4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 27.270 lira, yoksulluk sınırı ise 73.661 lira olarak açıklandı.
Asgari ücret ise 17.002 TL seviyesinde bulunmaktadır.
Geçmiş yıllarda asgari ücret tespit komisyonu aralık ayında toplandığında yeni belirlenecek asgari ücretin açlık sınırına ne zaman yaklaşacağı ile ilgili tahminler yapılırdı.
Bilindiği üzere aralık ayında tespit edilen asgari ücret bir sonraki yılın şubat ayında hesaplara düştüğü için bu iki aylık zaman diliminde asgari ücretin açlık sınırına dayanacağı günlerin yakın olduğu sıklıkla ifade edilirdi.
Fakat şimdi görüyoruz ki, daha Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun toplanmasına 3 ay olmasına rağmen açlık sınırı mevcut asgari ücretin 10.268 TL üzerinde seyrediyor.
Aralık ayına geldiğimizde muhtemelen açlık sınırı 35.000 liraya dayanacak.
Yapılan hesaplara göre hükümet, asgari ücrete sıkı para politikası gereğince en fazla %20 zam yapmayı düşünüyormuş. Bu da asgari ücretin 22.000 lira civarında olması anlamına geliyor.
Ekonomi tarihinde ilk defa asgari ücret, açıklandığı zaman diliminde açlık sınırının çok çok altında belirlenecek.
22.000 TL'lik asgari ücret hesaplara düştüğünde muhtemelen açlık sınırı 40.000 TL'ye yaklaşacak.
Yani bu demek oluyor ki, Şubat 2025 yılında asgari ücretin açlık sınırının ancak yarısına gelme ihtimali ufukta görülüyor.
Tabii bütün bu değerlendirmeler ve tahminler hükümetin enflasyon hedefleri ve sıkı para politikasından taviz verilmemesi açıklamalarına dayanıyor.
Biz de bu tahminleri kayıt altına alarak şubat ayını bekleyerek göreceğiz.
Atalarımız "Zenginin gönlü oluncaya kadar fakirin göbeği çatlarmış" diyerek aslında tam olarak asgari ücret serüveninin seyrini anlatmışlar.
Asgari ücretin açıklanmasına 3 ay kala asgari ücretle ilgili tartışmaların başlaması son derece talihsiz bir durumdur.
Hükümetimizin daha hızlı kararlar almak üzere Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçtiğini sağır sultan bile biliyor.
Zamlar, vergi artışları ve vatandaşın aleyhine olan güncellemeler bir gece yarısı Cumhurbaşkanı kararnamesi ile şakkadanak yapılırken milyonlarca vatandaşımızı ilgilendiren asgari ücrete zam konusu karınca hızında bile ilerlemiyor.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bu meşhur hızı neden asgari ücrete zam söz konusu iken işlemiyor acaba?
Milletvekilli maaşlarına zam konusu gündeme geldiğinde şimşek hızıyla karar verenler garip gurebanın, fakir fukaranın geliri söz konusu olduğunda adeta üzerlerinde ölü toprağı serpilmiş gibi davranmaları son derece manidardır.
Diğer taraftan 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 73.661 TL olması toplumumuzun %90'ının resmen fakir olduğunu ilan etmiş olmuyor mu?
Peki, diyeceksiniz ki yoksulluk sınırını aşabilen aile sayısı son derece sınırlı iken insanlar nasıl yaşıyor?
Ben de diyorum ki zaten insanlar yaşamıyor, sürünüyor.
Asgari ücretin açlık sınırının neredeyse yarısında tespit edilmesi apaçık bir sefaleti ifade etmektedir.
Böyle durumlarda insanlar geçinebilmek için meşru-gayrimeşru her türlü yolu kendilerine mubah görebiliyorlar.
Enflasyon bu yönüyle sadece ekonomik bir musibet değil aynı zamanda ahlaki bir erozyon anlamına da gelmektedir.
Enflasyonist ortamlarda suç ekonomisi olgusu hiç olmadığı kadar görünür hale gelmektedir.
Toplumun bütün katmanlarında yolsuzluk, hırsızlık, suiistimal, boşanma oranlarında artış ve ekonomik suçlarda patlamalar yaşanmaktadır.
Bir gazetecinin bir taksici ile yaptığı röportajda taksici özellikle siyasilerin yolsuzluklarından şikâyet edince, gazeteci taksiciye hitaben sen hiç taksimetre ile oynadın mı?
Yolcuyu dolaştırarak fazla para aldın mı?
Yabancılardan hakkın olmadığı halde fazla para aldın mı?
Sorularına karşılık taksici hemen hemen hepsini yaptığını itiraf edince gazeteci, siyasetçi veya yönetici kendi ölçeğinde yolsuzluk yaparken sen ancak bu kadarını yapabiliyorsun. Demek ki imkânın olsa çok daha fazla yolsuzluğu sen de yapacaksın. Bu iki hırsızlık arasında sadece rakam farkı var. Zihniyet aynı zihniyet karşılığını verince aklıma enflasyonist ortamlarda ahlaki çöküntünün bir karşılığı olarak hemen hemen herkesin kendi kulvarında suiistimallere karışabildiği gerçeği geldi.
Tabii ki açlıktan ölse de hiç kimsenin hakkına ve hukukuna tecavüz etmeyecek insanların varlığını asla inkâr edemeyiz.
Öyle asil ve kararlı insanlar var ki, dünyayı önüne serseniz bile Hz. Ali misali bir karıncanın ağzından haksız yere buğday tanesini almayacak kalitede ve kumaşta insanlarımız da yok değil elbette.
Fakat maalesef istisnalar kaideyi bozmuyor.
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024