1 Ekim'de Meclis'in açıldığı ilk gün MHP lideri Devlet Bahçeli'nin DEM Partililerle el sıkışması, "Yeniden bir çözüm süreci mi başladı?" sorusunu doğal olarak akla getirdi. Sonra yaşananlar da bunu teyit etti.
14 Ekim'de Cumhurbaşkanı Erdoğan Bahçeli'nin DEM'e uzattığı eli destekledi.
Ve anadille ilgili dikkat çekici bir cümle sarf etti, "Sırf anasının dilini konuştuğu için milyonlarca vatandaşımız ötekileştirildi" dedi.
Hızını alamayan Bahçeli, 15 Ekim'de Öcalan'a "PKK'ya silah bıraktırma" çağrısında bulundu.
DEM Partililer, "Muhatabınız Öcalan'dır" dediler.
15 Ekim'de DEM Partili Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, Erdoğan'a ve Bahçeli'ye "sayın" diye hitap ederek teşekkür etti.
16 Ekim'de IKBY Başkanı Neçirvan Barzani apar topar Ankara'ya geldi ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü. Her iki görüşmede de MİT Başkanı İbrahim Kalın yer aldı.
Apar topar, çünkü bu ziyaret bir gün önce, 15 Ekim'de duyuruldu.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, görüşmelerde "Türkiye, Irak ve IKBY arasındaki ilişkiler", "Bölgesel ve küresel gelişmeler", "İsrail'in saldırganlığı", "Kalkınma Yolu Projesi" vs. gibi konuların ele alındığı belirtildi.
Peki, ana muhalefet partisi CHP'nin bu gelişmeler karşısındaki tavrı nedir?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Bu parti (CHP) artık daha fazla şehit gelmesin diye, anaların gözü akmasın diye üstüne düşen ne varsa yapacak. Ne Devlet Bey'in bizi hapsettiği yerde, ne de DEM'in genel başkanının işaret ettiği yerdeyiz. Üzerimize düşeni cesaretle yaparız" dedi. Yani muhtemel bir çözüm sürecine yeşil ışık yaktığının sinyalini verdi.
Tabi, daha önce denenmiş ve başarısız olmuş bir çözüm süreci durup dururken niye başlatılıyor, birbirine demediğini bırakmayanlar birbirine nasıl el uzatabiliyor, bu süreci neden MHP başlatıyor, Barzani'nin konu ile bağlantısı ne, ABD bu işin neresinde gibi sorular kafaları kurcalıyor.
AKP hükümetinin yetkililerinin federasyon ve federatif yapı söylemleri hepinizin bildiği gibi yeni değil, defalarca bunu dillendirdiler.
Numan Kurtuluş'un son sortisinde olduğu gibi, anayasanın ilk 3 maddesinin değiştirilmesi konusunda da kamuoyu zaman zaman yoklamaya tabi tutuldu.
Hatırlarsanız Erdoğan yeni ve sivil bir anayasadan bahsederken, "millet çeşitliliğine dayalı" bir anayasadan bahsetmişti. Halbuki ülkemizde tek bir millet var o da Laz'ıyla, Kürt'üyle, Çerkez'iyle, Boşnak'ıyla Türk milletidir ve bu, etnik bir tanım değildir. Atatürk bu gerçeği Lozan'da tescil ettirmiştir, tüm dünyaya kabul ettirmiştir. Bizi bu coğrafyada 100 yıldır birlik içinde yaşatan temel unsurlardan birisi de budur.
Türk milletini, etnik yapılara bölerek, her bir etnik grubu azınlık yapmak isteyenler dün Lozan'da İngilizlerdi. Şimdi aynı senaryoların farklı isimlerde, farklı yöntemlerle önümüze konulduğunu görüyoruz.
Bizi bir arada tutan; anayasanın ilk 3 maddesinde vurgulanan üniter yapıdır, vatan ve millet bütünlüğüdür, Türk milleti tanımıdır, dil birliğidir… Bunları kaybedersek, ne vatan kalır, ne millet kalır ne de can ve mal güvenliğimiz kalır.
Vatan topraklarımız birçok menfur işgal projesinin hedefindedir: Büyük Ortadoğu Projesi, Arz-ı Mev'ud Projesi, Büyük İsrail Devleti Projesi, Büyük Ermenistan Projesi, Büyük Kürdistan Projesi, Şark Projesi ve daha niceleri…
Sizce bu kadar projenin olduğu bir coğrafyada Kürdistan ya da Ermenistan projelerinin gerçekleşmesi mümkün mü? Dolayısıyla ülkemizdeki Kürt kökenli vatandaşlarımız dikkatli olmalı ve emperyalist güçlerin tuzağına düşmemelidir.
Sizce ABD, Suriye'nin kuzey doğusundaki YPG'lilere babalarının hayrına mı milyarlarca dolarlık silah yardımında bulunuyor? Her adımını mutlak bir menfaat üzerine atan ABD'nin böyle karşılıksız bir yardım yapması sizce hiç mümkün mü?
İktidarıyla muhalefetiyle siyasilerimiz maalesef çok yanlış bir noktadalar.
İster koltuklarını korumak adına deyin, ister başka bir menfaat uğruna deyin, Türk milletini parçalayacak bir çözüm sürecinin bir çözülüm süreci olduğunu bilmeliler ve böyle bir sürecin, milletimize, devletimize ve hatta kendilerine hiçbir fayda sağlamayacağını da bir yere not almalılar.
Tarih, kullanılıp kullanılıp bir kenara atılan Şerif Hüseyinlerle dolu.
- Bütçenin özeti: 1 trilyon açık, 912 milyar faiz ödemesi / 16.10.2024
- Gerçek gündemi BTP liderinden takip edin / 15.10.2024
- Atatürk: Hepimiz Müslüman'ız, hepimiz dindarız / 12.10.2024
- Ahlak çöktü, sokaklar suçlu doldu / 11.10.2024
- Emekliler Yılı! / 09.10.2024
- Gazze’de soykırımın 1. yıl dönümü / 08.10.2024
- Ekonomide günü kurtarmak için yarın feda ediliyor / 05.10.2024
- Soykırımcı İsrail’e Haçlı ittifakı kalkanı / 04.10.2024
- İsrail için Lübnan Gazze olacak mı? / 02.10.2024