Bugün işim milletle çünkü;
"Bağımsızlık karakterimdir" Diyen Gâzi Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yönetimine; "Ortanın Solu" kavramını ülkeye getiren Milli Şef' i getirdiniz!
Milli Şef'ten sonra, Meclisteki sayısal çoğunluğuyla şımararak; "Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz" diyen, Marşal Yardımları'yla ülkenin bağımsızlığına ipotek koyduranMenderes' i getirdiniz!
Çoban Sülü'yü, yedi sefer getirdiniz!
"Toprak işleyenin, su kullananın" anarşizmini düzen zanneden Karaoğlan 'ı getirdiniz!
Sağ elini kaldırarak yemin edecek kadar ABD'li Çiller 'i getirdiniz!
"Benim memurum işini bilir" diyerek, "Bal tutan parmağını yalar" mürailiğini meşrulaştıran Nakşî Özal 'ı getirdiniz!
"Çağa atlıyoruz din kardeşlerim çağa atlıyoruz, buna ip atlıyoruz denmemektedir! Abooooo!" Diyen, Şerbakan 'ı (Erbakan'a Şerbakan diyen N.F.K.'dır) getirdiniz!
İkiz Yasalar 'a, Uyum Yasaları 'na imza atarak her türlü milliyetçiliği ayaklar altına paspas etme yollarını döşeyen Bahçesiz Bahçevan' ı getirdiniz!
Bu hükumetlerin hepsini beraber gördük, beraber yaşadık. Vaatlerini de biliyoruz; "Dün dündür, bugün de bugün" şeklindeki dalga geçercesine savunmalarını da...
14 yıldır da, dün söylediğini bugün, demin söylediğini şimdi inkâr edebilen AKP 'yi yönetimde tutuyorsunuz!
Birinci 12 Eylül Kıyameti öncesi dönemi bilenler; O. Y. Serdengeçti 'nin, ülkücü öğrencilere kiraya verdiği ve kira al/a/madığı, Ankara Demirlibahçe Demirkapı Sokaktaki bodrum kat dairesini hatırlayacaklardır. O mütevazi öğrenci evinde Ramazan Ayı farklı bir güzellikte yaşanırdı. Ev sakinleri ve hiç eksik olmayan en az üç misafir topluca kalkılır, Allah ne vermişse sahur yapılır, Sabah Namazı kılınırdı. İftarlar ise -Allah rahmet eylesin- sokağın babacan karakteri, Yozgatlı Ünsal Ağa'nın Erciyes kahvesinde yapılırdı.
Bir de çok renkli karakteriyle Yozgatlı bir arkadaşımız vardı, kulakları çınlasın. Hafız-ı Kur'ândı ama oruç tutmazdı. Sahur ve iftarları ise hiç ihmâl etmezdi!
Bir gün arkadaşlardan biri; "Yahu! Oruç tutmuyorsun. Sahura kalkarak uykunu niye bölüyorsun? Yatsana!" diye uyaracak oldu; "Kardeşiiim! Namaz kılmıyoruz, oruç tutmuyoruz. Sahura da kalkmayıp külliyen dinden mi çıkalım?" terslemesi yıllardır dillerdedir.
Şimdi, Milli Görüş yetiştirmesi bir Hükumet var.
Yıllarca aleyhinde atıp tuttukları Avrupa ile barışıklar!
Yıllardır onları veonlara yakın olanları dinsizlikle suçladıkları ABD ve İsrail ile barışıklar!
Dinler Arası Diyalogcularla "öküz ölüp" ortaklık bozuluncaya ve "Paralel" diye itham edinceye kadar iç içeydiler!
Yıllarca laikliği, dinsizlikle eş tutarlardı ama Medeniyetler Arası İttifak 'ın laik söylemlerle merkezindeydiler!
Yıllarca ABD'nin Afganistan'da yaptıklarını, görmezden gelmişlerdi.
Yıllarca İsrail arz-ı mevudcuları, Filistinli zavallıların kollarını taşla kırarken sessiz kalmışlardı!
ABD'nin; Irak'ı işgâl edip yaptığı soy kırımı ve Müslüman kadınlara, kızlara tecavüzlerini görmezden gelip duâlar etmişlerdi!
Allah'ın Kitâb-ı Ekmel 'de; "Onlarla dost olanlar da onlardandır" ikazına rağmen, dost olup müttefik sandıkları AB'nin ısrarları ile Türkiye'de onarılmadık kilise, Kilise Ev açmadıkları mahalle bırakmadılar!
