Hüseyin Baş: ‘Ecevit’in son dönemlerine benziyor’

'Kriz milli çözümlerle aşılır'. Bu başlık tam 22 yıl önce atılmıştı. Başlığa geleceğim ama yaşadığımız kriz sadece ekonomik değil. Aynı zamanda inanç krizi de yaşıyoruz. Daha doğrusu yaşatıyorlar.

Sayın Erdoğan ne demişti?

"Neymiş efendim? Faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Elhamdülillah biz doğru yoldayız. Çünkü faiz, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar hükmü bize öyle sıradan gelen bir hüküm değil." 

NAS neydi? Bir konu hakkındaki ayet ve hadisler.

MB'nin faiz kararından sonra medyaya bir bakın! (Haşa) 'NAS rafa kalktı', 'NAS'ın ömrü bu kadarmış', 'İktidar, NAS'tan vazgeçti', 'bu işler NAS ile olmaz' gibi nice sözler bilerek veya bilmeyerek deniliyor!

Bu itikadı krizdir, inanç krizidir. İnsanımız farkında olmadan, "De ki: "Allah'ı, ayetlerini ve Resulünü mü alaya alıyorsunuz?" (Tevbe 65) ayetinin muhatabı oluyorlar. Fitneye ortak oluyorlar, gizli şirke düşüyorlar.

Oysa Yüce Allah (c.c) "Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında büyük gazaba sebep olur" (Saff 3) buyurmuştu. 

Senin gazabından yine Sana sığınırız. Biz hiç o tarafta olmadık. Bizi sorumlu tutma Ya Rabbi!

Kriz milli çözümlerle aşılır 

Türkiye yine kriz yaşıyordu ve Merhum Prof. Dr. Haydar Baş gazetemizde 23.08.2001 tarihli yayımlanan yazısında hem zamanın hükümetini hem de insanımızı ayık olmaya çağırarak, çözümü gösterip şöyle diyordu:

"Şövenist değil Türk milliyetçisi, mandacı değil ulusal zihniyette bireyler yetiştirerek her sahada vatandaşının dayanağı olan devletimizi iç ve dış odaklara karşı küçültmek bir tarafa, daha da güçlendirmenin planlarını yapmalıyız. 

Devlet olmadan, milletin de olmayacağı hakikatini asla unutmamalıyız.

Türk Milleti, savaş şartlarından çıkmış bir ekonomiyi öz kaynaklarına ve üretime dayalı bir politikayla 1923-1938 yılları arasında mükemmel bir noktaya getirmeyi başarmıştı. 

O zamanın imkanlarıyla Kayseri'de uçak imal edip Belçika'ya ihraç eden, Mamak'ta gaz maskesi sanayii kuran bizleriz. Yaptıklarımızı bugün de başarabiliriz.

Ama Türkiye ne hikmetse menfaatine dayalı bu yolu, o tarihlerden sonra hiç hayata geçirmemiş, ekonomide durgunluğu ve iflasa sürükleyen zararlı yolu tercih etmiştir.

Zararın neresinden dönülse kârdır. Derhal milli ekonomiye dönüş, batma noktasındaki ekonomimizin kurtuluşunun tek şartıdır…

ABD adına konuşmak yerine, menfaatlerimiz için bizim adımıza konuşmak ve hareket etmek daha faydalı değil mi?" diyordu.

'Ecevit'in son dönemlerine benziyor'

Merhum Ecevit o yıllarda bu sesi duymamış, okyanus ötesine kulak kabartmıştı. Hem de yanında milliyetçi Devlet Bahçeli varken. Kemal Derviş'i ithal etmişler ve bu ithal mantık sonları olmuştu.

Şimdi aradan 22 yıl geçti ve daha büyük bir kriz ve de aynı mantık karşımızda duruyor. 

Tabloyu BTP lideri Hüseyin Baş, 'Ecevit'in son dönemlerine benziyor' özetlerken şöyle diyordu:

"Kendisinin bu son dönemlerini ben, rahmetli Ecevit'in son dönemlerine çok benzetiyorum. 

Hatırlarsanız rahmetlinin de son dönemlerinde hep sağlık sorunları konuşulurdu medyada. 

Ekonomiye de bir 'Derviş' denklemi vardı. Şimdi Kemal gelemeyince Mehmet Derviş'i getirmiş oldu. Kemal 'geliyorum' dedi, gelemedi. Bu sefer Mehmet diye bir dervişi ekonominin başına geçirdi. 

İşin en can alıcı tarafı da şu, ikisinin de iktidar ortağı MHP'ydi, Sayın Bahçeli'ydi. Yani bir final süreci yaşıyor gibiyiz.

'Türkiye'nin tek çıkış yolu Bağımsız Türkiye Partisi fikrindedir'

Şunun bilincinde olmamız ve bunun için gayretimizi en üst düzeyde sergilemeye devam etmemiz mecburidir. Toplumumuz veya siyasi çevreler bunu fark etsin veya etmesin, bunu kabul etsin veya etmesin bu gerçeği değiştirmez. Türkiye'nin tek çıkış yolu bu kadrodadır.

Türkiye'nin tek çıkış yolu Bağımsız Türkiye Partisi fikrindedir. Sosyolojik yapımızı sağlam temellere oturtacak duygu düşünce dünyası buradadır. Ekonomimizi sarsılmaz güçlü bir ekonomi haline getirecek düşünce dünyası bu yapıdadır."

Neden Milli Ekonomi Modeli?

Bendeki cevabı, başka çıkış yok da ondan.

Asıl cevabı ise modelin sahibi Merhum Prof. Dr. Haydar Baş'tan şöyle özetleyebilirim:

"Milli Ekonomi Modeli ispatlamaktadır ki, "kaynaklar sınırsızdır ve kişinin ihtiyaçları sınırlıdır.

"Milli Ekonomi Modeli'nin tanımı şöyledir: "Milli Ekonomi Modeli (MEM), insanın sınırlı ihtiyaçlarının sınırsız kaynaklardan karşılanması ilmi ve ülkelerin gerektiğinde her türlü mal ve hizmeti üretebilme gücüne sahip olması, iç ve dış harcamalarının borçlanmadan temin edilebilmesinin adı ve formülüdür…

Almanya Heilderberg'de yapılan 3. Uluslararası MEM kongresinde konuşan ve Almanya'dan katılan Prof. Dr. Martin Maier tezimiz için şu tebliği sunmuştu: 

"MEM, madenlerin devlet-millet ortaklığıyla işletilmesi ile halktan alınandan daha fazlasını vermeyi amaçlamaktadır. Milli Ekonomi Modeli kölelik sistemine son veriyor."

Avusturya Viyana Üniversitesinden Prof. Dr. Herman Knoflacher ise tezin toplumun her kesimini dikkate alan kuşatıcılığına şöyle dikkat çekmişti: 

"Kapitalizm, insana değil, hep paraya odaklanmıştır. Milli Ekonomi Modeli ise insan merkezli bir tez. Dünya Ticaret Örgütü gibi kuruluşlar ülkeleri ve insanları sefalete sürükleyeceğine, bu modeli incelerse çok daha faydalı bir şey yapmış olur." (2005 Milli Ekonomi Modeli sunumundan)

Başka çıkış var mı?