Konu ile o kadar çok soru var ki, sanırım uzmanlık alanlarım olduğundan tasavvuf ve felsefe ile ilgili aydınlatma yazısı istediler. Konu çok geniş ve bilgi dolu olduğundan tasavvufun doğuşundan günümüze kadar bir yazı dizisi düşündük ancak okuyucuyu sıkmamak için konuyu güncel üzerinden özetlemeye çalışacağız. Yine de sizden gelen istekler doğrultusunda daha geniş değerlendirmelere de girebiliriz. Bu giriş yazısı olsun bakalım nasip olursa yine yazarız.
Abdulkadir Geylani tarafından sistematik hale getirilen tasavvuf ekolü, aslında bir eğitim okuludur. Adeta Platon'un akademi okulu gibi metodolojisi ve sistematiği belli olarak kuruldu. Yüzlerce yıl bu okullarda ilim, sanat ve ahlak dersleri verildi. Çok geniş kitlelere ve coğrafyalara ulaşıldı. Etkisi o kadar büyük oldu ki, Geylani'nin bu öğretileri ve ekolü hiç aşılamadı. Ancak kötü ve sahte taklitler de zamanla güçlendi. Özellikle 16.yy'dan sonra felsefe, astronomi, tıp, matematik gibi ilimler terkedilince bu okullar ve dolaysıyla İslam bilimleri de kan kaybetmeye başladı. Ve bu okullar da zamanla iyice bozuldu. Buna rağmen Geylani, Yesevi, Bektaşi ve benzerlerinin öğretileri ve fikirleri hep yaşadı. (Batı Felsefesinde de Sokrates, Platon ve Aristo hala aşılamamış gibi görünüyor. Adeta onlarda Batı'nın mutasvvıf ve kelamcılarıdır.)
Çünkü mutasavvıflar başka bir deyişle filozoftur. İslam filozoflarıdır. Hatta çoğunun etki gücü Batı filozoflarından dahi uzun sürmüştür. Zira bu kimseler topluma yön veren, ufuk açan bilge kimselerdi. Okulları da dergâhlarıydı. Özellikle Türkler'de ve Anadolu'da bu ekoller çok büyük bir karşılık buldu. Adeta binlerce okul kuruldu. Halk, esnaf, medreseler ve felsefe bunlardan çokça istifade ettiler. Ahilik, Bektaşilik, Mevlevilik, Kadirilik bir nevi böyle kurulan ve yaşayan akademilerdi. Ahlakı ve sanatı öne alan Doğu'nun etik akademileri. Ancak ilimleri terk eden medreseler ve yaygın eğitim veren bu okullar yıllar içinde ahlakı unuttular ve etik olarak da yozlaştılar.
Özellikle 19.yy'dan başlayarak günümüze kadar gelinen nokta da ise bilim, sanat, ahlak ve felsefeden uzak olan bu yaygın eğitim kurumları kötü ve sahte taklitlerinin güçlenmesiyle de şaklabanlık, ihtiras ve iftira yuvaları haline geldiler. Günümüzdeki kaset iddiaları, dinler arası diyalogları, siyasi erk çabaları ve ahlaki yozlaşmaları bu sebepledir.
Atatürk bunu zamanında tespit edip gördüğü için 20.yy başında bu kurumları kapatıp yeni ilim yuvaları açmıştı. Ancak bu refleks onun hayatıyla sınırlı kaldı. Ve ondan sonra yerini ilim, bilim ve felsefe ile dolduramadığımızdan dini duyguları kabarık olan insanımızın da bu duyguları suiistimal edilerek yeniden hortlatıldılar.
Aslında halkın bunda bir günahı olmamasına rağmen bilimin yokluğunda ahlakın çöküşü sonuçtur. Bu tüm dünyada bütün toplumlarda böyledir. Ve tabii olarak bu bizim toplumuzda da böyle oldu ve sonuçları topluma çok hızlı bir şekilde yansıdı. Cehalet ve kibir karşılık buldu karşılık buldukça da cehalet ve kibir büyüdü. Maalesef günümüzde de sonuçları ve bedelleri ağır olmaya devam ediyor. Geylani'nin adeta akademi okulu olan tasavvuf ekolleri bugün kurumlarıyla can çekişiyor. Ehl-i Beyt çizgisinden, anlayışından ve sevgisinden uzaklaştıkça İslam'ın akıl, bilim, sanat ve felsefe anlayışından da koptukları için ahlaki olarak da Geylani'nin kemiklerini sızlatıyorlar.
Temelde Ehl-i Beyt ahlakı ile yoğrulmuş olan bu akademiler ancak ve ancak bilim, sanat ve felsefe ile tekrar insanlığa hizmet eden kurumlar haline gelebilir. Aksi halde İngiliz sömürge bakanlıkların şubeleri olmaya devam edeceklerdir.
Biz o büyük mutasavvıf ve filozofu, insanlığa büyük hizmet yapmış olduğu ahlak felsefesini ve yetiştirdiği milyonları saygı ile yad ederek okulunu veya ekolünü yaşatmanın yegane yolunun bilim, sanat, felsefe ve ahlak dörtlüsünü kurmakta olduğunu çok iyi biliyoruz.
- Elbise Kuramı-2 / İnsan elbisesinde saklıdır / 10.05.2024
- İCMA VE İCTİHAD / 26.10.2022
- Geylani okulunda Ehl-i Beyt ekolü / 10.08.2022
- Geylani Okulu / 29.07.2022
- Bir tasavvuf anatomisi / 22.07.2022
- Antroposen Çağı / 30.06.2022
- Holosen / Mavi Cennet / 09.06.2022
- Bir Deniz Masalı/ Günebakan Şiiri / 09.05.2022
- Sakız orucu bozar mı? -2- / 19.04.2022