Aylardır dünya gündeminin ön sıralarını işgal eden ABD başkanlık seçimleri nihayet yapıldı ve Trump ikinci defa koltuğa oturdu.
Trump'ın tekrar seçilmesi ile beraber Amerikan politikalarında köklü değişiklikleri beklemek fazla iyimserlik olur.
ABD'de birçok devlette olduğu gibi başkanların değişmesi müesses nizamları aynı oranda değiştirmiyor.
ABD'de bilindiği gibi Pentagon, Kongre, Fed, CIA gibi kurumlar iktidarın paydaşları olarak öne çıkarken lobiler de Amerikan siyasetinde çok belirleyici etkilere sahip.
ABD siyasetinin rotasını belirleyen lobilerin başında Yahudi lobisi dikkat çekerken, Rum ve Ermeni lobileri de son derece kritik kararların alınmasında görüşlerine önem verilmektedir.
Fakat hiçbiri Yahudi lobisi kadar etkin değildir.
Hatta meşhur olan bir klişeye göre "ABD mi Yahudileri Yahudiler mi ABD'yi yönetiyor?" sorusunu sorduracak kadar etkili bir Yahudi lobisinin varlığı İsrail'in saldırgan politikalarının daima koşulsuz bir şekilde desteklendiğinden de anlaşılmaktadır.
Trump seçim kampanyası boyunca Biden'i savaşları önleyememekle suçladı.
"Eğer ben başkan olsaydım Rusya-Ukrayna savaşı çıkmazdı" diyerek iddialı konuşmalar yaptı.
Yine aynı Trump iktidarda olması halinde Hamas'ın İsrail'e saldıramayacağını öne sürmüştü.
Fakat kazın ayağı böyle değil.
Trump, Ortadoğu barışı için hiçbir şey yapmadığı gibi savaşın çıkması için olanca gücü ile çalıştı.
Biden'e fitili ateşlenecek hazır bir bomba bıraktı.
Trump'ın bu konudaki günahlarını yazmaya kalksak buradan aya yol olur.
Trump ilk döneminde Abraham Anlaşmaları ile Körfez ülkelerini ve Suudi Arabistan'ı Filistin meselesinin gereksiz olduğunu kabul ettirerek Sünni Arapları "Filistin diye bir davamız yok" noktasına getirdi.
Birçok Amerikan başkanının yapmaya cesaret edemediği Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan etme cüretini göstererek ABD büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıdı.
ABD'nin Filistin'e yaptığı yıllık 200 milyon dolarlık ödeneği kesti.
Filistin'in ABD'deki ofisini kapattı.
Böylece Filistin'in bütün diplomatik kapılarını, ABD'yle ilişkilerini kesmiş oldu.
İsrail'e sınırsız destek vereceğini ilan ederek Birleşmiş Milletler nezdinde de İsrail zulmünü son gaz devam ettirdi.
Bölgenin tansiyonunu yükseltecek adımlar sadece Filistin'le sınırlı kalmadı. 1967 Arap-İsrail Savaşı'nda İsrail'in işgal ettiği ve Birleşmiş Milletler'in Suriye toprağı saydığı Golan Tepeleri'ni İsrail sınırları içerisinde kabul etti.
Yani Suriye toprağının İsrail'e ait olduğunu bütün itirazlara rağmen tescil etti.
Irak'a yönelik saldırılar arttırıldı. Bu kapsamda Kasım Süleymani ve Mehdi Mühendisi cinayetleri Irak'ta işlendi.
Süleymani ve Mühendisi cinayetlerinin emrini bizzat Trump verdi.
İran devrim muhafızlarını terörist sınıfına aldı.
Ortadoğu'yu gerilime sürükleyen ve patlayacak bir bombaya dönüştüren Trump, seçim sürecinde sanki bu olaylardan hiç haberi yokmuş gibi konuşarak kendini barış güvercini gibi tanıttı.
Trump istese de yukarıda saydığımız baskı grupları ABD'nin yörüngesini ve rotasını değiştirmeyecekleri için yeni dönemde de ABD politikalarında Ortadoğu'da köklü bir değişiklik beklenmiyor.
Trump'ın başkanlık döneminde Ukrayna'ya silah satışı dahil ABD ekseninde hareket edecek siyasetin iktidara gelmesi konusundaki çabalar maksimum düzeye ulaştı.
Ukrayna savaşı sadece Trump'ın veya Biden'in yönettiği bir süreç olarak değil ABD devlet politikasının bir ürünü olarak Rusya'yı yeni bir badireye sürüklenmek için tasarlandı.
Trump'ın başkanlık döneminde kendisine düşen bu vazifelerin tamamını fazlasıyla yaptı.
Trump'ın ikinci döneminin de ABD çıkarlarının bölgemizde en üst düzeye çıkarılacağından kimsenin kuşkusu olmasın.
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024