Galatasaray 4-1 kaybettiği ilk maçın rövanşında istediği sonucu alamadı ve Avrupa Ligi'ne veda etti.
Galatasaray, AZ Alkmaar karşısında çok kötü bir performans sergiledi.
Ümitli başlamıştık ama öyle kötü bir performans gösterdik ki şaşırmamak mümkün değil.
Galatasaraylı futbolcular sorumsuzca davrandılar.
Galatasaray futbol takımı iyi futbolculardan kurulu fakat AZ karşısında tanınmayacak kadar kötüydüler.
Galatasaray'ın tarihinde büyük başarıları var. Böyle başarılara sahip kulübün futbolcularının AZ Alkmaar karşısında bu duruma düşmelerini ben anlamadım.
Şimdi bakın bir karşılaşmayı kazanabilirsiniz ya da kaybedebilirsiniz ama mücadele etmemek kabul edilemez.
Galatasaray taraftarı mücadele etmeyen formasını terletmeyen oyuncuları kabul etmez.
Maalesef AZ, Galatasaray'ı sürklase etti. Ben her zaman Türk futboluna inanmışımdır.
Esasen Avrupa'da aldığımız kötü sonuçlar futbolun basit gerçeklerini yerine getirmediğimiz için ortaya çıkıyorlar.
Yoksa Avrupa takımları başka bir evrenden gelen muazzam niteliklere sahip futbolculardan oluşmuyor.
Bizden daha fazla koşup daha iyi paslaşarak takımlarımız karşısında başarılı oluyorlar.
Başka türlü olması koşma özürlü olduğumuzu söylemek olur ki bu da bir saçmalık olacaktır.
Futbol basit bir oyun. Biraz fazla koşup daha iyi mücadele ettiğinizde kazanılmayacak maç yoktur.
Bunu yapmadığınız zaman Galatasaray'ın AZ karşısında düştüğü durumlara düşme talihsizliğini yaşıyoruz.
Şimdi bakın yıllardır futbolu takip ediyorum.
Şöyle basit bir gerçek futbolun bir realitesi olarak gözüküyor. Bu sporu genelde savunması iyi olan takımlar kazanıyor.
Basit oyunun basit bir gerçeği bu. Fakat gelin bakın mesela Jelert acaba kaç kez savunmayı doğru şekilde yapabildi.
Örneğin 26'da Jelert kendi 18'inin yayında bir topu savuşturmak isterken topu bir türlü kontrolü altına alamadı.
AZ'li rakibi ise Jelert'in önündeki topa hamle yapıp bir şut attı. Şut auta gitti ama bakın gol olsa ne olacak.
Tabii maç zaten kaybedilmiş ne önemi var diyebilirsiniz. Fakat bu kadar kötü savunma ile başarı mümkün değil.
Bakın futbol bir yardımlaşma oyunu. Futbolda işbölümü söz konusudur. Birlikte oynamak diye bir şey var.
Yani takım olmak. Örneğin 28'de Cuesta boş alana koşu yapan arkadaşı Barış Alper Yılmaz'ı görmüyor.
Peki bu hatalar ile galibiyet nasıl gelecek. Tabii ki gelmeyecek. Futbolun başka bir gerçeği bir takım oyunu olmasından dolayı pasa dayanması.
Fakat gelin görün ki 29'da Barış Alper Yılmaz önünde üç kişi varken şut atmaya çalışıyor.
Bu nasıl açıklanır? Bunun izahı zor. Ondan sonra sıradan bir rakipten iki maçta altı gol yiyip eleniyoruz. Gerçekten üzücü.
Başka örnekleri de düşünelim. İkinci yarıda 48'de Gabriel Sara rakip kaleye paralel koşarken bir vuruş yapıyor ve top öteki taraftan taca çıkıyor.
Bu bir şut mu? Kaleye paralel giden bir top. Her hâlde bu şut olmasa gerek. Pas ise kime nereye bir pas.
Top karşı taraftan taca çıkıyor. Sonra hepimiz üzüntü yaşıyoruz. Şunu da yazmak lazım.
Maç içerisinde belki üç belki dört kez AZ Alkmaar takımı Galatasaray kalesini ablukaya aldı.
Bu ablukaların her seferinde de kendi 18'imiz içinde en az 7-8 pas üreterek tehlike yarattılar.
Bunların hepsinde de Galatasaraylı futbolcular bu pasları seyrettiler.
Maçın kahramanı kim? Kaleci Günay. En az yedi sekiz tane net kurtarışı var.
Bir iki tane direkten dönen topları var. Vesaire vesaire. Neyse alınacak dersler var.
Fakat bu dersleri alıyor muyuz? İnşallah alıyoruzdur.
Şimdi yine kendi içimize döneceğiz ve hafta sonu derbide neler olacak onu konuşacağız.
Konuşalım tabii. Fakat konuşurken aldığımız bu kötü sonuçları da düşünüp aklımızın bir köşesinde tutalım.
Galatasaray, AZ Alkmaar karşısında çok kötü bir performans sergiledi.
Ümitli başlamıştık ama öyle kötü bir performans gösterdik ki şaşırmamak mümkün değil.
Galatasaraylı futbolcular sorumsuzca davrandılar.
Galatasaray futbol takımı iyi futbolculardan kurulu fakat AZ karşısında tanınmayacak kadar kötüydüler.