Dinler Arası Diyalogcularla irtibatlı yabancı vakıflara ayrıcalıklar tanıdılar!
Hayatında bir kere; "Türk'üm" dememiş olmasına rağmen; "Artık isteyen istediği gibi ben Türk'üm, Gürcü'yüm, Kürdüm, Lazım v.s. diyebilir. Vatandaşlık tarifi anlamında hepimiz Türk'üz" de diyebilmiş, bu hamâsetle Türklüğü de alt kimlik etmişlerdi!
Erbakan'a sâdık Milli Görüşçülerin ve SP'nin devamı ve mirasçısı bir siyasetle; İsrail'e karşı Hamas'ı savunmuşlardı!
Yıllarca yana yatmışlardı, çamura batmışlardı!
Şimdi de, "Kardeşim Esat"lıktan, "Katil Esed" dönüştürülen Suriye'ye karşı ÖSO'yu destekliyor ve milleti "Seferberlik" e çağırıyorlar!
Ne yani? Seferberliğe çağırmayıp da, "Komşularla Sıfır Sorun"culuktan külliyen mi çıkmalıydı? Nasıl olsa; "Oğlan bizim, kız bizim" demiyor mu Baş Danışman hukuk profesörü?
Ne derseniz deyin, ister sevin, ister kızın ama Erdoğan Reis'in, Anadolu insanını kendilerinden bile iyi tanıdığını kabul edin!
Nabza göre şerbetle -ister senaryo, ister doğaçlama deyin- istediği zaman milletin aklını başından almasını bildiğini kabul edin!
Hatırlarsanız ilk zamanlarda Erdoğan yanlış söylerse, kurmayları ya yalanlar, ya da tevil ederlerdi!
Şimdi siyasetin ikinci "EsasOğlan" lığını ,Ana Muhalefet ve "Yavru Muhalefet" e devrettiler!
Gandi Kemal pot kırar, çam devirir, küfür eder, kurmay görünümlü Liste Milletvekilleri, düzeltmeye uğraşırlar!
Kazanı fokur-fokur kaynatılan MeHaPe; "Yavru Muhalefet"
iltifatını, öpüp başına koyar ve "Herkese ve her şeye rağmen milli meselelerde hükumete desteğimiz sürecektir"diye gayr-ı milliliği inkar etmeyen Tayyip Erdoğan 'a desteği, milliyetçilik diye
dayatır!
Bütün bunları gören ve bilen Siz yani Müslüman Anadolu Türklüğü; Türk Milleti ve Devletinin ilelebet varlığı için ömrünü hîbe etmiş; "Dînde birlik sağlanmadan millî birlik sağlanamaz." teşhisini koyduktan sonra; "Türk oğlu Türk'üm" diye kükreyen Prof. Dr. Haydar BAŞ 'ı duymazsınız!
Yetmez gibi Kur'ân'da yasak olmasına rağmen Haçlı ile kol-kola, Yahudi ile el-eleMüslümanlara saldıranlar; "Tayyip'e Amerika'nın Irak'ı işgal etmesini ben söyledim"diyecek kadar Müslüman düşmanı püsküllü esfel-i safilînler; "Ben İslâm tarihini çok iyi bilirim, dinimizi de... Dört Halife dönemini ben yazdım. Benim bu yönüm dinci ve inkârcı yobazlar tarafından hep gizlenmiştir. Evet doğru, belki ibadet Müslümanı değildim ancak bir Cihât Müslümanı idim." diyen Gâzi Mustafa Kemal'e veAtatürk 'ü seviyoruz diye bize kâfir derler, susarsınız!
Hariçten gazeli, minarelerden okurlar şaklaban gazelhânlar, dinler alkışlarsınız!
Hz. Peygamber (s.a.a.)'in; " Kim bir adamı ey kâfir diye çağırır veya ona ey Allah'ın düşmanı derse, o adam da öyle değilse, bu söz söyleyenin kendisine döner." (Buhârî, Edeb 44; Müslîm Îman 112) uyarıları olmasa, "kâfir" ithâmlarını aynen iâde edebilirim ama biz -Gönül Adam Haydar Hoca'dan- îmânımızı sakınmayı öğrendik Elhamdülillah...
"BİZ DÜNYAMIZI, AHİRETİMİZ İÇİN YAŞARIZ" (Prof. Dr. Haydar BAŞ) Vesselâm..Selâm, sevgi, dua...
