Bir diğer kavram kargaşası da "Sünni" ve "Şii" kavramlarıdır. Şu net olarak bilinmelidir ki İslam'da "Sünni" diye bir yol yoktur. Sünnet "Sünnilik" ekolünün tekelinde hiçbir zaman olmamıştır. SÜNNET EHL-İ BEYT EVLATLARININ YAŞAM ŞEKLİDİR. BİREBİR UYGULAMA SAHASIDIR. Sünnetin Sünnilik olarak algılanması "Emevi" uydurmasıdır. İmam-ı Azam veya İmam-ı Şafi ve sair mezhep imamlarının hiçbiri Sünni değildir. Tamamı Ehli Beyt taraftarı ve öğrencisidir. "Sünnilik" siyasal olarak tamamen yanlış doğum yapmış bir akımdır. "Şiilik" ise doğru doğum yapmış olmasına rağmen sonradan birçoğu siyasallaşmıştır. Bu manada Sünni ve siyasi Şii akımlarından uzak olan, onlardan bağımsız doğan Hanifi ekolü, Şafi ekolü ve Geylani okulunun hepsi Ehl-i Beyt imamlarının hem talebesi hem ahlak öğreticileri hem de temsilcileridir.
Peki, tasavvufun engin insani düşünce sevgisi ve kucaklayıcı tavrı nasıl kör taassuba dönüştü? Benden olmayan Müslüman az mü'min, münafık zamanla nasıl zındık oldu? Ezcümle Geylani okulunun öğretisinden hayat bulan Yunus'taki "Yaratılanı sev Yaratandan ötürü" anlayışına insanlık tekrar nasıl ulaşır?
Doğru olan Kur'an'da ve sünnette yer alan Ehl-i Beyt ekolüdür. BU EKOLÜ yaşayan/ YAŞATAN OKULLARDIR. Bu okulların en başında tarih boyunca da etkisi ve ahlaki yaşantısı açısından hep Geylani okulları yer almıştır. Bugün günümüzde acil eylem planı olarak evvela Müslümanların adının "Sünni" veya "Şii" olması önemini yitirmesi gerekmektedir.
Akıldan, bilimden ve ahlaktan kopan düşünce dünyası önünü göremez. Geylani de ve diğer hikmet evlerinde veya gönül okullarında İslam eleştirel düşünce yapısını koruduğu için evrensel tavrını sürdürebildi. İnsanlara örnek oldu, yaşadı ve yaşattı. Şuan samimi gayretlerle çözüm bulmaya çalışan takvalaşmak veya daha samimileşmek ya da gayretkar çalışmaların sonuç vermemesi dahi bu sebepledir. Çünkü iyi niyetli de olsa BU ÇÖZÜMLERİN tamamında TEK CÜMLE İLE soru ve sorgu yöntemi yoktur.
Pek tabii olarak SORU VE SORGU YÖNTEMİNDEN mahrum kalan doğu düşünce dünyası kendi içerisinde "iyi niyetli" reform hareketlerinden çözüm bulamayınca radikalleşti. İçine kapanıp taassublaştı. Sanırım fetret dönemindeyiz. Muhammed İkbal'in "batı ruhu unuttu, doğu aklı unuttu" dediği yerdeyiz. Ama ne yapıp edip akıl ve hikmeti buluşturacağız. Soru ve sorgu yöntemini tekrar kuracağız. Buna mecburuz. Bunu kolektif akılla, Ehl-i Beyt'i referans alarak, Geylani metoduyla yaparsak başarabiliriz kanaatindeyim. Ve yine bunu ancak ve ancak radikal Yahudi geleneklerine, siyasal Hıristiyanlık kutuplaşmalarına alet olmadan ya da onlara maşa olmadan yapmalıyız hem de bunu. Zira onlar gibi yaparsak sadece kendi dinimizi ya da milletimizi veya kavmimizi kurtarmaya çalışır ve onlar gibi diğer insanları köleleştiririz. Oysa İslam BUNDAN MÜNEZZEHTİR. Tüm insanları kucaklayan evrensel bir dindir. Bu anlamda kavramları doğru anlamaya ve yorumlamaya mecburuz. İslam evrenseldir. Tüm insanlık içindir. Başka başka başkalarının da bize ihtiyacı var. İnsanlığın var. Evet, bugün batı dünyası teknikte, fende ilerlediler ancak insanlığı kapital bir kürede sistemli kör bir köle haline getirdiler. Belki farkında dahi olmadan kendileri de makinaların, materyalizmin esiri haline geldiler. Bu sebeple onların da doğu felsefesinin sevgisine ihtiyacı var.
Bu çözümü insanlığa hediye etmek yine Geylani ekolünü doğru anlamamıza bağlı. Ehl-i Beyt gemisini referans alarak herkesi kucaklamak. Mezhep taassubundan uzaklaşmak. Mezhepleri okullar gibi görmek. Zira bu okullardan mahrum kalmaktan daha tehlikelidir taassup. Onun da yegâne yolu ilim, fen ve ahlak. Bunları birleştirmek. Bilimi temele almak. Yine dediğimiz üzere burada da kavramlara doğru anlamı vermemiz gerekir. Bilimde de taassup olmaz. Yani onu da mezhepler gibi tabulaştırmamalıyız. Ancak bilimden mahrum kalmak HEPSİNDEN DAHA KÖTÜ BİR KÖRLÜKTÜR. Bu sebeple insanlığa ışık olacağına inandığım tespitimizi yapalım. Bilime inanılmaz bilime güvenilir. Yani bilime inanmak değil güvenmek gerek. Zira Bilime inanılıp dine dayanılmaz. Dine inanılır bilime dayanılır. Din ahlaken ve ruhen inanarak temiz ve dürüstçe yaşanır. Yan gelip yatarak değil. Siyasileşerek hiç değil… Kanaatimce Geylani okulunun öğretisi de budur.
Arda Karani / diğer yazıları
- Elbise Kuramı-3 / Elbise insanda gizlidir / 11.05.2024
- Elbise Kuramı-2 / İnsan elbisesinde saklıdır / 10.05.2024
- İCMA VE İCTİHAD / 26.10.2022
- Geylani okulunda Ehl-i Beyt ekolü / 10.08.2022
- Geylani Okulu / 29.07.2022
- Bir tasavvuf anatomisi / 22.07.2022
- Antroposen Çağı / 30.06.2022
- Holosen / Mavi Cennet / 09.06.2022
- Bir Deniz Masalı/ Günebakan Şiiri / 09.05.2022
- Sakız orucu bozar mı? -2- / 19.04.2022
- Elbise Kuramı-2 / İnsan elbisesinde saklıdır / 10.05.2024
- İCMA VE İCTİHAD / 26.10.2022
- Geylani okulunda Ehl-i Beyt ekolü / 10.08.2022
- Geylani Okulu / 29.07.2022
- Bir tasavvuf anatomisi / 22.07.2022
- Antroposen Çağı / 30.06.2022
- Holosen / Mavi Cennet / 09.06.2022
- Bir Deniz Masalı/ Günebakan Şiiri / 09.05.2022
- Sakız orucu bozar mı? -2- / 19.04.2022