Önce zihinlerimiz ve gönüllerimiz işgal edildi

Sadece Türkiye değil tüm dünya, Siyonizm ve emperyalizmin işgalinde. Biz, Türkiye üzerinden olaya bakalım. Ülkemizde Irak'ta, Suriye'de, Libya'da, Filistin'de, Lübnan'da olduğu gibi kanlı bir vahşet ve işgal yok. 

Ama zihinlerimiz, kalplerimiz işgal edildi. Zihinlerimiz ve kalplerimiz işgal edildiği için haliyle ülkemizin siyaseti, ekonomisi, sanayisi, sermayesi, eğitimi, sağlığı, üretimi, tarımı, hayvancılığı, medyası, sineması, müziği aklınıza gelebilecek her alan işgal altına girdi.

Bu işgallere fiili ortak olanlar şimdi diyorlar ki, İsrail'in, ABD'nin hedefi Türkiye!

Bugün toplumumuzda yaşanan vahşetler, aile içi ve sokak katliamları, cinnet, cinayet, tecavüz vakaları zihin ve gönüllerin işgalinin sonuçlardır. 

Prof. Dr. Haydar Baş 90'lı yıllarda kaleme aldığı 'İman ve İnsan' adlı eserinde şöyle diyordu:

"Akıp giden zamanla birlikte esaretin gittikçe çoğalan ve gelişen türleri göze çarpmaktadır. Elleri zincirli, ayakları prangalı insanlara rastlamak eskisi kadar mümkün değildir. 

Fakat bu, her yanda hürriyetin insanlar üzerine sağanak, sağanak boşaldığı anlamına gelmez. Çünkü artık prangalanan düşünce ve zihinler, istila ve işgal edilen gönül ve ruh dünyalarıdır…" (İman ve İnsan sh:234)

Peki, bu işgali kim gerçekleştirdi?

İşgalin sahibi Haçlı batı dünyası (AB-ABD) ve Siyonizm'indir. Bu işgali tek mermi atmadan, tek çent harcamadan dünden bugüne en dindar, en milliyetçi, en Atatürkçü, en çağdaş, en medeni, en laik diye kendilerini tanımlayan siyasi, sosyal, dini, medya ve ekonomik yapılar ve de bunların başında bulunan kişiler eliyle işgali gerçekleştirmişlerdir.

İşgal planlarını da açıklamıştılar

Bu işgalciler, zihinleri, gönülleri nasıl ele geçireceklerini ve nihayetinde o zihinlerin yaşadığı coğrafyalara nasıl hükmedip, kaynaklarına nasıl çökeceklerini, neticede de fiili işgali nasıl sağlayacaklarını yüz yıl, iki yüz yıl önce açıklamışlardı.

Öğretmenlik hayatından siyasi hayatına ve ömrünün sonuna kadar bu devlet ve bu millet üzerine yapılan planları, oynanan oyunları deşifre eden ve çıkış, kurtuluş yollarını gösteren Merhum Prof. Dr. Haydar, İcmal Dergisi Kasım 2016 sayısında bu planları kaynaklarıyla şöyle sıralıyordu:

"İngiltere devletimizin, Osmanlı'nın üzerinde ciddi hesapları olan bir devlettir. O bakımdan İngiltere sadece bizim için bir bakanlık ihdas etti. Bu bakanlığın adı Sömürgeler Bakanlığı'dır. 

Sömürgeler Bakanlığı, Osmanlı toplumunun yapısını bozmak ve İslam dünyasını tarumar etmek için şu projeleri uygulamaya aldı:

"1- Sünni ve Şii düşmanlığı türetip Müslümanları savaştırmak.

 2- Müslümanları cahil bırakmak, her türlü eğitim ve öğretim merkezli kurumların önünü kesmek.

3- Tembelliği teşvik etmek, çalışkanlığa mani olmak üzere bir düşünce geliştirmek.

4- 'Sultan, Allah'ın yeryüzündeki gölgesidir' gibi hadislerden yararlanarak zorba, zalim ve kendini düşünen hükümdarların, hâkimiyetini ispat etmek.

5- İçki, kumar, fesat ve fuhuş yaymak ve domuz eti yemeyi teşvik etmek. Bu size bir şey hatırlattı mı? Şeriatı getireceğiz diyenlerin yaptıklarını hatırlatmadı mı?