"Bağımsızlık karakterimdir" Diyen Gâzi Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yönetimine; "Ortanın Solu" kavramını ülkeye getiren Milli Şef' i getirdiniz!
Milli Şef'ten sonra, Meclisteki sayısal çoğunluğuyla şımararak; "Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz" diyen, Marşal Yardımları'yla ülkenin bağımsızlığına ipotek koyduranMenderes' i getirdiniz!
Çoban Sülü'yü, yedi sefer getirdiniz!
"Toprak işleyenin, su kullananın" anarşizmini düzen zanneden Karaoğlan 'ı getirdiniz!
Sağ elini kaldırarak yemin edecek kadar ABD'li Çiller 'i getirdiniz!
"Benim memurum işini bilir" diyerek, "Bal tutan parmağını yalar" mürailiğini meşrulaştıran Nakşî Özal 'ı getirdiniz!
"Çağa atlıyoruz din kardeşlerim çağa atlıyoruz, buna ip atlıyoruz denmemektedir! Abooooo!" Diyen, Şerbakan 'ı (Erbakan'a Şerbakan diyen N.F.K.'dır) getirdiniz!
İkiz Yasalar 'a, Uyum Yasaları 'na imza atarak her türlü milliyetçiliği ayaklar altına paspas etme yollarını döşeyen Bahçesiz Bahçevan' ı getirdiniz!
Bu hükumetlerin hepsini beraber gördük, beraber yaşadık. Vaatlerini de biliyoruz; "Dün dündür, bugün de bugün" şeklindeki dalga geçercesine savunmalarını da...
14 yıldır da, dün söylediğini bugün, demin söylediğini şimdi inkâr edebilen AKP 'yi yönetimde tutuyorsunuz!
Birinci 12 Eylül Kıyameti öncesi dönemi bilenler; O. Y. Serdengeçti 'nin, ülkücü öğrencilere kiraya verdiği ve kira al/a/madığı, Ankara Demirlibahçe Demirkapı Sokaktaki bodrum kat dairesini hatırlayacaklardır. O mütevazi öğrenci evinde Ramazan Ayı farklı bir güzellikte yaşanırdı. Ev sakinleri ve hiç eksik olmayan en az üç misafir topluca kalkılır, Allah ne vermişse sahur yapılır, Sabah Namazı kılınırdı. İftarlar ise -Allah rahmet eylesin- sokağın babacan karakteri, Yozgatlı Ünsal Ağa'nın Erciyes kahvesinde yapılırdı.
Bir de çok renkli karakteriyle Yozgatlı bir arkadaşımız vardı, kulakları çınlasın. Hafız-ı Kur'ândı ama oruç tutmazdı. Sahur ve iftarları ise hiç ihmâl etmezdi!
Bir gün arkadaşlardan biri; "Yahu! Oruç tutmuyorsun. Sahura kalkarak uykunu niye bölüyorsun? Yatsana!" diye uyaracak oldu; "Kardeşiiim! Namaz kılmıyoruz, oruç tutmuyoruz. Sahura da kalkmayıp külliyen dinden mi çıkalım?" terslemesi yıllardır dillerdedir.
Şimdi, Milli Görüş yetiştirmesi bir Hükumet var.
Yıllarca aleyhinde atıp tuttukları Avrupa ile barışıklar!
Yıllardır onları veonlara yakın olanları dinsizlikle suçladıkları ABD ve İsrail ile barışıklar!
Dinler Arası Diyalogcularla "öküz ölüp" ortaklık bozuluncaya ve "Paralel" diye itham edinceye kadar iç içeydiler!
Yıllarca laikliği, dinsizlikle eş tutarlardı ama Medeniyetler Arası İttifak 'ın laik söylemlerle merkezindeydiler!
Yıllarca ABD'nin Afganistan'da yaptıklarını, görmezden gelmişlerdi.
Yıllarca İsrail arz-ı mevudcuları, Filistinli zavallıların kollarını taşla kırarken sessiz kalmışlardı!
ABD'nin; Irak'ı işgâl edip yaptığı soy kırımı ve Müslüman kadınlara, kızlara tecavüzlerini görmezden gelip duâlar etmişlerdi!
Allah'ın Kitâb-ı Ekmel 'de; "Onlarla dost olanlar da onlardandır" ikazına rağmen, dost olup müttefik sandıkları AB'nin ısrarları ile Türkiye'de onarılmadık kilise, Kilise Ev açmadıkları mahalle bırakmadılar!
