Gerçek bu! 22 yılda her alanda 'bu kadarda olmaz, bunu da demiştirler, bunu da yapmamıştırlar' dediğimiz, nice vahim olaylar yaşadık. Ama her seferinde Erdoğan ve partisi bu skandallardan hem de güçlenerek çıktı.
Milletimiz eğer, 'bizlere yıllar önce, bizim felsefemiz, insanı yaşat ki devlet yaşasın' demiştiniz. Size kandın, yokluğa, açlığa, ayrımcılığa, ölüme mahkum olduk. Yeter' demedikçe bu skandaldan da çıkar.
Son yaşanan vahim olaylar hakkında Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 'dünyanın en yeni, en çağdaş kanunları bizim' diyor ve ekliyor; "Sosyal medyada, Türkiye'de sokakların güvensiz olduğuna dair algı yaratılıyor"
Sayın Bakan! Sadece sokaklar değil artık işyerlerinde de, eğlence yerlerinde de, okullarda da hastanelerde de bile can güvenliği yok. Bu algı değil milletin gerçeğidir.
İnsanlar, 'yeni doğan' çetesi konuşurken, ilgili bakanlıklar aklanmak için cevaplar hazırlarken Adana'dan 'yaşlı hasta çetesi' haberleri geldi.
İddiaya göre, devlet ve şehir hastanelerinde yatan yaşlı hastalar, anlaşmalı özel hastanelerin yoğun bakımlarına yönlendirilerek burada tedavileri devam etmek üzere yatışları yapılıyor.
AKP'ye yakınlığı ile tanınan iddia sahibi Zeki Kızılkaya şöyle diyor: "Bu ve diğer bazı skandallar Adana sağlık camiasında duyulmaya başlayınca yerel seçimlerden önce Özülkü Grubuna ait hastaneler sistemlerini durdurdular. Aynı ailenin Güney Adana Hastanesini fahiş fiyat ile Adana İl Sağlık Müdürlüğü'ne kiraladılar. Diğer hastanelerini ise devrettiler."
AKP eski milletvekili Metin Külünk bu iddialar için, "Adana'daki Yargı Bürokrasisi, Büyükçekmece Adliyesindeki Cesur savcılarımız gibi konunun üzerine çok güçlü şekilde gidecektir" diyor.
İktidar, bu iddialar için ne diyecek, diye cevap beklerken bu kez Tekirdağ'dan haber geldi ve 'GDO soruşturmasını yürüten savcılara sahip çıkılması' gerektiği vurgulandı.
Tam nedir, ne değildir diye merak ederken bu kez gündeme 'Diyaliz çetesi' başlığı düştü.
Gazeteci Fatih Ergin, yatağa bağımlı yaşlı hastaların, usulsüz şekilde diyaliz ünitelerine sahip özel hastanelere sevk edilerek, haksız kazanç sağlandığını anlattı.
Bir anda herkesin bildiği iddialar patladı: 'Adam yoğun bakımda ölmüş, günlerce yaşıyormuş gibi bekletmişler. Bir başka hastanende, adam ölmüş, cenazeyi almışlar, gömmüşler, ama hastaneden çıkışını 20 gün sonra yapmışlar…
Yakında yeşil reçeteler, kamu hastanelerine atıyorum 100 liraya alınacak bir aletin 10 bin liraya alındığı haberleri de patlayacak.
Bu noktaya nasıl geldik?
Çeteleşerek. Evet, çeteleşerek. Çete ne demek? Yasal olmayan amaçlar için bir araya gelen, ortak hareket eden birden çok kişinin oluşturduğu guruplar. Maalesef bu çeteleşme devletin her kademesinde gerçekleşti.
Siyaset arenasında çeteleşeme var. Zeki, bilgili, liyakatli insanlar vekil, belediye başkanı, il başkanı filan olamıyor. Adamı olan, aday oluyor.
Sağlık sisteminde çeteleşme var. İspatı işte ortada.
Yargı sisteminde çeteleşme var. Tanığım AKP'li Şamil Tayyar ve FETÖ borsası.
Emniyette çeteleşme var. Tanığım Ayhan Bora Kaplan'ın gözaltına alan polisler ve akıbetleri. Meral Akşener'in iddiaları. Sinan Ateş cinayeti.
Eğitim sisteminde çeteleşme var. Tanığım Milli Eğitim Bakanı ve STK'ları ve de özel okulları.
Bankacılık sisteminde çeteleşme var. Tanığım Ziraat Bankası, Yıldırım Demirören, Cumhurbaşkanı eski yardımcısı Fuat Oktay. Hariri, Türk Telekom…
İmarda, ihalelerde çeteleşme var. Tanığa gerek var mı?
Ekonomide çeteleşme var. Türkiye'de yüzde 1'lik kesim, servetin yüzde 40'ını alıyor.
Perakendede çeteleşeme var. Tanığım Sayın Erdoğan ve bahsettiği üç harfli marketler.
Özetlersek! Siyasette aynı pati içinde bile rant, torpil, yandaş kavgası. Kamuda, valiliklerde, kaymakamlıklarda, belediyelerde, tapuda, emniyette vs. her aladan devlet adamı vasfı yerine onun ekibi, bunun ekibi, o partili, bu partili gibi bir çeteleşme yaşanıyor.
Aşağıya iniyorsun! Yakarıdaki çeteleşme veya gruplaşma aşağıya da sirayet etmiş. Başta sendikalar olmak üzere barolar, esnaflar, sanatkarlar, çitçiler, şoförler, kamyoncular, taksiciler gibi ne kadar yapı varsa ortak menfaatler için çeteleşmiş vaziyetteler. Yardım kuruluşları bile çeteleşmiş halde.
Vatandaş ise kindarlaştırılıp adeta parti holiganları haline getirildi. Kendini unutan insanımız, 'pazara kadar değil mezara kadar seninleyiz' mantığıyla olaylara bakıyor.
Onun için diyorum ki, insanımız kendine gelmedikçe AKP bu skandaldan da sıyrılır.
İnsanımız kendine gelse!
Şeffaf olmayan ihale süreçleri ve ilaç ve tıbbi malzeme alımlarındaki yolsuzlukları görecek.
Sağlık hizmetlerinin ticarileşmesini, görevlendirmelerde kayırmacılığı sorgulayacak.
Rüşvet ve çıkar çatışmaları, kalitesiz ürünlerin alınması, gereksiz tahlil ve tedavi yöntemleri ve de yüksek fiyatlar sorgulayacak.
Ama insanımız bir türlü kendine gelmiyor!
- Kim derdi ki Devlet Bahçeli, İmralı’nın havarisi olacak! / 24.10.2024
- ‘Tehdit altındayız daha çok mülteciye ihtiyacımız var’ / 23.10.2024
- Hz. Ebu Talip’ten helallik istiyorum -3- / 21.10.2024
- Hz. Ebu Talip’ten helallik istiyorum – 2 / 20.10.2024
- Hz. Ebu Talip’ten helallik istiyorum -1- / 19.10.2024
- Milliyetçiler Erdoğan’dan çok Erdoğancı oldular / 18.10.2024
- Milli Savunma Sanayi himmete muhtaç mı? / 17.10.2024
- Önce zihinlerimiz ve gönüllerimiz işgal edildi / 16.10.2024
- Üç ilahiyatçı, bir belediye başkanı / 14.10.2024