Öncelikle günümüzde dünya savaşının ne anlama geldiğini tanımlamamız gerekir. Günümüzde dünya savaşı, ABD, Çin, Rusya gibi büyük güçlerin, NATO gibi ittifakların yer aldığı ve bütün dünyayı etkileyen savaş olarak tanımlanabilir.
İkinci Dünya Savaşı biterken ABD, Japonya'da sivillerin üzerinde nükleer silah kullanarak bu silahın ne kadar tehlikeli olduğunu tüm dünyaya gösterdi.
Dünya savaşına neden olabilecek ABD, Çin ve Rusya gibi büyük güçler, nükleer silahlara sahip olan, bu silahlarla yapılacak düellonun kendi ülkeleri için de nasıl bir felakete neden olabileceğini bilen ve rasyonel düşünen devletlerdir ve bu nedenle de kendi aralarında doğrudan çatışmaktan kaçınırlar, kaçınacaklardır.
İşte bu nedenle de nükleer silahlar, rasyonel düşünen bu ülkeler için savaş aracı değil, savaşı caydırma araçlarıdır.
Nükleer silahlar ve bu silahların oluşturduğu dehşet dengesi, Soğuk Savaş döneminde başarı ile görev yapmış ve sıcak bir dünya savaşını önlemiştir.
Aslında Soğuk Savaş dönemi, Üçüncü Dünya Savaşı dönemidir ve bu dönem nükleer silahların sayesinde sıcak bir savaşa dönüşmeden devam etmiş ve sona ermiştir.
Bu dönemde, büyük güçler mücadelelerini vekâlet güçler üzerinden darbelerle yönetimleri değiştirerek veya ekonomileri baskı altında tutarak, doğrudan karşı karşıya gelmekten kaçınarak sürdürmüşlerdir. Soğuk Savaş döneminde, ABD'nin liderliğini yaptığı Atlantik yapısı, SSCB'yi ve Varşova Paktı'nı savaşmadan çökertmiştir.
Aslında günümüzde büyük güçler olan ABD-Çin ve ABD-Rusya arasında savaş cereyan etmektedir. Bu savaş, ticaret savaşı, ekonomik yaptırımlar, siber savaş, teknoloji savaşı, uzayın kontrolünün mücadelesi şeklinde devam etmektedir. Ancak bu savaşın sıcak bir dünya savaşına dönüşme riski çok zayıf görünmektedir.
Ne var ki, dünya savaşı riskini yüksek göstermeye çalışan kesimler, böyle bir risk algısını pompalamaktadırlar. Silah tüccarlarının ekmeğine yağ sürmektedir bu durum.
Tehdidi olduğundan büyük göstererek ordu için daha fazla para koparma taktiği de işin politik boyutu…
Taksit taksit süren bir "dünya savaşı" var diyebiliriz… İster toptan ister perakende olsun, savaşın kazananı olmaz.
Savaş, doğası gereği insanlık dışı bir durum. İnsanlığın ne kadar kötü olabileceğinin göstergesi. İnsanoğlunun karşısındakine ne kadar vahşi davranabileceğinin en somut örneği. Bu durum iç savaşlarda, etnik, dini, mezhebi; ülkelerarası savaşlarda ya da binlerce kilometre uzaklıktan gelen emperyalistler ve terörü yöntem olarak seçenler için değişmez. Savaşların haklı ya da haksız olmasından bağımsız olarak, savaşların asıl mağdurları hep aynıdır.
Artık klasik savaşlar yok. Yani askerlerin, cephelerin, siperlerin öyküleri anlatılmıyor pek. Yeni dönem savaşları sadece silah tutanlar arasında (asker, militan, gerilla) geçmiyor. Silahlar özellikle cephenin gerisini, savaş dışı olması gerekenleri; sivilleri, çocukları, kadınları, gazetecileri hedef alıyor. Kentleri ve medeniyet miraslarını yıkmayı hedefliyor. Zaten savaşlar, silahları birbirlerine doğrultanlar kadar geri planda kalanları etkiliyor, onları vuruyor. Yıllar boyu süren travmalar, rövanş duyularının tohumları cephenin gerisinde atılıyor. Ve asıl dram cephenin gerisinde yaşanıyor. Savaşın arka cephesi; kentler, sokaklar, mülteci kamplarına sığınanların sayısı kadar farklı öyküler barındırır. Bir kısmı eskiyi bulamayacağını bilir, çünkü savaşlardan sonra hiçbir şey eskisi gibi olamaz.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023