6- Din âlimleri ile halk arasındaki karşılıklı saygı ve sevgi ilişkilerini bozmak.

7- Din âlimlerine iftira etmek, din âlimleri arasına İngiliz Sömürgeler Bakanlığı memurlarını, din âlimi kisvesiyle sokmak. 

8- Müslümanları, "Peygamberin dinden maksadı yalnız İslam dini değildir" düşüncesine inandırmak. 

9- Kilise yapılması için zemin oluşturmak ve bunları açmak.

10- Müslümanları ibadetlerinden alı koymak. Özellikle de Allah'ın, kullarının ibadetine ihtiyacı yoktur düşüncesini yaymak. 

11-Ailelere nüfuz ederek baba-evlat ilişkileri sömürü kültürünün etkisinde kalacak şekilde düzenlenerek, çocukları ve gençleri büyüklerin nasihatlerini dinlememe noktasına getirmek.

12- Müslüman kadınların tesettürden vazgeçmeleri için olağanüstü bir çaba sarf etmek.

13- Müslümanların mübarek ve mukaddes yerlerini ziyaret etmelerini engellemek. Mesela türbeleri ziyaret etmenin bidat olduğunu ortaya koymak.

14- İmam Hüseyin'e matem tutulan medrese veya merkezleri ortadan kaldırmak.

 15- Evlenme işlerini mümkün olduğunca zorlaştırılmak.

 16- İslam öğretilerinin evrensel olduğunu, kesinlikle reddetmek.

 17- İslam ülkelerinin bazı arazi ve tesislerini gayrimüslimlere tahsis etmelerini teşvik etmek. 

18- Güçlü Osmanlı ve İran yönetimlerini parçalayarak, küçük yerel yönetimler icat etmek."

Şimdi bir muhasebe yapalım: Bu saydıklarımızın hangisi Türkiye'de hayata geçmedi? Maalesef hepsi hayata geçti. Fakat milletimiz bu konularda gereken hassasiyeti hâlâ daha göstermemekte.

Anadolu'yu parçalamak istiyorlar

Geçmişte İngilizlerin yürüttüğü mezhep çatışması planını bugün ABD devralmış durumda. 

Şii ve Sünni Müslümanlar arasında birbirlerine karşı tefrika ve nifak ortamı oluşturmak istiyorlar. ABD şu anda Büyük Ortadoğu Projesini mezhep kavgalarının üzerine yoğunlaştırıyor.

Bütün bu gelişmeleri incelediğimizde, Haçlı dünyasının Türkleri Anadolu'dan çıkarmak için geliştirdikleri Şark Projesi'nin bugün de devam ettiğini görüyoruz. 

Dün Osmanlı'yı yok edenler şimdi de Anadolu'yu parça parça etmek istiyorlar. Bu projesiyle Anadolu'yu elimizden almak istiyorlar. Diyorlar ki: "Siz bu coğrafyanın insanı değilsiniz. Siz ta Orta Asya'dan geldiniz, burası size ait değil." Millet olarak buna asal izin vermemeliyiz."

Ama nasıl?

Cevabı Atatürk'ten alalım:

1- Rusya'yı tahrik etmeyin.

2- Arap ülkeleriyle ilişkilerinizi geliştirin ama aralarındaki anlaşmazlıklara karışmayın.

3- Batı kültürünü benimseyin, fakat onların emperyalist emellerine alet olmayın.

Bugün TBMM'de yer alan bütün siyasi partiler bu ilkelerin hepsine karşı duruş sergilediler ve icraatlar da bulundular.

Demek ki, devlete ve milleti lazım olan; 'Biz, mandacı değil ulusalcı, şövenist (saldırgan) değil milliyetçi, fundamentalist (kökten dinci) değil dindar" bir parti olarak yer aldığımız Türk siyasetinde; "Türk, Kürt, Laz, Çerkez ve Boşnak kardeştir" sloganımız, "dini bütünlüğümüz, milli birliğimizdir" ikazımız, "sivil, asker, devlet ve millet bir bilek bir yürek olalım" çağrımız, "Alevi-Sünni itikatta birdir" ispatımız ve Müslüman Atatürk'ü anlatmamız Türk siyasetinin ilkleridir' profilini hayata geçiren Bağımsız Türkiye Partisi'dir.