Binlerce yılda kurulmuş 16 devlet ve ardından gelen Türkiye Cumhuriyeti...
Hiç zannetmiyorum ki bu 16 devlette şu asrın son çeyreğindeki gibi bir politika uygulanmış olsun.
Şeyh Edebali'nin "İnsanı yaşat ki devlet yaşatsın" sözünü şiar edindikleri iddiasında bulunanlar bugün neredeyse "Sen aç kal ki devlet yaşasın" diyorlar.
Önce bin bir zorlukla inşa edilen cumhuriyetin kazanımları bir bir elden çıkarılmıştı (artık bunlar da fayda etmiyor olacak ki) şimdi vergiler ve cezalar devletin başat gelirleri oldu.
Uçak ihraç eden devletin fabrikaları, tabiri caizse kaleleri satıldı. Tarımıyla kendine yeten ülkenin çiftçisi borç batağına mahkûm edildi.
Neredeen nereyee!
Hayvancılık yapacak vatandaşına destek vermedi de devlet, reisi çıkıp "Vatandaş ucuza ete ulaşsın diye Brezilya'dan hayvan ithalatı talimatı verdim" dedi geçtiğimiz gün.
Ne yazık ki vaziyet bu. Dışa bu denli bağımlı olarak düzlüğe çıkma hayali kuran bir iktidar var, üstelik Türk lirasının değerini düşürme konusunda her geçen gün rekor tazelerken!
Oysa zamanında büyük bir adamın ne de güzel bir sözü vardı bu konuda: "Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferlerle desteklenmezse payidar olamaz, az zamanda söner."
Bu sözleri henüz Cumhuriyeti ilan etmeden hatta devletin tapusu Lozan Antlaşması dahi imzalanmadan söyler Atatürk.
Fersah fersah uzak perspektifler öyle değil mi?
Peki diyeceksiniz ki nedir bu durumun hal çaresi. Atatürk gibi bakmaktır aslında. Bağımsız Türkiye için bağımsız bir ekonomiyi savunmaktır. Devletçilik politikalarını yürütmek, sosyal devlet anlayışını hâkim kılmaktır.
Devleti alan el değil veren el konumuna getirmektir. Çiftçiye krediler oluşturmak, ona alım garantisi vermektir. Hayvancılığa destek olmaktır. Sanayi kuruluşlarını satmak bir yana yenilerini kazandırmaktır. Çözüm vatandaşının cebine para koymaktır. Velhasıl kelam çözüm bugün Milli Ekonomi Modeli'ndedir. Bu tezi partisinin programında bulunduran ve "Cumhuriyetin kazanımlarını tek tek geri alacağız" diyen BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'tadır.
- MELEK KERESTECİ: Kerbela’dan çıkarılacak dersler / 24.07.2024
- MERVE ZIVALI: Yüreklerimize dokunan kahramanlar / 17.05.2024
- CEZMİ YURTSEVER: Ermeni soykırım yalanları -2- ‘Türklere yapılan soykrımı’ anlatan haritanın hikâyesidir / 24.04.2024
- CEZMİ YURTSEVER: Ermeni soykırım yalanları -1- ‘Zeytun’a Ağıt’ olayının gözyaşı hikâyesidir / 23.04.2024
- HİLMİ SALBAŞ: Neden Bağımsız Türkiye Partisi / 25.03.2024
- DİYETİSYEN FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda tatlı krizlerine son / 20.03.2024
- FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda beslenmeye dikkat! / 12.03.2024
- YASEMİN ÖZBEY: Muhalif basına açık mektup! Hâlâ mı? / 29.11.2023
- Fatıma Zehra Aydın: İnancımızı anlamadığımız için Atatürk’ü de anlamadık / 20.08.2023