Atatürk’ün maaşı
Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili araştırmalarımız esnasında malî durumu ve vefatındaki banka hesaplarıyla ilgili bilgilere de ulaştık
13.04.2025 00:20:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili araştırmalarımız esnasında malî durumu ve vefatındaki banka hesaplarıyla ilgili bilgilere de ulaştık.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu ve ilk Reis-i Cumhuru, elindeki imkanları kendi menfaatine sarf etmek, şahsî hesabına aktarmak bir yana, bazı aylar giderlerinin gelir kalemini aşması nedeniyle borç dahi almak durumunda kalmış...
Köşk'teki görevli personelin yeme içme giderleri ile Köşk'ün diğer masraflarının dahi Atatürk tarafından karşılandığını biliyor muydunuz?
Gelen misafirlerle beraber sadece bir günde neredeyse 90-100 kişinin köşkte sabah ve akşam yemek yediğini bir düşününüz.
Veya seyahatlerinde devletçe kendilerine yalnız tren veya vapur gibi vasıtaların temin edildiğini, diğer bütün masrafların Mustafa Kemal Paşa tarafından karşılandığına ne dersiniz?
Mustafa Kemal, Latife Hanım'dan ayrıldıktan sonra ölünceye kadar bu ağır masraflarının takibi işini yürüten Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak, anılarında bu hususta şunları yazar:
"... Hele hele İstanbul'da bulunduğumuz aylarda, elimize geçen maaş ve tahsisatı masrafları karşılamaz olurdu, borçlanırdık ve sıkıntıya düşerdik.
Böyle durumları kendilerine izah etmeye çalıştığım zaman, sözümü keser, gülümseyerek, 'Peki peki, Ankara'da kendimizi biraz sıkar, açığı kapatmaya çalışırız' der geçerdi.
Filhakika, Ankara'da masraf daha az olduğundan birkaç ay için de vaziyeti düzeltirdik."
Atatürk, Cumhurbaşkanı olarak 1927 senesine kadar ayda 5 bin lira maaş ve 7 bin lira olağanüstü ödenek olmak üzere toplam 12 bin lira maaş almıştır.
1931 senesinde eline geçen aylık maaş 13.186 liradır.
1932 yılında yürürlüğe giren yüksek maaş ve ücretlere vergi getiren kanundan sonra O'nun da maaşı kesintiye uğramış ve aylık 9078 TL'ye düşmüştür.
Bu maaşından yaptığı özel tasarrufları İş Bankası 4 numaralı hesaba yatırmıştır.
Vefatında hesapta 53.463 TL 18 kuruş birikmiştir.
Vefat ettiğinde şahsî banka hesabında ve emekli aylığının bulunduğu emekli hesabında toplam 73 bin 019 TL ve 98 kuruş vardı.
Aylık ortalama geliri 10 bin lira olduğu kabul edildiğinde yaklaşık 7 aylık geliri kadar bir birikim demektir."
Hasta olduğu döneme denk gelen bu rakam, Ata'nın imanî bir hassasiyetle harama el uzatmadığını, maaşı dışında malî bir birikim elde etmeye çalışmadığını gösterir.
Mustafa Kemal'e hayatı boyunca, bugün bazıları için dendiği gibi ne rüşvetçi denilmiş, ne zimmetine para geçirdiği iddia edilmiş, ne de hangi konuda olursa olsun bir haramı helal kabul edip ona göre kılıf uydurduğu görülmüştür.
Bu durum birilerine örnek olmalıdır.
Ancak Allah korkusu olan bir lider, kendine teslim edilen paranın kuruşu kuruşuna hesabını verebilir.
Hindistan'dan gelen yardım parası, 675.494 TL'dir. Mustafa Kemal adına yatırılmış bu paranın nerelere harcandığı kuruş kuruş verilmiştir.
Tamamı vatanın imarı ve kalkınmasına gitmiştir.
"Ordunun taarruza hazırlık ihtiyaçları için Maliye Bakanlığı yetersiz kalınca, Millî Savunma Bakanı Kazım Özalp, Mustafa Kemal'in emrinde bulunan bu paradan 600 bin lira ister. Mustafa Kemal de kabul eder ve verir.
Büyük Taarruz öncesi tuttuğu not defterlerinde bizzat Mustafa Kemal, 'harekata başlayabilmek için, 200 bin cepheye, 300 bin başkumandanlık nakliyatı için verdim' diye yazmıştır.
... Hint parasından 500 bin lira ordu için, 110 bin lira da Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle Yunan ordusunun yakıp yıktığı şehir, kasaba, köylerde aç ve açıkta kalan insanlarımız için harcanmış, geriye 65 bin lira kalmıştır.
Zaferden sonra Atatürk'ün emrinde kalan paradan, 120 bin lirası ile toprak satın alarak çiftlikler kurmuş, buralara imalathane ve fabrikalar yaptırmıştır.
Yine bu paranın 250 bin lirası, Türkiye'nin ilk millî bankası olan Türkiye İş Bankası'nın kuruluşunda kullanılmıştır.
Geri kalan 75 bin lirayla, İş Bankası ve Maden Kömürü T.A.Ş'den hisse senetleri aldığı bilinmektedir.