Galatasaray'ın tarihinde büyük başarıları var. Böyle başarılara sahip kulübün futbolcularının AZ Alkmaar karşısında bu duruma düşmelerini ben anlamadım.
Şimdi bakın bir karşılaşmayı kazanabilirsiniz ya da kaybedebilirsiniz ama mücadele etmemek kabul edilemez.
Galatasaray taraftarı mücadele etmeyen formasını terletmeyen oyuncuları kabul etmez.
Maalesef AZ, Galatasaray'ı sürklase etti. Ben her zaman Türk futboluna inanmışımdır.
Esasen Avrupa'da aldığımız kötü sonuçlar futbolun basit gerçeklerini yerine getirmediğimiz için ortaya çıkıyorlar.
Yoksa Avrupa takımları başka bir evrenden gelen muazzam niteliklere sahip futbolculardan oluşmuyor.
Bizden daha fazla koşup daha iyi paslaşarak takımlarımız karşısında başarılı oluyorlar.
Başka türlü olması koşma özürlü olduğumuzu söylemek olur ki bu da bir saçmalık olacaktır.
Futbol basit bir oyun. Biraz fazla koşup daha iyi mücadele ettiğinizde kazanılmayacak maç yoktur.
Bunu yapmadığınız zaman Galatasaray'ın AZ karşısında düştüğü durumlara düşme talihsizliğini yaşıyoruz.
Şimdi bakın yıllardır futbolu takip ediyorum.
Şöyle basit bir gerçek futbolun bir realitesi olarak gözüküyor. Bu sporu genelde savunması iyi olan takımlar kazanıyor.
Basit oyunun basit bir gerçeği bu. Fakat gelin bakın mesela Jelert acaba kaç kez savunmayı doğru şekilde yapabildi.
Örneğin 26'da Jelert kendi 18'inin yayında bir topu savuşturmak isterken topu bir türlü kontrolü altına alamadı.
AZ'li rakibi ise Jelert'in önündeki topa hamle yapıp bir şut attı. Şut auta gitti ama bakın gol olsa ne olacak.
Tabii maç zaten kaybedilmiş ne önemi var diyebilirsiniz. Fakat bu kadar kötü savunma ile başarı mümkün değil.
Bakın futbol bir yardımlaşma oyunu. Futbolda işbölümü söz konusudur. Birlikte oynamak diye bir şey var.
Yani takım olmak. Örneğin 28'de Cuesta boş alana koşu yapan arkadaşı Barış Alper Yılmaz'ı görmüyor.
Peki bu hatalar ile galibiyet nasıl gelecek. Tabii ki gelmeyecek. Futbolun başka bir gerçeği bir takım oyunu olmasından dolayı pasa dayanması.
Fakat gelin görün ki 29'da Barış Alper Yılmaz önünde üç kişi varken şut atmaya çalışıyor.
Bu nasıl açıklanır? Bunun izahı zor. Ondan sonra sıradan bir rakipten iki maçta altı gol yiyip eleniyoruz. Gerçekten üzücü.
Başka örnekleri de düşünelim. İkinci yarıda 48'de Gabriel Sara rakip kaleye paralel koşarken bir vuruş yapıyor ve top öteki taraftan taca çıkıyor.
Bu bir şut mu? Kaleye paralel giden bir top. Her hâlde bu şut olmasa gerek. Pas ise kime nereye bir pas.
Top karşı taraftan taca çıkıyor. Sonra hepimiz üzüntü yaşıyoruz. Şunu da yazmak lazım.
Maç içerisinde belki üç belki dört kez AZ Alkmaar takımı Galatasaray kalesini ablukaya aldı.
Bu ablukaların her seferinde de kendi 18'imiz içinde en az 7-8 pas üreterek tehlike yarattılar.
Bunların hepsinde de Galatasaraylı futbolcular bu pasları seyrettiler.
Maçın kahramanı kim? Kaleci Günay. En az yedi sekiz tane net kurtarışı var.
Bir iki tane direkten dönen topları var. Vesaire vesaire. Neyse alınacak dersler var.
Fakat bu dersleri alıyor muyuz? İnşallah alıyoruzdur.
Şimdi yine kendi içimize döneceğiz ve hafta sonu derbide neler olacak onu konuşacağız.
Konuşalım tabii. Fakat konuşurken aldığımız bu kötü sonuçları da düşünüp aklımızın bir köşesinde tutalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Üzgünüz / 21.02.2025
- Galatasaray kazanmasını bildi / 18.02.2025
- Fenerbahçe iki işi birarada yapamıyor / 17.02.2025
- Yine iyi savunma / 14.02.2025
- Adana Demirspor'un çekilmesi bir şovdu / 10.02.2025
- Gabriel Sara neden var / 04.02.2025
- Curcuna / 03.02.2025
- Mahalle maçında olmaz / 31.01.2025
- Şampiyonluk hayal değil / 27.01.2025
- Galatasaray çok zorlandı / 26.01.2025
- Galatasaray kazanmasını bildi / 18.02.2025
- Fenerbahçe iki işi birarada yapamıyor / 17.02.2025
- Yine iyi savunma / 14.02.2025
- Adana Demirspor'un çekilmesi bir şovdu / 10.02.2025
- Gabriel Sara neden var / 04.02.2025
- Curcuna / 03.02.2025
- Mahalle maçında olmaz / 31.01.2025
- Şampiyonluk hayal değil / 27.01.2025
- Galatasaray çok zorlandı / 26.01.2025