Çöken AB ve şanslı olan kim?

Avrupa Birliği, zokayı yuttu. Fransa, AB Anayasası'na hayır dedi. Fransızlar, AB'yi ellerinin tersiyle ittiler, çöpe attılar. Hollanda da onları takip etti.Bilindiği üzere, AB binasının "iki ana direği"nden biri Fransa, biri Almanya. Başka ana direk yoktu.Şimdi ise bu iki ana direkten biri yok? AB ayakta durabilir mi?Buna şapka çıkartılırAB çöküyor? BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, 19-20 sene önce bu çöküşe dikkat çekmişti. Yetkililerimizi, aydınlarımızı ve körükörüne AB'cilerimizi ayıktırmaya çalışmıştı.Ekonomideki gidişatımızdan Körfez çıkartmasının arka planına kadar pek çok konuda olduğu gibi, Prof. Dr. Baş yine haklı çıktı; öngörüsü, 19 yıl sonra ortaya çıktı. Tam 12'den isabet... İşte bu devlet adamlığına ve bu basirete ancak şapka çıkartılır.Ankara'daki AB aymazlarımızı ise kâbus bastı.Çünkü ham hayalleri dahi suya düştü. Artık milletimizi oyalayacakları "esaslı bir oyuncak"ları kalmadı.Esnaf, işçi, memur, köylü çiftçi illallah etmişti bu AB teranesinden? Yaka silkmeye başlamıştı Türk Milleti bu AB ve AB'cilerden? Sabah AB, akşam AB, Başbakan'ın dilinde AB, Bakan'ın dilinde AB; ya hu memlekette iş yok, aş yok, para yok pul yok, bunların başka derdi yok mu ki, bildikleri başka bir mevzu yok mu ki, AB AB deyip duruyorlar gece-gündüz, AB'yi sayıklıyorlar, başka bir şey konuşmuyorlar diye feryat ediyordu yüce milletimiz?AB'nin ömrü...Fransa, AB'ye hayır dedi, Hollanda AB'yı reddediyorum dedi; milletimiz nefes aldı. Tek ayak üstünde sekip ne kadar yol alınırsa, artık AB'nin ömrü o kadar? AB artık öldü; ölü doğdu.AB'ye kara sevdalı bizimkiler inanamıyorlar; AB ölmez, AB ölmedi diyorlar. AB'nin ölüsüne bile kurban olalım diyorlar.Birileri AKP'ye ve Ankara'daki sair körükörüne AB'cilere, "AB'nin artık öldüğünü" anlatmalı, ölenin arkasından ölünmez diye ayıktırmalı.AB'nin öldüğüne inanmak istemeyen sağır sultanlara duyurmak lazım? Onlar da rahat etsinler. Onlara da nefes aldırmak, onları da bu ham hayal ve AB kâbusundan kurtarmak vatan borcu.AB'ci sağır sultanların şansıSöz AB'ci sağır sultanlara gelmişken, Turgut İzmit'ten bir Pazar tatili fıkrası aktaralım?Adam doktora giderek, doktor bey, galiba hanımda işitme kaybı başladı, ne yapabiliriz, der. Doktor: - Eve gittiğiniz zaman, hanımefendinin arkasında, biraz uzakta durun. Normal bir sesle ona bir soru sorun. Eğer sizi duymazsa, biraz daha yaklaşın ve sorunuzu tekrarlayın? Hangi mesafeden duyduğunu tespit edelim, ona göre bir tedavi uygularız. Adam, tedaviyi kapmışçasına eve döner. Hanımı mutfakta yemekle uğraşmaktadır. Tam bir doktor edasıyla mutfağın kapısında durur ve normal bir sesle : - Hayatım, ne yiyoruz bu akşam? diye sorar.  Hanımından bir ses duyamaz. Bir iki adım daha yaklaşır ve bir kez daha sorar:- Hayatım, ne yiyoruz bu akşam? Hanımından yine bir ses alamaz. Hanımının tam yanına gelerek kulak zarını patlatırcasına: - Hayatım, ne yiyoruz bu akşam?Hanımı sonunda öfkeyle patlar: - Üçtür köfte diyorum ya..! Sağır mısın be adam!AB ham hayaline kapılmış böylesi marjinal sağırlarımızı ayıktırırsak Türkiye, kendi "milli rota"sını bulur.Şimdi AB'ciler birbirine soruyorlarmış; bu AB'ye girenler mi şanslı, yoksa hayır deyip reddedenler mi diye? Ona da bizim Fadime'nin fıkrası gider.Fadime, papazlardan ve hahamlardan cifr, üfürükçülük muskacılık, cincilik ve dinlerarası diyalog gibi işleri ahz eden Derin Cinci Fetullah'a gidip sormuş:- İki genç var beni seven... Temel ve Dursun adında. Acaba bunlardan hangisi şanslı?Cinci, karmaşık el hareketleri yaparak birkaç bir şey mırıldandıktan sonra cevabı yapıştırmış:-Temel seninle evlenecek... Ama şanslı olan Dursun.Bu AB işinde kim şanslı acaba, ne dersiniz?Bence Türkiye? AB ile Katolik nikâhı kıyıp hâlâ bayram yapanlara yazık oldu; onlara acımak lazım.