Gelen paraları da sadece Türkiye'nin kalkınmasına harcamıştır." (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eseri sh: 813)
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu ve ilk Reis-i Cumhuru, elindeki imkanları kendi menfaatine sarf etmek, şahsî hesabına aktarmak bir yana, bazı aylar giderlerinin gelir kalemini aşması nedeniyle borç dahi almak durumunda kalmış...
Köşk'teki görevli personelin yeme içme giderleri ile Köşk'ün diğer masraflarının dahi Atatürk tarafından karşılandığını biliyor muydunuz?
Gelen misafirlerle beraber sadece bir günde neredeyse 90-100 kişinin köşkte sabah ve akşam yemek yediğini bir düşününüz.
Veya seyahatlerinde devletçe kendilerine yalnız tren veya vapur gibi vasıtaların temin edildiğini, diğer bütün masrafların Mustafa Kemal Paşa tarafından karşılandığına ne dersiniz?
Mustafa Kemal, Latife Hanım'dan ayrıldıktan sonra ölünceye kadar bu ağır masraflarının takibi işini yürüten Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak, anılarında bu hususta şunları yazar:
"... Hele hele İstanbul'da bulunduğumuz aylarda, elimize geçen maaş ve tahsisatı masrafları karşılamaz olurdu, borçlanırdık ve sıkıntıya düşerdik.
Böyle durumları kendilerine izah etmeye çalıştığım zaman, sözümü keser, gülümseyerek, 'Peki peki, Ankara'da kendimizi biraz sıkar, açığı kapatmaya çalışırız' der geçerdi.
Filhakika, Ankara'da masraf daha az olduğundan birkaç ay için de vaziyeti düzeltirdik."
Atatürk, Cumhurbaşkanı olarak 1927 senesine kadar ayda 5 bin lira maaş ve 7 bin lira olağanüstü ödenek olmak üzere toplam 12 bin lira maaş almıştır.
1931 senesinde eline geçen aylık maaş 13.186 liradır.
1932 yılında yürürlüğe giren yüksek maaş ve ücretlere vergi getiren kanundan sonra O'nun da maaşı kesintiye uğramış ve aylık 9078 TL'ye düşmüştür.
Bu maaşından yaptığı özel tasarrufları İş Bankası 4 numaralı hesaba yatırmıştır.
Vefatında hesapta 53.463 TL 18 kuruş birikmiştir.
Vefat ettiğinde şahsî banka hesabında ve emekli aylığının bulunduğu emekli hesabında toplam 73 bin 019 TL ve 98 kuruş vardı.
Aylık ortalama geliri 10 bin lira olduğu kabul edildiğinde yaklaşık 7 aylık geliri kadar bir birikim demektir."
Hasta olduğu döneme denk gelen bu rakam, Ata'nın imanî bir hassasiyetle harama el uzatmadığını, maaşı dışında malî bir birikim elde etmeye çalışmadığını gösterir.
Mustafa Kemal'e hayatı boyunca, bugün bazıları için dendiği gibi ne rüşvetçi denilmiş, ne zimmetine para geçirdiği iddia edilmiş, ne de hangi konuda olursa olsun bir haramı helal kabul edip ona göre kılıf uydurduğu görülmüştür.
Bu durum birilerine örnek olmalıdır.
Ancak Allah korkusu olan bir lider, kendine teslim edilen paranın kuruşu kuruşuna hesabını verebilir.
Hindistan'dan gelen yardım parası, 675.494 TL'dir. Mustafa Kemal adına yatırılmış bu paranın nerelere harcandığı kuruş kuruş verilmiştir.
Tamamı vatanın imarı ve kalkınmasına gitmiştir.
"Ordunun taarruza hazırlık ihtiyaçları için Maliye Bakanlığı yetersiz kalınca, Millî Savunma Bakanı Kazım Özalp, Mustafa Kemal'in emrinde bulunan bu paradan 600 bin lira ister. Mustafa Kemal de kabul eder ve verir.
Büyük Taarruz öncesi tuttuğu not defterlerinde bizzat Mustafa Kemal, 'harekata başlayabilmek için, 200 bin cepheye, 300 bin başkumandanlık nakliyatı için verdim' diye yazmıştır.
... Hint parasından 500 bin lira ordu için, 110 bin lira da Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle Yunan ordusunun yakıp yıktığı şehir, kasaba, köylerde aç ve açıkta kalan insanlarımız için harcanmış, geriye 65 bin lira kalmıştır.
Zaferden sonra Atatürk'ün emrinde kalan paradan, 120 bin lirası ile toprak satın alarak çiftlikler kurmuş, buralara imalathane ve fabrikalar yaptırmıştır.
Yine bu paranın 250 bin lirası, Türkiye'nin ilk millî bankası olan Türkiye İş Bankası'nın kuruluşunda kullanılmıştır.
Geri kalan 75 bin lirayla, İş Bankası ve Maden Kömürü T.A.Ş'den hisse senetleri aldığı bilinmektedir.
Gelen paraları da sadece Türkiye'nin kalkınmasına harcamıştır." (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eseri sh: 813)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.