'Ben kime kimin aşkını anlatıyorum' seslendirme dosyası:
Ben nam-ı değer "Minik Mustafa" olarak anılan Prof. Dr. Mustafa Er'in kızı Fatıma. Babam sevmezdi unvanını kullanmayı, söyleyemezdi çünkü alçak gönüllü bir insandı. Haydar Baş hocamın yetiştirdiği evladından beklenildiği gibi. İnsanı insan olduğu için sevendi. Ama ben babamın bu unvanını alana kadar neler çektiğini bildiğim için gururla bunu söylemek istiyorum. Ben size bu yazımda kısaca Haydar Hocam ve Babam gitmeden önce yaşadığım bir anektodumu aktarmak istiyorum.
İller arası yasağın geldiği günden bir gün sonra Haydar Hocam babamı aratıyor. "Mustafa oğlum gel, seni çok özledim." Babam durur mu yerinde hemen kaymakamlığa, valiliğe izin için gidiyor. Aynı zamanda kimyacı olduğu için Trabzon'da Kadırga TV de Covid ile alakalı konuşma yapması istenmişti. Kadırga Tv'den aldığı belgelerle beraber kapı kapı dolaşıyor, izin almaya çalışıyordu. O sırada da Haydar Hocam 3-4 kez telefon daha açtırıp "Mustafa oğlum gelsin, çok özledim" diyormuş. Sonuç olarak babam izin alamadı. Babama akşam sofrada otururken "Hocam çağırmış ne duruyorsun hadi gitsene" desek de kuralları çiğneyemeyen bir yapısı olduğundan babam oturdu, üzgün bir şekilde o lokmalar boğazına takıla takıla o akşamki yemeğini yedi… Gel gör zamanki aradan 2-3 hafta geçti 14 Nisan'da felaket bir gün yaşandı. Hocam kıymetlimiz, hayatımızın merkezi gitmişti. Baba'm şok oluyor. Ağlayamıyor bile. Annem, ben, kardeşim feryat figan olduk. Babam cenazeye gitmek için uğraştı ama yine olmadı, izin alamadı...
15 Nisan'da hocamın cenaze namazını evimizde canlı yayına bağlanarak uzaktan bir şekilde kıldık. O gece Meltem TV de Hocamın Şeb-i Arus gecesinde yaptığı konuşma yayınlandı. Daha önceden dinlememe rağmen o konuşmadan o kadar çok etkilendim ki… 16 Nisan oldu. Vize haftamdan 1 hafta önceydi ve hoca sisteme vize ödevi yüklemiş. Ders 'Eski Türk Edebiyatı' hoca "13-15 yy arasında önemli yazarlarımızdan bir tanesinin hayatını, eserlerini tanıtan güzel bir sunu yapmanızı istiyorum" demişti. Benim de direk aklıma Haydar Baş Hocamın yazmış olduğu Mevlana kitabı geldi. Hem muhabbet alacaktım hem de ödevimi halletmeye çalışacaktım. Evde kitabı aradım ama bulamadım. (Daha önce bize gelen birisine kitabı ödünç vermişiz.) Sonra hemen babamı aradım "Baba Parti binasından bana hocamın Mevlana kitabını getirebilir misin?" diye sordum. Sağ olsun Aşkım Babam dediğimi ikiletmeden eve gelirken kitabı getirdi. Ben hemen kitabı alıp okumaya başladım. Mevlana ile Şems'in o manevi aşkını okurken o kadar etkileniyorum ki gözyaşlarıma hâkim olamıyordum. 16 Nisan akşamı Hocam gittikten 2 gün sonra, babam gitmeden 1 gün önce saat 21.00 civarları akşam ailecek oturduk ben bizimkilere Mevlana ile Şems'in aşkını okuyorum.(Hey gidi Fatıma sen kime kimin aşkını okuyorsun. Sonradan anladım babamın zaten o aşkı birebir yaşadığını) 2 gündür ağlamayan babam ben bunları okuduktan sonra çok ağladı. Anneme "Hümeyra hayatın anlamı kalmadı. Ben bunu görmeyecektim. Bunu yaşamayacaktım. Hocam beni toprağa verecekti.