Dinler Arası Diyalogcularla irtibatlı yabancı vakıflara ayrıcalıklar tanıdılar!
Hayatında bir kere; "Türk'üm" dememiş olmasına rağmen; "Artık isteyen istediği gibi ben Türk'üm, Gürcü'yüm, Kürdüm, Lazım v.s. diyebilir. Vatandaşlık tarifi anlamında hepimiz Türk'üz" de diyebilmiş, bu hamâsetle Türklüğü de alt kimlik etmişlerdi!
Erbakan'a sâdık Milli Görüşçülerin ve SP'nin devamı ve mirasçısı bir siyasetle; İsrail'e karşı Hamas'ı savunmuşlardı!
Yıllarca yana yatmışlardı, çamura batmışlardı!
Şimdi de, "Kardeşim Esat"lıktan, "Katil Esed" dönüştürülen Suriye'ye karşı ÖSO'yu destekliyor ve milleti "Seferberlik" e çağırıyorlar!
Ne yani? Seferberliğe çağırmayıp da, "Komşularla Sıfır Sorun"culuktan külliyen mi çıkmalıydı? Nasıl olsa; "Oğlan bizim, kız bizim" demiyor mu Baş Danışman hukuk profesörü?
Ne derseniz deyin, ister sevin, ister kızın ama Erdoğan Reis'in, Anadolu insanını kendilerinden bile iyi tanıdığını kabul edin!
Nabza göre şerbetle -ister senaryo, ister doğaçlama deyin- istediği zaman milletin aklını başından almasını bildiğini kabul edin!
Hatırlarsanız ilk zamanlarda Erdoğan yanlış söylerse, kurmayları ya yalanlar, ya da tevil ederlerdi!
Şimdi siyasetin ikinci "EsasOğlan" lığını ,Ana Muhalefet ve "Yavru Muhalefet" e devrettiler!
Gandi Kemal pot kırar, çam devirir, küfür eder, kurmay görünümlü Liste Milletvekilleri, düzeltmeye uğraşırlar!
Kazanı fokur-fokur kaynatılan MeHaPe; "Yavru Muhalefet"
iltifatını, öpüp başına koyar ve "Herkese ve her şeye rağmen milli meselelerde hükumete desteğimiz sürecektir"diye gayr-ı milliliği inkar etmeyen Tayyip Erdoğan 'a desteği, milliyetçilik diye
dayatır!
Bütün bunları gören ve bilen Siz yani Müslüman Anadolu Türklüğü; Türk Milleti ve Devletinin ilelebet varlığı için ömrünü hîbe etmiş; "Dînde birlik sağlanmadan millî birlik sağlanamaz." teşhisini koyduktan sonra; "Türk oğlu Türk'üm" diye kükreyen Prof. Dr. Haydar BAŞ 'ı duymazsınız!
Yetmez gibi Kur'ân'da yasak olmasına rağmen Haçlı ile kol-kola, Yahudi ile el-eleMüslümanlara saldıranlar; "Tayyip'e Amerika'nın Irak'ı işgal etmesini ben söyledim"diyecek kadar Müslüman düşmanı püsküllü esfel-i safilînler; "Ben İslâm tarihini çok iyi bilirim, dinimizi de... Dört Halife dönemini ben yazdım. Benim bu yönüm dinci ve inkârcı yobazlar tarafından hep gizlenmiştir. Evet doğru, belki ibadet Müslümanı değildim ancak bir Cihât Müslümanı idim." diyen Gâzi Mustafa Kemal'e veAtatürk 'ü seviyoruz diye bize kâfir derler, susarsınız!
Hariçten gazeli, minarelerden okurlar şaklaban gazelhânlar, dinler alkışlarsınız!
Hz. Peygamber (s.a.a.)'in; " Kim bir adamı ey kâfir diye çağırır veya ona ey Allah'ın düşmanı derse, o adam da öyle değilse, bu söz söyleyenin kendisine döner." (Buhârî, Edeb 44; Müslîm Îman 112) uyarıları olmasa, "kâfir" ithâmlarını aynen iâde edebilirim ama biz -Gönül Adam Haydar Hoca'dan- îmânımızı sakınmayı öğrendik Elhamdülillah...
"BİZ DÜNYAMIZI, AHİRETİMİZ İÇİN YAŞARIZ" (Prof. Dr. Haydar BAŞ) Vesselâm..Selâm, sevgi, dua...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017