Size hiç ilginç gelmiyor mu; eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün TBMM tarafından reddedilen "Amerika'nın işgaliye ve işgal tezkeresi"ne ilişkin "taraftar duruşu" ile Başbakan R. T. Erdoğan'ın "duruşu"nun aynı istikamette olması?!Size hiç ilginç gelmiyor mu; Özkök'ün "AB hayali" ile Erdoğan'ın "AB sevdası"nın aynı istikamette olması?!Özkök Paşa, şimdi konuşuyor; "işgaliye ve işgal tezkeresi"nin faziletlerini anlatan "apoletli vaiz" gibi maşallah? Amerika'nın işgaliye tezkeresi Meclis'ten geçmeliydi diyor.PKK terörü, ancak AB ile çözülür diyor.Özkök, ABD'nin 100 yıllık planı içinde Güneydoğumuz ve Kuzey Irak ekseninde bir Kürdistan'ın kurulması olduğunu bilmiyor mu?! Irak işgalinin bu planın bir parçası olduğunu görmedi mi?! Amerikan lobilerinde dağıtılan bölünmüş Türkiye haritalarına hiç mi rastlamadı?Özkök, AB müktesebatının "hortlatılmış Sevr", devletin kuruluş senedi olan Lozan'ı delik deşik eden bir plan olduğunu, ülkemizi 36 etnik parselasyona ayırma projesi olduğunu bilmiyor, görmüyor mu?! Diyelim ki bilmiyordu, AB eksenli çıkartılan yasaların Türkiye'yi sürüklediği bölünme sürecini de mi görmedi?! Göremedi, duyamadı, bilemedi demek, kendimizi avutmak olur.Dün göremedi ise, bugün de mi göremiyor?!Başbakan "PKK'nin elindeki tanklar, toplar ve silahlar Amerikan malı" diye dünyaya konuşurken ve "bu işi görevi gereği en iyi bilen"lerden birinin Özkök Paşa olduğu ortada iken; Paşa, hala nasıl Amerika'nın "işgal ve işgaliye tezkeresi"ni savunabiliyor, hala hangi akla hizmet etmek üzere "Sevrci AB"yi göklere çıkartabiliyor!?Yoksa Kenan Paşa'nın seslendirdiği şu "8 eyaletli Türkiye" tablosu, "demokratik cilveler, ABD ile stratejik ortaklık ve AB hayali" ekseninde sivil-asker elbirliğiyle tecelli ettirilecek de, toplumun bir anda ayıkması ve oyun bozmasından mı endişe duyuluyor?! Demek ki AKP hükümeti, sadece kendi başına ABD'nin stratejik ortağı değil, kendi başına AB hayali içinde değil; bu bağlamda "sivil-asker ortak"lar? Demek ki AKP, cesaretini sadece ABD'den veya AB'den almıyor; Özkök Paşa'nın da ifşa ve itiraf ettiği üzere Amerika ile stratejik ortaklık hizmetlerini ve AB hayallerini sivil-asker ortaklaşa kotarıyorlar.Türkiye'nin Kuzey Irak'taki kırmızı çizgilerini silen Özkök Paşa'nın komutası döneminde, Türk askerinin başına Süleymaniye'de Amerikan çuvalı geçirilmesine ses çıkartılmamasında "askerin vaziyeti" ne idiyse; "savaş sebebi olan bu vaziyet"e rağmen Erdoğan ve Gül'ün o vakitlerde kiraz festivaline ve açılışa gitmelerindeki "sivil vaziyet" odur.Sivil ile askerin birbirlerinden haberleri var, attıkları adımları beraberce atıyorlar. Sivili de, askeri de ABD'yi ve AB'yi memnun ve razı etmek hususunda yarışıyorlar. Geçmiş zamanlarda, asker-AKP ilişkileri bağlamında "şiir gibiyiz?" filan demişti, hatırlarsanız Özkök Paşa; toplum mühendisleri, toplayacakları pirimi topladıktan sonra "yok canım öyle şey" deyip geçiştirivermişlerdi.AKP ile asker, AB hayali ve ABD ile stratejik ortaklık politikalarında "ortak" iseler; sergilenen "devlet tiyatroları" niye?! Bu devlet tiyatrolarıyla, devlet çarkındaki "vatanperver" kadroların gazları mı alınmaya çalışılıyor?! Hangi "devlet tiyatroları" mı?! Asker ile güya AKP arasında kabartılan "atışmalar", "e-muhtıra" numaraları ve "Cumhuriyeti koruma görüntülü ABD ve AB fonlu meydan nümayişleri"? e-muhtıra vaveylalarından sonra Erdoğan ve Büyükanıt Paşa arasında gerçekleşen 2-3 saatlik Dolmabahçe buluşmalarını hatırlayın? Özkök devrinde de benzer ayran kabartmaları yaşanıyordu. Şimdi de yaşanıyor.Nazlı Ilıcak'ın diline düştü Genelkurmay'ın vaziyeti; Büyükanıt Paşa, Abdullah Gül'ün Meclis'teki yemin törenine katılmıyor, ama Gül, Büyükanıt'ın muhterem eşini resepsiyonda dansa kaldırıyor? Topluma da "asker Gül'e karşı", "asker AKP'nin icraatlarından rahatsız" havası basıyorlar.Türkiye'nin başına örülen çoraplar ortada iken, sivil-asker arasındaki bu vaziyet, Türk milletinin umudunu kırıyor. Millet, bu ne perhiz, bu ne vaziyet diyor.Bu devlet tiyatrosu, devleti de bitirir, milleti de? Millet, bu devlet tiyatrolarıyla meşgul edilirken, atı alan Üsküdar'ı geçiyor? Milletin kaynakları hortumlanıyor. Devlet borca batırılıyor. Ülke 8 parçalı hale dönüştürülüyor, millet ve medeniyet dokumuz dağıtılıyor. Uluslar arası anlaşmalar ve mutabakatlar, Anayasa ve milli egemenliğin üstüne konuyor. Yanı başımızda Kürdistan kuruluyor. Bölgemiz işgal ve gözyaşından kurtulamıyor. Şayet millet, sivilini ve askerini ayıktırmaz, bu gidişata "dur" demez ise; ülkemiz ve coğrafyamız üzerinde gözü olanlar, ortada karın doyuracak bir lokma ekmek, cenaze gömecek bir karış toprak dahi bırakmazlar.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019