Ben çok yoruldum artık. Yoruldum" dedi. Sen nasıl bir gönüldün, âşıktın, evlattın ki Allah senin dualarını kabul etti. Sen hocamı nasıl sevmişsin de onun ardından koşa koşa gittin. Sen, Hoca'm Hacca, Hindistan'a, İran'a, Rusya'ya gittiğinde sonradan haberin olduğu için gidemezdin, biraz içerlerdin bu duruma. Ama bak gel gör ki Hoca'm seni en uzun yolculuğunda yanında istedi. Zaten bir gün Hocam, babama dönerek "Mustafa, Oğlum bize hicret farz sende geleceksin." demişti. Demek o hicret bu hicretmiş. İkiniz birlikte şu neler yapıyorsunuz neler. Böyle dediğime bakmayın her ne kadar güzellikler içinde olsanız da ikinizi birden kaybetmek çok ağır geldi bana, çok yaktınız bizi çoook. Dönelim o geceye... Babam, o gece bize başının ağrıdığını, midesinin yandığını söyledi ve erkenden yatmaya gitti. Tarih 17 Nisan Babam sabah namaza kalktı. Kardeşim Emine'yi de namaza kaldırdı, odasına çekildi. Emine fark etti babamın normal nefes almadığını. Bizde hemen koştuk odaya. Babam sanki son anlarını yaşıyor gibiydi ama kabul etmek istemedim. Hocam bizi bıraktıktan sonra bir de sen gidemezdin. Hastaneye gittik. Mide kanaması geçirdiğini öğrendik. 2 defa kalbi durdu. 18 Nisan saat 03.00 civarlarında gitti. Babasının yanına gitti. Ehlibeyt'ine kavuştu.
Zaten haberi ilk kardeşim ve ben aldık. Emine'min o anki bağırışları kulağımda. "O Hocama kavuştu. Ehlibeyt'e, Hz. Hüseyin'e kavuştu. Ah babam..." Evet Baba ben vuslatı sende öğrendim. Aşkı sende öğrendim. Siz nasıl birbirinizi sevmişsiniz. O sensiz sen onsuz yapamadın. Bu nasıl bir şey. Hocamı kaybettim dünyam yıkıldı. Seni kaybettim ama bunun tarifi yok. Tarif edemiyorum bu acıyı. Âşık maşukunu buldu. Ne değişiktir, çevremizdeki insanlar sen gitmeden önce de gittikten sonra da rüyalarında sizi birlikte gördüler. Beni en çok etkileyen rüyalardan biri de (Bir abimiz tweet'imin altına yazmış) Sen takım elbiseni giymişsin, bir şelalenin yanında duruyormuşsun. Az ilerde bir tepede de Hocam varmış ve sen ona doğru koşuyormuşsun. Daha ne denilebilir ki. Hele benim küçük kardeşim Emine neler görüyor neler. Madden görüşemesek de, rüyalarda buluşuyorum sizinle. Daha nice düşler âleminde sizlerle görüşmek üzere.
15 Nisan'da hocamın cenaze namazını evimizde canlı yayına bağlanarak uzaktan bir şekilde kıldık. O gece Meltem TV de Hocamın Şeb-i Arus gecesinde yaptığı konuşma yayınlandı. Daha önceden dinlememe rağmen o konuşmadan o kadar çok etkilendim ki… 16 Nisan oldu. Vize haftamdan 1 hafta önceydi ve hoca sisteme vize ödevi yüklemiş. Ders 'Eski Türk Edebiyatı' hoca "13-15 yy arasında önemli yazarlarımızdan bir tanesinin hayatını, eserlerini tanıtan güzel bir sunu yapmanızı istiyorum" demişti. Benim de direk aklıma Haydar Baş Hocamın yazmış olduğu Mevlana kitabı geldi. Hem muhabbet alacaktım hem de ödevimi halletmeye çalışacaktım. Evde kitabı aradım ama bulamadım. (Daha önce bize gelen birisine kitabı ödünç vermişiz.) Sonra hemen babamı aradım "Baba Parti binasından bana hocamın Mevlana kitabını getirebilir misin?" diye sordum. Sağ olsun Aşkım Babam dediğimi ikiletmeden eve gelirken kitabı getirdi. Ben hemen kitabı alıp okumaya başladım. Mevlana ile Şems'in o manevi aşkını okurken o kadar etkileniyorum ki gözyaşlarıma hâkim olamıyordum. 16 Nisan akşamı Hocam gittikten 2 gün sonra, babam gitmeden 1 gün önce saat 21.00 civarları akşam ailecek oturduk ben bizimkilere Mevlana ile Şems'in aşkını okuyorum.(Hey gidi Fatıma sen kime kimin aşkını okuyorsun. Sonradan anladım babamın zaten o aşkı birebir yaşadığını) 2 gündür ağlamayan babam ben bunları okuduktan sonra çok ağladı. Anneme "Hümeyra hayatın anlamı kalmadı. Ben bunu görmeyecektim. Bunu yaşamayacaktım. Hocam beni toprağa verecekti.
