2020 yılıydı ve bir gece ansızın saat 22 civarlarında Bakan Soylu'nun kararı ekranlarda görüldü.
Sayın Bakan, 2 saat sonra sokağa çıkma yasağı kararı aldıklarını açıklıyordu. Vatandaş sokaklara akın etti. Alış-veriş yapılan her yerde kaos, kargaşa yaşandı.
Bakan Soylu'nun amacı neydi veya neyi test ediyordu, bilmem ama ortaya çıkan görüntüler akla ziyandı.
Bakan durumun farkına vardı ve 'Sokağa çıkma yasağının uygulanması ve sorumluluğu her yönüyle şahsıma aittir. Görüntüler, mükemmel yürütülen bu süreçle uyuşmadı… Onurla yürüttüğüm İçişleri Bakanlığı görevimden ayrılıyorum…" dedi.
Tabi çok şeyler yazıldı, çizildi ve Saray tarafından, Bakan Soylu'nun istifası uygun görülmedi.
Bakan Soylu'da 'takdire rıza göstererek' göreve döndü ve takdir sahibinin rızası için çalışacağını açıkladı.
Tabi içişleri büyük işler. Uyuşturucusu, fuhşu, kara para aklaması, siyasi rantlar, şantajlar, başka partilerle mücadele, terörle mücadele vs. ne arasan hepsi var.
Tabi bu başlıkların tamamında Süleyman Soylu'nun ismi hep bir numara oldu. Erdoğan'dan fazla gündemde kaldı.
Ama içişlerinde ipin ucu kaçalı çok olmuştu. Sedat Peker'in iddiaları, Sezgin Baran Korkmaz'ın kaçışı, Kripto Fatih, pudraca Kürşat, uyuşturucu baronları ile fotoğraflar vs. bir şekilde savıldı, sumen altına itildi.
Balkan ve Kafkas mafyalarının ülkemizdeki çatışmaları bile unutuldu.
Sinan Ateş
Ama Sinan Ateş suikastı öyle kapatılacak bir konu değildi. Ankara'nın göbeğinde Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı, akademisyen Sinan Ateş katledildi.
Herkes konuştu. MHP konuşmadı. Süleyman Soylu ise azdan az konuştu.
Ama Türkiye Sinan Ateş'i konuşuyordu. İşin içinde çok kişi vardı hem de rütbeli. Ama teröristlerin ayakkabı numaralarını bilen Soylu adeta 'ben, bilmemleri' oynuyor, iş yargıda diyerek yorum bile yapmıyordu.
3 aydan fazla zaman geçti. 20'den fazla kişi tutuklandı. Artık fail ve azmettirici zanlılarının kimler olduğunun açıklanmasını bekliyorduk ki!
"Suikast öncesi konum bilgisi paylaşmak ve tetikçi Eray Özyağcı'yı kaçırmakla suçlanan tutuklu sanıklardan eski Ülkü Ocakları Genel Merkez yöneticisi Tolgahan Demirbaş, MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz'un bulunduğu evde gözaltına alınmıştı.
DW Türkçe'nin haberine göre, Demirbaş'ın o evde yakalanmasına ilişkin polislerin tuttuğu tutanağın kaybolduğu iddia edildi.
Kayıp tutanak nedenle Olcay Kılavuz hakkında herhangi bir işlem yapılamadığı ifade ediliyor" haberi ile gözler yeniden Bakan Soylu'ya çevrildi.
Ama Sayın Bakan yine mesaisini bölmedi, yine konu hakkında konuşmadı.
Soylu-Ankapark
Ankapark'ta kamu zararı oluştuğu gerekçesiyle hakkında suç duyurusu bulunan eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melik Gökçek hakkında soruşturma izni vermedi.
Bir sağlıkçının; "Üçüncü gün ceset torbalarımız bitti. Dışarıda yer kalmadığı için cenazeler üst üste yığıldı. Dördüncü gün Sağlık Bakanı geleceği için cesetleri tırlara doldurduk. Böyle 4 tır çıktı" sözlerini duymadı.
Kızılay'ın ticaretine yorum yapmadığı gibi AFAD'ı çaresizliğini de kabul etmedi.
Tabi seçim süreci ve Erdoğan'ın şu anki bakanlarını, vekil gösterme planı ortaya çıktı. Arka planda çok şeyler söyleniyor. Örneğin!
Sayın Erdoğan, bakanlarını vekil yaparak koruma altına mı almak istiyor?
Yoksa Sayın Erdoğan ortadaki başarısızlığı sessizce örtmek için yönetim kadrosunu ödüllendirerek tasfiye mi ediyor?
Bakan Soylu hakkında ise 'uzun zamandır şiddetli bel rahatsızlığı yaşadığı, çalışmaların aksamaması için ağrı kesicilerle ayakta durduğu bilgisi alındı.
Soylu'nun son günlerde rahatsızlığının daha da artması nedeniyle ağrılarının şiddetlendiği, tedavi olacağı ve bir süre dinleneceği belirtildi' haberi servis edildi.
Demek ki! Herkesin bir hesabı var. Bakalım bel ağrısına hangi makam, hangi koltuk iyi gelecek!
"Millete rağmen o koltukta oturulmaz. Milletle o koltukta oturulur. Eğer millet sizin yanınızda değilse toplumsal desteğini millet çekmişse, o zaman siz her an gidicisiniz. Ve halkın karşısına çıkacak yüzünüz kalmaz. Bakın şu anda hükümet, halkın karşısına çıkamıyor. Halkın arasına karışamıyor" (Recep Tayyip Erdoğan'ın 2002)
Bence de…
- R.Sümeyye Aydın: Hüseyin Baş’ın mücadelesi / 27.05.2023
- FATİH KIVIK: Son çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş hocamız / 18.04.2023
- ALİ HAMZA AYDIN: Millete rağmen o koltukta oturulmaz / 28.03.2023
- FATIMA ZEHRA AYDIN: Milletimiz Ata’sını arıyor-1 / 16.02.2023
- Şener KONUKSEVEN: Canım vatanım / 01.11.2022
- Ali Hamza Aydın: Kim bu Hasan Yeşildağ? / 25.08.2022
- Fatma Er : Bırakın yaram kanasın / 18.04.2021
- Ben kime kimin aşkını anlatıyorum / 14.04.2021
- Halil Zafer SIĞIN: VAR Bİ HAYALİMİZ / 05.12.2020