Son dönemde Suriye'de yaşanan gelişmeler, Türkiye'de bir zafer edasıyla karşılanıyor. Ancak bu algının gerçekliği, zamanla daha net bir şekilde ortaya çıkacak gibi görünüyor. Ortadoğu tarih boyunca, kargaşa, çatışma ve kanla anılan bir bölge olmuştur. Bu durum, küresel güçlerin çıkarlarına hizmet eden politikalarıyla daha da körüklenmiştir. Küresel bir güç olmak isteyen her devletin, Ortadoğu'da belirleyici bir rol oynaması gerektiği iddiası, günümüzde de geçerliliğini koruyor.
Ortadoğu: Güç dengelerinin şekillendiği coğrafya
Ortadoğu, yüzyıllardır büyük devletlerin jeopolitik oyun sahası olmuştur. Osmanlı'nın son dönemlerinde başlayan Rus, Amerikan ve İngiliz etkisi, bölge halklarını Osmanlı'ya karşı kışkırtmış, özellikle de Ermeniler ve Araplar üzerinde önemli manipülasyonlar yapılmıştır. Rusya'nın sıcak denizlere inme politikası, Ermeniler üzerinden yürütülen ayrılıkçı faaliyetlerle desteklenmiş; Amerikan ve İngiliz misyoner okulları ise Araplar arasında ayrılıkçı düşünceleri yaymıştır.
Bu dönemde ortaya çıkan Lawrence gibi figürler, Arap kabilelerini organize ederek Osmanlı'ya ihanet etmelerini sağlamış ve bu durum Filistin gibi stratejik toprakların kaybedilmesine neden olmuştur. Ancak bu sadece tarihsel bir olay değil, günümüzde de süregelen bir stratejik hatırlatma olarak önümüzde durmaktadır.
Atatürk'ün Kilis'te yaktığı meşale
Mustafa Kemal Atatürk, Mondros Ateşkes Antlaşması öncesi, Osmanlı ordusunun silahlarını teslim etmeyi reddederek Kilis ve Antep'te Kuva-yi Milliye'nin ilk tohumlarını atmıştır. Kilis'teki Mevlevihane'de yaptığı konuşmada, bu toprakların kolay kolay teslim edilmeyeceğini vurgulamış ve halkı mücadeleye çağırmıştır. "İlk ayak bastığım Türk şehrindeki bu uyanıklığa cidden hayran kaldım ve bir daha iman ettim ki, bu millet asla ölmeyecektir. Var olun Aziz Kilisliler" sözleri ile bölge halkının vatan toprağına sahip çıkma iradesine vurgu yapmıştır. Atatürk'ün liderliğinde bu coğrafyada başlatılan direniş, sadece askeri bir hareket değil, aynı zamanda bölgesel bağımsızlık için bir sembol olmuştur.
Günümüz Türkiye-Suriye politikası
Günümüzde Türkiye'nin Suriye politikası, Batı ve ABD'nin planlarına paralel bir şekilde ilerlemektedir. Her ne kadar Türkiye'nin Suriye'de kontrolü ele aldığı iddia edilse de bu kontrolün büyük ölçüde emperyal güçlerin yönlendirmesiyle gerçekleştiği bir gerçektir. Şam ve Halep gibi şehirlerde Türk bayrağının dalgalandığı görüntüleri sunulsa da bölgede Türkiye'nin oyun kuran konumda olması tartışmalıdır.
ABD'nin ve Batı'nın büyük pastayı paylaştığı bu oyunda, Türkiye en iyi ihtimalle emperyal güçlerin politikalarının takip eden, yönlendiren konumunda gibidir. Büyük Ortadoğu Projesinin hedeflerine ulaşmak için birkaç adımının kaldığı bir ortamda sözüm ona zaferin, altın tepside Türkiye'ye sunulması mümkün değildir. Olsa olsa yapılan bir sonraki adım için, emperyal güçlerin zemin hazırlamasıdır.
Türkiye'nin rolü nasıl değişebilir?
Türkiye'nin bölgedeki gerçek bir aktör haline gelebilmesi için öncelikle bağımsız bir strateji belirlemesi gerekmektedir. Tarihsel tecrübelerden ders alınarak, dış politikada ulusal çıkarları merkeze koyan bir yaklaşım benimsenmelidir.
ABD ve Batı'nın bölgeye dair planları bellidir: Bölgedeki ülkeleri böl ve yönet stratejisiyle zayıflatmak. Irak, Lübnan ve Suriye örneklerinde gördüğümüz gibi, konfederatif ve parçalı yapılar kurarak bölgenin güçlenmesini engellemek. Türkiye, bu planların bir parçası olmamalı, aksine kendi bölgesel güç dengesini oluşturmalıdır.
Bölgenin kaderini tayin eden bir ülke olmak için Türkiye'nin, küresel güçlerin politikalarından bağımsız hareket etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, tarih tekerrür edecek ve Türkiye bir kez daha başkalarının oyununda piyon olarak kullanılacaktır.
Bu bağlamda, Atatürk'ün stratejik dehasından ve bölgesel gerçeklerden ders alarak, bağımsız bir dış politika geliştirmek elzemdir. Ancak bu şekilde, Suriye'de bir zaferden bahsetmek mümkün olabilir.
- Asgari ücret ve sosyal devlet politikaları / 02.01.2025
- Göçmenlerin kalıcılık, uyum ve geri dönüş hayalleri / 01.01.2025
- Türkiye’nin göç politikası ve ekonomik bağımlılık / 31.12.2024
- Limanlarımızın özelleştirilmesi ekonomimize darbedir / 30.12.2024
- Hüseyin Baş ve gerçek muhalefetin önündeki engeller / 29.12.2024
- Ortadoğu ve elinde ateşle oynayan Türkiye / 17.12.2024
- Orta Doğu’da kurgulanan oyunlar ve Türkiye’nin geleceği / 16.12.2024
- 3. Dünya Savaşı ve Türkiye'nin pozisyonu / 10.12.2024
- Türkiye’nin Orta Doğu politikası ve BOP / 09.12.2024