Sosyal bünyeyi alttan alta, içten içe kemirip duran bu kemirgenlere hangi millet, hangi toplum dayanabilir?
Talanlar ve talancılar, yalanları ve yalancıları finanse ediyor, yalanlar ve yalancılar da sürekli talanın ve talancıların yollarını açıp işlerini kolaylaştırıyor.
Kaf dağından kar bağışlar gibi biri diğerini tıka basa besliyor ve bu arada mağdur, mazlum ve yoksul halk ezildikçe eziliyor, üzüldükçe üzülüyor da çoğu zaman yüksek sesle ağlama hakkı bile tanınmıyor kendisine.
Halkın gözlerinin önünde, köyde, kentte, tarlada, dağda, ovada, denizde ve karada eşi görülmemiş peşkeşler ve talanlar devam ederken, talanı ve soygunu bir gölge gibi adım adım takip eden yalan makinası medya organları, yalan şebekeleri medya orduları da hazırlamış oldukları bin bir çeşit kılıflarla onların üstünü örtmenin peşinde.
Elbette bu organize işler bugünün işi değil, dünün işi de değildi ama son çeyrek asra damgasını vurdu desek hiç de abartmış olmayız.
Biri dursa diğeri de duracak kadar, biri zayıflasa diğeri de zayıflayacak kadar kuvvetli çıkar çarkları ile bağlı ve aynı anda dönebilen iki kemirgen…
Yalan ve talan… Yalancı ve talancı elbirliği ve gayet uyumlu bir biçimde yürüyen işbirliği içinde memleketin kaymağını yiyebilmenin, ülkenin ballı-kaymaklı ihalelerine rahatlıkla konabilmenin zevkini ve rahatlığını yaşıyorlar hem de on yıllardan beri.
Emekli perişan, emekçinin alın teri yerlerde, zar zor karnını doyurabilen, kılı kırk yararak çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılayabilen milyonların sırtından, milyonların delik cebinden, bir avuç mutlu azınlığa, yani yalancılara ve talancılara servet toplayan, sermaye aktarımı yapan bir düzen, bir düzenbazlık…
Ülkenin dört bir yanından gelen seslere, yükselen itirazlara, yer yer sele dönüşen gözyaşlarına bakılırsa artık yoksul halk, sömürülen halk; 'sabrın da, susmanın da bir sonu vardır' demeye çoktan başlamış bile.
Uzun yıllardır, eli nasırlı, gözleri yaşlı ve çoğu zaman hakları gasp edilen bu yoksul halkın haklı feryatlarına kulaklarını tıkayan, hatta ellerindeki medya güçleriyle, memleket sathından yükselen çığlıkları, düğün-dernek sesleri olarak lanse eden yalancı ve talancı ekibinin etekleri de tutuşmuşa benziyor.
Hadi hayırlısı.
- Hazırlıklı olmadığımız sadece deprem mi? / 17.10.2024
- Gül derdim güller derdim Derman bulmadı derdim / 16.10.2024
- Duvar saatlerinizi lütfen saklayın! / 15.10.2024
- Meselenin merkezinde siyaset var / 14.10.2024
- Bu millet size mecbur mu? / 13.10.2024
- Bir zincir en zayıf halkasından daha kuvvetli değildir / 11.10.2024
- Ne mızrağı ne çuvalı ne sığması ne sığmaması? / 10.10.2024
- İnsan nasıl dayansın? Onu yakan bin beter yansın / 09.10.2024
- Dünyaya saplanıp kalan insanlar… / 08.10.2024