Saat zamanıyla, psikolojik zaman mahiyet farklılığı gösterir. Saat zamanı mekanda tasarlanmış birbirinden ayrı "anlar" serisidir. Buna göre geçmiş zaman olup bitmiş anları, gelecek zamanda henüz gelmemiş anları ifade ettiğinden reel değildir. Ve ancak elan şimdiki zaman reel olandır, asıl olandır.
Soğuk savaş sona ermiştir ama modern hayatın sorunları, şimdiye kadar siyasi düzlemin bu iki farklı boyutuna oturmuştur. Şimdiki zaman, önceden görünenden daha çok karmakarışık bir biçimde, bütün çıplaklığı ile orta yerdedir.
Hayatın anlamına ilişkin eski bunalım ve eski manevi boşluk olan psikolojik zaman olduğu gibi şimdiki zamanda asılı durmaktadır.
Hayat içinde geçen psikolojik zaman, insanı eksen alan bir perspektifte hareket etmiyor artık! Çünkü insan merkezli bakış reddedildiğinden, sonuçta hiçbir şeye varılamaz, hiçbir şeye ulaşılamaz. İnsanın var oluşu fıtraten "iyi" olduğu düşüncesi ile hareket edilse bile...
Modern insanın, kendi kusursuzluğu konusundaki idraksizliğu son haddedir! Öyleki, insan gerçek doğasını, hakiki fıtratını anlamadaki talihsizce başarısızlığı en dramatik yanıdır bugün. Uğranılan kaybın, asıl tahrip ettiği şeyin, her halükarda görünür dünyamızın yüksek manevi dünya ile dikey bağlantısının kopmuş olmasıdır.
Nesiller insanî normlardan, fıtrî düsturlardan epey uzak mesafelere düşmüştür çünkü:
-Psikolojik zaman, saat zamanına uymamaktadır artık.
Oysa insan, insan olması sebebiyle sahip olduğu şeyler hangi etnik ve hangi zümreden ve hangi meslekî topluluktan olursa olsun, her insanın mutlak "insan" olması sebebi ile sahip olduklarının kıymetinin tanınması ve her çeşit müdahaleye karşı korunmasını gerektiren en üst ahlakî nitelikler olmalıydı... Ama bu modern dilimde olmadı.
İnsan uzun sayılabilecek bir dönem boyunca sadece saat zamanını esas alan batılı zihniyetin, bütün hayat kararlarını almasına müsaade etmesi gerektiğine inandırıldığı an (!), bütün zaman sistemi iflas etmiştir!
Çünkü marazi batılı zihniyet, insanını "insani" gelişmesini tamamıyla durdurmuş durumdadır!
Asıl trajik olan nedir bilir misiniz?
Çağdaş hayat bu kaybedilen (psikolojik=manevi) zamanı yeniden kazanmaya niyetli olması gerekirken, bunun yerine her şeyini kaybettirdiği insana "hiçbir şey" kaybetmediğine ve eskisinden daha üst düzeyde iyi olduğuna inandırmaya hala devam etmesi kadar "akılsızca" bir işse, buna inanan günümüz çağdaş insanın modern aklı da bir o kadar büyük akılsızlıktır!
Bu zamanı elinde tutanlara artık itaat edilmesine gerektiğine, insanlığı inandırmak nasıl mümkün olabilir?
Nihayette her yer birbirinin aynı olur. Zira "mahvı kaçınılmaz olanların kibri emin olur."
Soğuk savaş sona ermiştir ama modern hayatın sorunları, şimdiye kadar siyasi düzlemin bu iki farklı boyutuna oturmuştur. Şimdiki zaman, önceden görünenden daha çok karmakarışık bir biçimde, bütün çıplaklığı ile orta yerdedir.
Hayatın anlamına ilişkin eski bunalım ve eski manevi boşluk olan psikolojik zaman olduğu gibi şimdiki zamanda asılı durmaktadır.
Hayat içinde geçen psikolojik zaman, insanı eksen alan bir perspektifte hareket etmiyor artık! Çünkü insan merkezli bakış reddedildiğinden, sonuçta hiçbir şeye varılamaz, hiçbir şeye ulaşılamaz. İnsanın var oluşu fıtraten "iyi" olduğu düşüncesi ile hareket edilse bile...
Modern insanın, kendi kusursuzluğu konusundaki idraksizliğu son haddedir! Öyleki, insan gerçek doğasını, hakiki fıtratını anlamadaki talihsizce başarısızlığı en dramatik yanıdır bugün. Uğranılan kaybın, asıl tahrip ettiği şeyin, her halükarda görünür dünyamızın yüksek manevi dünya ile dikey bağlantısının kopmuş olmasıdır.
Nesiller insanî normlardan, fıtrî düsturlardan epey uzak mesafelere düşmüştür çünkü:
-Psikolojik zaman, saat zamanına uymamaktadır artık.
Oysa insan, insan olması sebebiyle sahip olduğu şeyler hangi etnik ve hangi zümreden ve hangi meslekî topluluktan olursa olsun, her insanın mutlak "insan" olması sebebi ile sahip olduklarının kıymetinin tanınması ve her çeşit müdahaleye karşı korunmasını gerektiren en üst ahlakî nitelikler olmalıydı... Ama bu modern dilimde olmadı.
İnsan uzun sayılabilecek bir dönem boyunca sadece saat zamanını esas alan batılı zihniyetin, bütün hayat kararlarını almasına müsaade etmesi gerektiğine inandırıldığı an (!), bütün zaman sistemi iflas etmiştir!
Çünkü marazi batılı zihniyet, insanını "insani" gelişmesini tamamıyla durdurmuş durumdadır!
Asıl trajik olan nedir bilir misiniz?
Çağdaş hayat bu kaybedilen (psikolojik=manevi) zamanı yeniden kazanmaya niyetli olması gerekirken, bunun yerine her şeyini kaybettirdiği insana "hiçbir şey" kaybetmediğine ve eskisinden daha üst düzeyde iyi olduğuna inandırmaya hala devam etmesi kadar "akılsızca" bir işse, buna inanan günümüz çağdaş insanın modern aklı da bir o kadar büyük akılsızlıktır!
Bu zamanı elinde tutanlara artık itaat edilmesine gerektiğine, insanlığı inandırmak nasıl mümkün olabilir?
Nihayette her yer birbirinin aynı olur. Zira "mahvı kaçınılmaz olanların kibri emin olur."
Adnan Ulutaş / diğer yazıları
- Bir medeniyetin iflası nedir bilir misin? / 23.07.2002
- Demokrasi kabusu / 17.07.2002
- Avrupalılaşmanın neresindeyiz'-II / 12.07.2002
- Avrupalılaşmanın neresindeyiz'-I / 11.07.2002
- Hangi zaman? / 10.07.2002
- Hangi ruh? / 09.07.2002
- Zulmün hukuku olmaz / 03.07.2002
- Batının ahlâksız hayatı! / 25.06.2002
- Avrupalaşma ihaneti / 19.06.2002
- Alçaklığın adı hukuk oldu! / 16.05.2002
- Demokrasi kabusu / 17.07.2002
- Avrupalılaşmanın neresindeyiz'-II / 12.07.2002
- Avrupalılaşmanın neresindeyiz'-I / 11.07.2002
- Hangi zaman? / 10.07.2002
- Hangi ruh? / 09.07.2002
- Zulmün hukuku olmaz / 03.07.2002
- Batının ahlâksız hayatı! / 25.06.2002
- Avrupalaşma ihaneti / 19.06.2002
- Alçaklığın adı hukuk oldu! / 16.05.2002