Gezi
Parkı olaylarını daha da körükleyecek açıklamalar yaparak Afrika gezisine çıktı
Sayın Başbakan.
Türkiye
kazanını kaynar bir vaziyette bırakıp, başka ülkelere turistik seyahate çıkan
siyasilere sadece
Türkiye’de rastlanabiliyor.
50’den
fazla vatandaşı Reyhanlı’da kanlı bir terör saldırında ölen bir ülkenin
Başbakanının 14
gün gecikmeyle olay yerine gitmesi de sadece Türkiye’de yaşanıyor.
Başbakan’ın
yokluğunda gazetecilerin karşısına Başbakan’a vekâlet eden Bülent Arınç çıktı
ve pek alışık olmadığımız bir şekilde yazılı metinden okuyarak açıklamalarda
bulundu.
Çoğunlukla
rahatsız edici ve aşağılayıcı bir üslubu olan Arınç’ın yatıştırıcı
açıklamalarda bulunması dikkatlerden kaçmadı. Hükümet yetkilileri bu
yatıştırıcı açıklamaları olayın başında yapmış olsalardı, belki de ölüm ve
yaralanmalarla sonuçlanan olaylar bu noktalara gelmeden sona erecekti.
Ama
yatıştırmak yerine hükümet bile bile gerilim politikasını tercih etti.
Burada
sorulması gereken soru şudur:
Olayların
bu noktaya geleceğini bilen hükümet yetkileri neden gerilim politikasını seçti?
Bu
gerilim politikasından siyasi rant mı beklenmektedir?
Konuşmalarında
toplumu yüzde 50 diye ayıran Başbakan anlaşılan geri kalan yüzde 50’yi kendi
tarafında saymaktadır.
Karşısında
olanları ise CHP’ye yamamaya çalışan Başbakan’ın planı yoksa iki kutba doğru
yönlendirilen bu kalabalıkların AKP ve CHP’nin hesabına oy olarak devşirilmesi
midir? İstanbul’un her yerinde ve tüm Türkiye’de devam eden protesto
gösterilerine katılanlar, ellerinde hiçbir partinin bayrağını taşımamaktadır.
Yürüyüş
yapanların taşıdıkları tek bayrak Türk bayrağıdır. Hatta maruz kaldıkları
şiddetten Türk bayrağının ardına sığınarak korunmaya çalışıyor bu insanlar.
Kitleleri
istedikleri kulvara kanalize ederek, toplumsal refleksi kendi çıkarlarına
kullanmış siyasilere vatandaşlarımız inşallah bugün alet olmazlar.
Uzun
zamana yayılarak yapılacak şiddet içermeyen toplumsal protestolar, şiddet
kullanarak yapılan protestolardan çok daha fazla etkiye sahiptirler.
Şiddet
kullanılan protestolara halk desteği azalırken şiddet kullanmadan devam eden gösterilerde
halk desteği giderek daha da artacaktır. Bu bağlamda yürüyüşe katılan
vatandaşlarımız dikkatli
olmalıdırlar, çünkü protestoyu provoke edenler bu tepkinin amacına ulaşmasını engellemeye
çalışanlardır.
Bu
noktada Meclis’teki ikinci muhalefet partisi MHP’ye de söylenecek çok söz var.
AKP
hükümetinin ülkeyi getirdiği durumdan fazlasıyla memnun olduğundan olsa gerek MHP
hükümetle aynı tepkiyi ortaya koyuyor.
Başbakan
sandığı işaret ediyor, Bahçeli de sandık vurgusu yapıyor.
Başbakan
marjinal suçlamasında bulunuyor, MHP’den de paralel açıklamalar duyuluyor. Oysa
MHP’nin tabanının partilerinden beklediği bu değildir.
Kaybedeceğini
bile bile durduk yere Türkiye’yi seçime götürerek AKP’ye iktidar yolu açan MHP yine
AKP’nin gölgesi gibi davranarak aynı misyonun gereğini yerine getiriyor.
Türkiye’nin
başına onlarca bela açan hükümet, her zaman olduğu gibi en büyük desteği bu
süreçte maalesef MHP’den görüyor
Parkı olaylarını daha da körükleyecek açıklamalar yaparak Afrika gezisine çıktı
Sayın Başbakan.
