Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı Ali Babacan, siyasilerin ve yorumcuların "ekonomide en kötüyü gördük", "iyileşme yaşanıyor" şeklindeki açıklamalarının aksine "En kötüyü gördük demek için erken" dedi.Ekonomi konusunda hükümetin en önemli isimlerinden olan Babacan'ın bu açıklaması bir itiraf niteliğinde? Hemen bir yere not alınması lazım. Çünkü yarın başka bir şey söyleyebilir.Babacan'ın itirafları bununla sınırlı değil.Babacan, "Büyüme oranında bir revizyona gidilebilir. Şu anda yüzde 3.6'dan daha kötü bir küçülmeyle karşılaşacağımız görünüyor" dedi.Küçülme rakamındaki bu revizyon, esasen Babacan'ın ilk itirafını da desteklemiş oluyor.Babacan'ın bir başka itirafı da borçlanma konusunda?Babacan şunları söylüyor:"Bütçe bu yıl uzun yıllar sonra faiz dışı açık verecek. Bu Hazine'nin borçlanma ihtiyacının yüksek olacağı demek. Bu sürdürülebilir bir şey mi? İlelebet böyle devam edemez? Türkiye'nin borç yükü geçen yıla göre bir miktar fazla olacak." Başbakan Erdoğan'ın kriz bizi teğet açıklamalarını yineleyerek ekonomiyi tozpembe göstermek istediği bir atmosferde, Hükümetin başka bir yetkilisi, Babacan, "krizde dibe gelmedik", "küçülme rakamları artacak"," borçlanma daha maliyetli olacak", "borçlanma ihtiyacı artacak" mealinde açıklamalar yapıyor.Varın ekonominin durumunu siz değerlendirin.Babacan'ın açıklamalarında ilginç noktalar da vardı.En ilginç olanı da "Enflasyon konusunda işler iyi gidiyor. ÜFE yıllık eksi çıkıyor" ifadesi?Babacan, Ekonomi Bakanı olmasa hiç ekonomiden anlamadığı kanaati bende oluşacak. Ekonomiden sorumlu en üst düzey bir isim olduğu için şimdilik bunu demeyelim. Ayıp olmasın?Bu ifadede, öncelikle ÜFE'nin, yani Üretici Fiyat Endeksi'nin eksi çıkması ne demek bunu irdeleyelim. Bu iyi bir şey mi, yoksa önemli bir tehlikenin sinyali mi?ÜFE'deki eksi rakam üretimdeki deflasyonu göstermektedir.Anlamı, "zararına üretim" demektir. Yani üretici, ürettikçe zarar ediyor demektir.Fabrikalar ürettiklerini satamadıkları için zararına satıyor demektir.Bunun devamı, fabrikaların daha fazla kapasite düşürmesi, daha fazla işçi çıkarması ve daha fazla fabrikanın kapısına kilit vurulması demektir.Bütün ekonomistler iyi bilirler ki, ÜFE'nin eksi çıkması, artı çıkmasında çok daha tehlikeli bir sürecin işaretidir.Bugün dünya başta ABD, Japonya, Almanya bu sıkıntıyla mücadele etmektedir. Özellikle Japonya onlarca yıldır bu deflasyon hastalığından kurtulamamaktadır. Olması gereken üretilen her ürünün müşteri bulması ve değerinde satılmasıdır. Bu da üretim tüketim dengesinin sağlanması demektir.Bunu dünya tarihi boyunca sağlayabilecek tek model, Nobel'e aday gösterilen Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü ve uygulanan Milli Ekonomi Modeli'dir.Baş, tüketimi teşvik projeleriyle üretim tüketim dengesini sağlayacak ve enflasyon ve deflasyon gibi hastalıkları tarih yapacak çözümleri sunmaktadır.Görünen o ki, dünyada 53 ülke bu modelden istifade ederken, bizim hükümetimiz bu eşsiz modelin yanına bile yaklaşmamakta, hala inat etmektedir.Asıl sorun tüketim darlığı iken, Hükümet hala üreticiyi destekleyici paketler açıklanmaktadır. Tüketicinin perişan olduğu bir ülkede üretime yapılan teşvikler ölü yatırımdır, istihdama da sadece sınırlı ve geçici çözümler sağlar.Babacan, kimsenin harcama çekiyle ilgili bir beklenti içinde olmaması gerektiğini vurgulayarak, bu konudaki tartışmalara da artık son noktayı koyduklarını ifade etti. Babacan, Hükümetin ekonomik krize karşı harcama çeki önerisine sıcak bakmadığını vurgulayarak "Böyle bir uygulama olmayacak" dedi.Babacan'ın bu ifadeleriyle Hükümetin Milli Ekonomi Modeli'nin temelini teşkil eden "milli kaynaklarla tüketime destek" gerçeğinden çok uzak olduğu açıkça görülmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025