Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malezya, Endonezya ve Pakistan ziyaretleri dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlarken, muhalefetin erken seçim taleplerine ve yeni anayasa sürecine dair önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan'ın sözlerinden anlaşılıyorki hükümet, yeni bir anayasa hazırlığının gerekliliğini vurguluyor ve Türkiye'nin geleceği açısından bunun kritik bir adım olduğuna inanıyor.
Muhalefetin erken seçim taleplerine sert bir dille yanıt veren Erdoğan, "Bunlar yatıyor, kalkıyor, 'seçimde seçim, seçimde seçim' diyorlar. Peki, niye seçim? Türkiye'de böyle bir sıkıntı yok ki" ifadeleriyle seçim sürecini gündeme taşımanın gereksiz olduğunu belirtti. AK Parti'nin seçim hazırlıklarını sürekli sürdürdüğünü ancak erken seçim tartışmalarının mevcut hükümetin gündeminde olmadığını vurguladı.
Ardından AKP'den Mustafa Elitaş'ın erken seçim için Kasım 2027'i işaret etmesi de Erdoğan'ın seçim gündemimiz yok söylemini güçlendirmektedir.
Yeni anayasa meselesi ve Türkiye'nin geleceği
Erdoğan, Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu belirterek, mevcut anayasanın Türkiye'yi geride bıraktığını ve artık yenilenmesi gerektiğini söyledi. "Uzlaştırıcı, birleştirici, özgürlükçü ve toplumun tüm kesimlerini kuşatan sivil bir anayasa temel hedeflerimizden biridir" diyen Erdoğan, anayasa değişikliğinin sadece hukuki bir belge oluşturmak değil, demokratik değerleri, insan haklarını ve bireysel özgürlükleri garanti altına almak için gerekli olduğunu belirtti.
Ancak burada asıl soru şu: Yeni anayasa gerçekten demokratikleşme ve özgürlükler için mi hazırlanıyor, yoksa Türkiye'nin mevcut yönetim yapısını daha da pekiştirmek için mi gündeme getiriliyor? Hükümet, yeni anayasa sürecinin önemini vurgulasa da muhalefet bu değişikliklerin mevcut yönetimin yetkilerini artıracağı yönünde endişelerini dile getiriyor. Yapılacak değişiklikler Türkiye Cumhuriyeti'nin temel dinamiklerini tartışmaya açar mı?
Erdoğan, "Cumhur İttifakı olarak bu konudaki samimiyetimizi her fırsatta somut örneklerle gösterdik. Aynı hassasiyeti Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grubu bulunan diğer siyasi partilerden de bekliyoruz." diyerek, muhalefetin de sürece destek vermesi gerektiğini ifade etti. Fakat ana endişe, anayasa değişikliğinin demokratikleşme yerine otoriterleşmeyi artırabileceği yönünde.
Üniter yapı ve Türkiye'nin geleceği
Mevcut siyasi atmosferde, hükümetin anayasa değişikliği sürecinde ne gibi hamleler yapacağı kritik bir konu. Anayasanın ilk üç maddesi Türkiye'nin devlet yapısını belirleyen temel taşlar olarak kabul ediliyor. Ancak son dönemde bu maddelerin tartışmaya açılması, "Türkiye'nin üniter yapısı tehlike altında mı?" sorusunu gündeme getirdi. Yine "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür." şeklinde 'Türk' tanımının yapıldığı 66. Maddenin tartışılmaya açılması, milli birlik ve beraberliğimize tehdit olarak değerlendirilebilecek bir durum. Mustafa Kemal Atatürk'ün tarif ettiği Türk milliyetçiliğinin vücut almış hali aslında 66. Madde. Ama madde içeriğinin sanki etnik kökenleri inkâr etmek gibi algılanması ya da bu şekilde pazarlanmaya çalışılması ciddi bir tehlike.
Bu noktada merhum Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllar önce yaptığı bazı açıklamalar dikkate değer. Prof. Dr. Haydar Baş, 2004 yılında yaptığı bir konuşmada, "Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında 22 İslam ülkesinin sınırlarının değiştirileceğini ve Türkiye'nin de bu plandan bağımsız olmadığını" belirtmişti. Özellikle Türkiye'nin güney sınırlarında yaşanan gelişmeler ve İsrail'in bölgedeki etkinliği göz önüne alındığında, Baş'ın bu sözleri bugünkü olayları anlamamız açısından oldukça önemli.
Baş, "ABD'nin bölgede tek müttefikinin İsrail olduğunu, Türkiye ile yapılan ittifak söylemlerinin bir aldatmaca olduğunu" vurgulamıştı. Bugün ABD'nin Gazze'ye göz dikmesi, Türkiye'nin içinde bulunduğu jeopolitik sıkışmışlık göz önüne alındığında, bu sözlerin ne kadar haklı olduğu ortaya çıkıyor. Yeni anayasa süreci ile Türkiye'nin dış politika yönelimi de şekillenecek. Peki, bu süreç Türkiye'nin lehine mi işleyecek, yoksa dış güçlerin etkisi mi artacak?
Türkiye, anayasa değişikliği, erken seçim tartışmaları ve dış politikadaki gelişmelerle oldukça kritik bir süreçten geçiyor. Erdoğan ve hükümeti, yeni bir anayasanın gerekliliğini vurgularken, bu sürecin demokratik bir çerçevede ilerleyip ilerlemeyeceği ve Türkiye'yi hangi limana götüreceği büyük bir muamma.
Bu noktada muhalefete düşen, günübirlik siyaseti bırakıp; Türkiye'nin ana meselelerini, ekonomide yaşanan olumsuzlukları, iç ve dış siyasette yapılan yanlışları gündemde tutmaktır. Ülkemizin tam bir ateş çemberi ile sarıldığı bir ortamda suni gündemler oluşturmak, Cumhur İttifakının anayasa değişikliği konusunda elini güçlendirecektir. Bu değişikliklerde bugünlerde tartışıldığı gibi ilerlerse; belki de İstiklal Mücadelesi ile kazandığımız üniter yapı tartışmaya açılacaktır.
- Suriye sahnesinde Türkiye’nin rolü / 03.01.2025
- Asgari ücret ve sosyal devlet politikaları / 02.01.2025
- Göçmenlerin kalıcılık, uyum ve geri dönüş hayalleri / 01.01.2025
- Türkiye’nin göç politikası ve ekonomik bağımlılık / 31.12.2024
- Limanlarımızın özelleştirilmesi ekonomimize darbedir / 30.12.2024
- Hüseyin Baş ve gerçek muhalefetin önündeki engeller / 29.12.2024
- Ortadoğu ve elinde ateşle oynayan Türkiye / 17.12.2024
- Orta Doğu’da kurgulanan oyunlar ve Türkiye’nin geleceği / 16.12.2024
- 3. Dünya Savaşı ve Türkiye'nin pozisyonu / 10.12.2024