Türkiye
kazanını kaynar bir vaziyette bırakıp, başka ülkelere turistik seyahate çıkan
siyasilere sadece
Türkiye’de rastlanabiliyor.
50’den
fazla vatandaşı Reyhanlı’da kanlı bir terör saldırında ölen bir ülkenin
Başbakanının 14
gün gecikmeyle olay yerine gitmesi de sadece Türkiye’de yaşanıyor.
Başbakan’ın
yokluğunda gazetecilerin karşısına Başbakan’a vekâlet eden Bülent Arınç çıktı
ve pek alışık olmadığımız bir şekilde yazılı metinden okuyarak açıklamalarda
bulundu.
Çoğunlukla
rahatsız edici ve aşağılayıcı bir üslubu olan Arınç’ın yatıştırıcı
açıklamalarda bulunması dikkatlerden kaçmadı. Hükümet yetkilileri bu
yatıştırıcı açıklamaları olayın başında yapmış olsalardı, belki de ölüm ve
yaralanmalarla sonuçlanan olaylar bu noktalara gelmeden sona erecekti.
Ama
yatıştırmak yerine hükümet bile bile gerilim politikasını tercih etti.
Burada
sorulması gereken soru şudur:
Olayların
bu noktaya geleceğini bilen hükümet yetkileri neden gerilim politikasını seçti?
Bu
gerilim politikasından siyasi rant mı beklenmektedir?
Konuşmalarında
toplumu yüzde 50 diye ayıran Başbakan anlaşılan geri kalan yüzde 50’yi kendi
tarafında saymaktadır.
Karşısında
olanları ise CHP’ye yamamaya çalışan Başbakan’ın planı yoksa iki kutba doğru
yönlendirilen bu kalabalıkların AKP ve CHP’nin hesabına oy olarak devşirilmesi
midir? İstanbul’un her yerinde ve tüm Türkiye’de devam eden protesto
gösterilerine katılanlar, ellerinde hiçbir partinin bayrağını taşımamaktadır.
Yürüyüş
yapanların taşıdıkları tek bayrak Türk bayrağıdır. Hatta maruz kaldıkları
şiddetten Türk bayrağının ardına sığınarak korunmaya çalışıyor bu insanlar.
Kitleleri
istedikleri kulvara kanalize ederek, toplumsal refleksi kendi çıkarlarına
kullanmış siyasilere vatandaşlarımız inşallah bugün alet olmazlar.
Uzun
zamana yayılarak yapılacak şiddet içermeyen toplumsal protestolar, şiddet
kullanarak yapılan protestolardan çok daha fazla etkiye sahiptirler.
Şiddet
kullanılan protestolara halk desteği azalırken şiddet kullanmadan devam eden gösterilerde
halk desteği giderek daha da artacaktır. Bu bağlamda yürüyüşe katılan
vatandaşlarımız dikkatli
olmalıdırlar, çünkü protestoyu provoke edenler bu tepkinin amacına ulaşmasını engellemeye
çalışanlardır.
Bu
noktada Meclis’teki ikinci muhalefet partisi MHP’ye de söylenecek çok söz var.
AKP
hükümetinin ülkeyi getirdiği durumdan fazlasıyla memnun olduğundan olsa gerek MHP
hükümetle aynı tepkiyi ortaya koyuyor.
Başbakan
sandığı işaret ediyor, Bahçeli de sandık vurgusu yapıyor.
Başbakan
marjinal suçlamasında bulunuyor, MHP’den de paralel açıklamalar duyuluyor. Oysa
MHP’nin tabanının partilerinden beklediği bu değildir.
Kaybedeceğini
bile bile durduk yere Türkiye’yi seçime götürerek AKP’ye iktidar yolu açan MHP yine
AKP’nin gölgesi gibi davranarak aynı misyonun gereğini yerine getiriyor.
Türkiye’nin
başına onlarca bela açan hükümet, her zaman olduğu gibi en büyük desteği bu
süreçte maalesef MHP’den görüyor
Orhan Dede / diğer yazıları
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024