Türkiye Cumhuriyeti devleti, yapılan hatalı tercihler ve bazı siyasetçilerin vatanımız üzerinde hesabı olanlarla yaşanan kripto ilişkileri dolayısıyla çok ciddi bir beka sorunu ile karşı karşıyadır!
Hepinizin yakinen bildiği bu hatalı tercihler ve yaşanan olayları, tek tek yazmaya gerek de kalmamıştır.
Anlaşılması bakımından çok yalın ve özetleyerek yazıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti devleti aziz önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra asla 'milli' insanlar tarafından yönetilmemiştir.
Sebebi ise çok açık ve nettir.
1919 yılında Cumhuriyetimiz ve Atatürk'le hesaplaşamayanlar, siyasetimizi devşirerek, Türkiye'yi teslim almışlardır.
Siz bakmayın düşman askerinin henüz topraklarımıza ayak basmadığına!
O sahne, göreceğiniz son sahnedir.
Yani o zaman iş tamamen bitmiş demektir.
İşgalin provasını 1 Mart tezkeresi ile denemişlerdi ancak, bu vahim olay halen daha varlığını sürdüren vatansever siyasetçilerin sayesinde bir şekilde önlenmişti.
Türkiye her zaman Batı cephesinin hedefindeki ülke olmuştur.
Bu tarihi bir gerçektir ve hiçbir zaman da bu gerçek değişmeyecektir.
Türk milleti kendisini güvende hissediyorsa biliniz ki, bu tamamıyla Atatürk'ün ordusu olan Türk Silahlı Kuvvetler sayesindedir.
Şayet bu ordu zayıf düşseydi veya emir komuta sistemi Atlantik ötesinin emir eri olsaydı, şimdiye kadar Türkiye çoktan ABD'nin en son eyaleti durumunda olurdu.
O bakımdan ordumuz daima güçlü ve muzaffer olsun isteniyorsa bunun asla değişmemesi gereken tek şartı ve kuralı, 'Atatürk'ün askeri' olmaktır!
Türk ordusu için demokrasi değil, Türk milletinin bekası öncelenmelidir.
İsrail'in önce Gazze'ye ve şimdi de Lübnan'a karşı sürdürdüğü katliamların, BOP kapsamında olduğunu söyleyen Genel Kurmay İstihbarat eski başkanı İsmail Hakkı Pekin'e sormak lazım, siz bunları söylediğinizde yıl 2024'tür.
Oysa 1991 Körfez harekâtında bütün Türkiye maç yorumlar gibi bu işgali dalga geçer gibi anlatırken, bir tek insan farklı bir şey söylüyordu.
Prof. Dr. Haydar Baş…
"ABD'nin Irak'a yönelik işgal girişiminin nihai hedefi Türkiye'dir" demişti.
O tarihte Haydar Baş Bey dışında bir Allah kulu böyle düşünmüyor, hatta bu düşünceye bile karşı çıkıyordu.
O kadar uyarmıştı ki Türk milleti ve siyasetini Haydar Baş Bey, aramızdan bedenen ayrıldığı 2020 tarihine kadar, bu gerçekleri haykırmakla geçmişti bütün ömrü.
"İslam dünyasını parçalayacaklar ve bunun için mezhepleri bir çatışma unsuru olarak kullanacaklar" diye çok tarihi tespit ve uyarılarda bulunmuştu yine.
Bu uyarılarla kalmadı ve İslam dünyasını parçalanmaktan kurtaracak tek çıkış yolunun, Ehl-i Beyt gerçeğinde buluşmak olduğunu haykırdı ve bu konuya ilişkin tarihinde ilk kez kaleme alınan eserler ortaya kondu.
Dinleyen ve dikkate alan oldu mu, HAYIR!
"Türkiye gerek ekonomik, gerek siyasi ve askeri olarak 'tam bağımsız' olmadıktan sonra bizi asla bu coğrafyada yaşatmazlar" diye de uyaran, yine Haydar Baş Bey'di.
Dinleyen oldu mu, HAYIR!
Türkiye'nin her konuda 'tam bağımsız' olabilmesinin tek şartının, kendisi tarafından kaleme alınan inkılap seviyesindeki "MEM" (Milli Ekonomi Modeli) tezi ile mümkün olacağını söylemişti ve bunu adeta bir laboratuvar misali Rusya'nın şahsında ispat etmişti.
Türkiye'de dikkate alan oldu mu, HAYIR!
1991 yılında kendisi ile yaptığımız bir TV programında, ABD'nin PKK'yı Türkiye'nin üzerine salacağını ve öte taraftan Irak'ta bir uydu devleti kuracağını söylemişti.
Bu uyarı daha sonra yaşanan gerçeklerle uyumlu bir şekilde teyit edildi mi, edildi.
Türkiye'de bu uyarı dikkate alındı mı, HAYIR!
Bugün olması gereken nedir o halde derseniz, zerre taassup göstermeden ve tamamıyla aklın yolunu tutarak derim ki, bu eşsiz reçeteler ve daha pek çok formüller bütünü, Hüseyin Baş'ın elindedir.
Bu aktardıklarım Türkiye'nin yok olmasını önleyebilecek, alternatifi olmayan çözümlerdir.
Haydar Baş Bey'i dinlemiş olsaydık, bugün bütün dünyanın gıpta ile bakacağı bir Türkiye olacaktık.
Şimdi ise Hüseyin Baş'ı dinlesek ve dikkate alsak, aynı mesafeyi birkaç yılda alırız.
Türkiye'yi yaşanan tüm bu olumsuzluklardan ve hiçbir şekilde zarar görmeden kurtarmak istiyorsak ve gerçekten de samimi isek, aklın yolu Hüseyin Baş'ın elinde bulunan çözümleri göstermektedir.
Ama bu ittifakla olur veya daha kestirmeden ve hemen olur, bunu ancak yaşanacak gelişmeler ve siyasi irade bilir elbette.
Sadece şunun bilinmesini isterim.
Türkiye şu anda Şimşek politikaları ile ve bilinçli bir şekilde, kaosa sürüklenmektedir.
- Emekli maaşı senin sabah kahvaltın / 19.11.2024
- Halk ‘Mansur Yavaş’ diyor / 18.11.2024
- Sağlık Bakanı istifa etmeli / 14.11.2024
- Milli olmayan partiler kapatılmalı / 13.11.2024
- İktidara kızıp, devlete ateş etme! / 12.11.2024
- TS küme düşecek / 11.11.2024
- Düzenbaz, sahtekâr Standard & Poor's / 07.11.2024
- Sağlık Bakanlığı delirmiş olmalı! / 06.11.2024
- Atatürk başlattı, Haydar Baş tamamladı / 05.11.2024