mübarek el, değdiği her yeri nurlu çehresi ile gönlüyle aydınlatmış ve insanları Hakk'a taşımıştı.
Rahmetenlil Âlemin olan Resulü Ekrem en sevdiklerini katledenleri dahi affetmişti, mesela Hz. Hamza'nın katili Vahşi gibi. Allah Resulü kendisinden sonra da bu saadet asrının, rahmetin, kardeşliğin sürdürülmesi için Ehl-i Beyt'ini en güzel biçimde yetiştirdi. Öyle ki Ehl-i Beyt'in güzelliğini, temizliğini Cenab-ı Hak Ahzap suresi 33. ayetinde şöyle bize haber veriyordu:
"Ey Ehl-i Beyt! Allah Teâlâ sizden günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor." (Ahzâb sûresi, 33)
Bu tertemiz aile İslam'ın ve Müslümanların, tabiri caizse sigortası hükmündeydi. Resulü Ekrem'den sonra İslam âlemi ve Müslümanlar Ehl-i Beyt'in gölgesinde Kuran-ı okuyacak, İslam'ı öğrenecek ve sorunlarını onların reçeteleriyle çözecekti. Çünkü Resulullah ölçüyü vermişti: "Ben ilmin şehriyim, Ali'de kapısıdır."
Gadir-i Hum günü Allah (c.c.) tarafından Maide suresi 67. ayet ile Hz. Ali, velayetin başı olarak, Peygamberden sonraki hidayet önderi olarak tayin edildi.
"Ey Peygamber; Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer yapmazsan; O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah; seni insanlardan korur. Muhakkak ki Allah; kâfirler güruhunu hidayete erdirmez."(Maide suresi 67. ayet; 18 Zilhicce 10, 17 Mart 632)
Resulü Ekrem'in aynı zamanda tehdit de edildiği bu ayeti kerimeyi, yüz yirmi bin civarındaki ashabı Gadir-i Hum denilen yerde bir araya toplayarak, onlara, Allah'ın bu emrini ilan etti.
Resûl-i Ekrem konuşmasını bitirdikten sonra Hz. Ali'yi sağ tarafına almış, elini tutup kaldırmış ve şöyle demişti:
"Ben kimin mevlâsı isem Ali de onun mevlâsıdır. Allah'ım, onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol!"
Hz. Peygamber'in bu açıklamalarından sonra orada bulunanlar sırasıyla gelip Hz. Ali'yi tebrik ettiler. Bunların arasında Hz. Ebu Bekir, Ömer ve o anda Hz. Ali'nin imameti hakkında bir şiir söyleyen Hassan b. Sabit de vardı.
Medine'ye hareket edilince yolda, hatta bazılarına göre daha orada, "...Bugün sizin için dininizi ikmal ettim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin için İslâm'ı beğendim..." mealindeki ayet nazil oldu. (Maide, 5/3)
Resulullah (s.a.a.) buyurdu ki: "Ya Ali, Allah ancak benimle, sonra da seninle tanınmıştır; kim senin velâyetini, (bilerek) inkâr ederse, Allah'ın rubûbiyyetini inkâr etmiş gibi olur!" (Suleym b. Kays'ın kitabı, s.244).
Şimdi, Allah (c.c.) ve Resulullah İslam'ın kıyamet sabahına kadar velayet yoluyla sevmemizin farz olduğu bu tertemiz bir aile olan Ehl-i Beyt ile sürdürülüp yaşatılacağını emretmişler. Bu durum orada bulunan bütün sahabeler tarafından işitilmiş ve kabul edilmişti.
Ancak Resulullah'ın Hakk'a yürümesiyle birlikte Allah ve Resulünün razı olduğu istediği programın, ölçünün, çizginin, yolun dışına çıkılmıştır.
Tabi ki İblis ve aveneleri boş durmadı.
Hak, Batıl çatışması biter mi?
Kabil'in Habil'e olan hasedi biter mi?
Sanki Gadir-i Hum hiç yaşanmamış gibi, Ehl-i Beyt'in kıymeti, önemi Allah (c.c.) ve Resulullah tarafından söylenmemiş gibi, Resulü Ekrem'in mübarek cenazeleri ortadayken "Sakife'de" koca koca sahabeler arasında devletin idaresini, Müslümanların idaresini sen mi, ben mi alacağım, kim başa geçecek mücadelesi başladı.
Oysaki bu meseleye Allah ve Resulü son noktayı koymuştu. Gadir-i Hum'un üzerinden daha birkaç ay geçmişti. Ehl-i Beyt maalesef görmezlikten gelindi.
Oysaki İmam Bakır'ın (a.s). ceddinden şöyle duyduğunu naklediyor: "Bir gün Allah Resulü (s.a.a) Emirü'l Mü'minin'e (a.s.) şöyle buyurdu:
"Ya Ali! Allah Teâlâ 'Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et' (Maide, 67) Ayetini senin velayetin hakkında indirdi."
İmam Ali velayetin başı ve hidayet önderidir. Allah bizi şefaatlerine erdirsin.
- Görünüyorum o halde varım / 07.05.2024
- Çanakkale ile İstiklal marşındaki ruh aynı ruh / 18.03.2024
- Matematiğin, fiziğin formülü mü yoksa insanlığın formülü mü? / 19.02.2024
- İnsanlığa insanlık yolculuğu şart / 15.01.2024
- Güçlü aile güçlü millet demektir / 19.12.2023
- Cumhuriyet yüz yaşında, nice yüzyıllara / 01.11.2023
- Saygı beyaz çizgimiz olmalı / 15.10.2023
- Dinin mücadelesi dinsizlikle değil din ile olmuştur / 10.09.2023
- Mum kadar ışığı yok, Kendini Güneş sananlar / 06.09.2023