Ben çok yoruldum artık. Yoruldum" dedi. Sen nasıl bir gönüldün, âşıktın, evlattın ki Allah senin dualarını kabul etti. Sen hocamı nasıl sevmişsin de onun ardından koşa koşa gittin. Sen, Hoca'm Hacca, Hindistan'a, İran'a, Rusya'ya gittiğinde sonradan haberin olduğu için gidemezdin, biraz içerlerdin bu duruma. Ama bak gel gör ki Hoca'm seni en uzun yolculuğunda yanında istedi. Zaten bir gün Hocam, babama dönerek "Mustafa, Oğlum bize hicret farz sende geleceksin." demişti. Demek o hicret bu hicretmiş. İkiniz birlikte şu neler yapıyorsunuz neler. Böyle dediğime bakmayın her ne kadar güzellikler içinde olsanız da ikinizi birden kaybetmek çok ağır geldi bana, çok yaktınız bizi çoook. Dönelim o geceye... Babam, o gece bize başının ağrıdığını, midesinin yandığını söyledi ve erkenden yatmaya gitti. Tarih 17 Nisan Babam sabah namaza kalktı. Kardeşim Emine'yi de namaza kaldırdı, odasına çekildi. Emine fark etti babamın normal nefes almadığını. Bizde hemen koştuk odaya. Babam sanki son anlarını yaşıyor gibiydi ama kabul etmek istemedim. Hocam bizi bıraktıktan sonra bir de sen gidemezdin. Hastaneye gittik. Mide kanaması geçirdiğini öğrendik. 2 defa kalbi durdu. 18 Nisan saat 03.00 civarlarında gitti. Babasının yanına gitti. Ehlibeyt'ine kavuştu.
Zaten haberi ilk kardeşim ve ben aldık. Emine'min o anki bağırışları kulağımda. "O Hocama kavuştu. Ehlibeyt'e, Hz. Hüseyin'e kavuştu. Ah babam..." Evet Baba ben vuslatı sende öğrendim. Aşkı sende öğrendim. Siz nasıl birbirinizi sevmişsiniz. O sensiz sen onsuz yapamadın. Bu nasıl bir şey. Hocamı kaybettim dünyam yıkıldı. Seni kaybettim ama bunun tarifi yok. Tarif edemiyorum bu acıyı. Âşık maşukunu buldu. Ne değişiktir, çevremizdeki insanlar sen gitmeden önce de gittikten sonra da rüyalarında sizi birlikte gördüler. Beni en çok etkileyen rüyalardan biri de (Bir abimiz tweet'imin altına yazmış) Sen takım elbiseni giymişsin, bir şelalenin yanında duruyormuşsun. Az ilerde bir tepede de Hocam varmış ve sen ona doğru koşuyormuşsun. Daha ne denilebilir ki. Hele benim küçük kardeşim Emine neler görüyor neler. Madden görüşemesek de, rüyalarda buluşuyorum sizinle. Daha nice düşler âleminde sizlerle görüşmek üzere.
Misafir Kalem / diğer yazıları
- MELEK KERESTECİ : Vatan sevgisi imandandır / 11.03.2024
- R.Sümeyye Aydın: Hüseyin Baş’ın mücadelesi / 27.05.2023
- FATİH KIVIK: Son çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş hocamız / 18.04.2023
- ALİ HAMZA AYDIN: Millete rağmen o koltukta oturulmaz / 28.03.2023
- FATIMA ZEHRA AYDIN: Milletimiz Ata’sını arıyor-1 / 16.02.2023
- Şener KONUKSEVEN: Canım vatanım / 01.11.2022
- Ali Hamza Aydın: Kim bu Hasan Yeşildağ? / 25.08.2022
- Fatma Er : Bırakın yaram kanasın / 18.04.2021
- Ben kime kimin aşkını anlatıyorum / 14.04.2021
- Halil Zafer SIĞIN: VAR Bİ HAYALİMİZ / 05.12.2020
- R.Sümeyye Aydın: Hüseyin Baş’ın mücadelesi / 27.05.2023
- FATİH KIVIK: Son çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş hocamız / 18.04.2023
- ALİ HAMZA AYDIN: Millete rağmen o koltukta oturulmaz / 28.03.2023
- FATIMA ZEHRA AYDIN: Milletimiz Ata’sını arıyor-1 / 16.02.2023
- Şener KONUKSEVEN: Canım vatanım / 01.11.2022
- Ali Hamza Aydın: Kim bu Hasan Yeşildağ? / 25.08.2022
- Fatma Er : Bırakın yaram kanasın / 18.04.2021
- Ben kime kimin aşkını anlatıyorum / 14.04.2021
- Halil Zafer SIĞIN: VAR Bİ HAYALİMİZ / 05.12.2020