6'lı masadan anayasa değişiklik paketi açıklandı. Değişiklik gerekçesi güçlendirilmiş parlamenter rejime geçiş... Masayı oluşturan Millet İttifakı'nın bileşenleri kendilerini iktidarın yeni sahipliğine aday olarak görmekte ve mevcut ucûbe rejime hukuki anlamda son verme çabalarını sürdürmektedirler.
Genel olarak soralım:
Anayasalar niye değişir veya değiştirilir? Bunun yanıtını verebilmek için şöyle bir ayrım yapmak uygun olur: "Rejim değişikliğini izleyen anayasal değişim" ve "rejim içi anayasal değişim".
Bazı durumlarda anayasal değişim kendisinden önce gerçekleşen rejim değişikliğinin doğal veya kaçınılmaz sonucudur. Bir ülkede rejim değişikliği savaş, iç savaş, hükûmet darbesi gibi nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Tüm bu anayasal değişimlerin ortak noktası genellikle çok kapsamlı olmaları ve derin bir toplumsal travmaya eşlik eden hukuki bir boşluğun veya kesintinin içerisinde gerçekleşmeleridir. Bu durumda iktidarın yeni sahipleri önceki döneme son vermek, eski rejim defterini kapatıp "beyaz bir sayfa" açmak için yeni bir anayasa yapmaya girişirler.
Bu açıdan bakıldığında Dünya Savaşı'na bitişik bir Kurtuluş Savaşı ertesinde yapılan Türkiye Cumhuriyeti 1924 Anayasası genç cumhuriyetin doğumunu müjdeleyen bir nüfus kâğıdı gibidir. Yine Türk anayasal tarihinden örnek verecek olursak, 1961 ve 1982 anayasaları da büyük sosyal kırılmaların, 1960 ve 1980 askeri müdahalelerinin ardından yapılmıştı.
Ülkemizde yürürlükte olan 1982 Anayasası bugüne kadar pek çok kez değiştirildi; 1982 Anayasa'nın neredeyse yarıya yakın bir kısmı yeniden kaleme alındı. Bu durumda haklı olarak şu soru sorulabilir: Acaba Türkiye'de hâlâ bir anayasa değişikliğine, hatta yepyeni bir anayasaya ihtiyaç var mı? Bu soruyu üç noktayı vurgulayarak yanıtlayabiliriz;
Birincisi ve belki en önemlisi, yeni bir anayasa yapım süreci, Türkiye'nin yıllardır çözülemeyen sorunlarının tartışıldığı bir platform işlevi görebilir. Toplumun her kesiminin, her zamanlardan daha fazla, Türkiye'nin temel sorunlarla yüzleşmeye ihtiyacı vardır. Anayasa temel yasa ise toplumun en temel sorunlarının tartışılacağı ve çözüm bulunacağı meşru platform da anayasa yapım süreci olacaktır. Böyle bir süreç, uzun vadede tüm siyasal aktörlerin yararına olacak bir siyasal hoşgörü ve diyalog ortamının oluşmasına da katkıda bulunabilir.
İkincisi, Türkiye'de topyekûn bir anayasa değişikliğinin toplum psikolojisi açısından olumlu sonuçları olacağı açıktır. İçeriği büyük ölçüde değiştirilmiş olsa da, 12 Eylül'ün izlerinin anayasal sistemimizden tamamen silinebilmesi için yeni bir anayasaya ihtiyaç vardır.
Üçüncüsü anayasa hukukunun gelişimi ve anayasa yazım tekniği açısından da yeni anayasa bir ihtiyaçtır. Bugüne kadar yapılan kapsamlı değişikliklere rağmen, mevcut anayasanın hâlâ pek çok kurumun ihtiyaçlara cevap verecek nitelikte olduğunu söylemek mümkün değildir.
Kuşkusuz yapılacak anayasal değişikliğin ya da yeni anayasanın toplumsal hayata katkıda bulunabilmesi için demokratik yöntemlerle, halkın ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla, geniş bir uzlaşma platformu ve sağlam bir meşruiyet tabanı oluşturularak kaleme alınması gerekir.
İşte bu açıkladığımız noktalar 6'lıyı çok aşar!
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023