Açılım furyasıyla Türkiye'nin sürüklendiği kaos sürecini hayra çevirmek için, öncelikle toplumsal kafa bulanıklığını gidermemiz gerekiyor.Başbakan R. T. Erdoğan başta olmak üzere AKP kurmayları ve devlet erkanı, PKK teröristlerinin sınırdan giriş şovu üzerinden atraksiyonlar yapıyor. Hükümet, şehit aileleri ve gaziler başta olmak üzere teröre duyarlı Türk milletinin nabzını düşürmek, reflekslerini boşaltmak ve gazını almak üzere "PKK'nın işi şova çevirmesi yüzünden madem ki toplum hiç beklenmedik bir tepki koydu; bu furyaya biraz mola verelim" diyorlar. PKK ve ondan önceki Ermeni açılımı furyasına bu Ankara perspektifinden bakmak, devlet ve milletimizin önümüzdeki zamanlarda karşı karşıya kalacağı daha büyük tehditlerin üstünü örtmek olur.Meseleyi, daha etraflıca ve stratejik derinlikleriyle irdelemek gerekiyor.Ankarada'kiler ve dağdakiler, bulanık havada avlanıyorlar. Ancak ABD başta olmak üzere bölgemize çöreklenenler, Türkiye'yi ve Türk milletini avlıyorlar.Önce bu bulanık ve puslu atmosferi berraklaştıralım?Ermeni ve PKK furyasının şu "bam teli"ne bir daha basalım! Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan, toplumu öncelikle şu temel noktada aydınlamak durumundadırlar: Gül, 24 Mayıs 2003 tarihinde, ABD-İsrail eksenli diplomasinin duayenlerinden Sedat Sertoğlu'na, BOP kapsamında ABD Dışişleri Bakanı C. Powell ile 2 sayfa halinde 9 maddelik "gizli bir anlaşma" yaptıklarını anlatıyor.Bu olay, doğru mu?! El-cevap, doğru? Sözkonusu gizli plana dair daha sonra medyaya yansıyan bilgilere göre; bu günlerde gün yüzüne çıkan Ermenistan ve PKK açılımının yanı sıra ABD'nin muhtemel İran operasyonunda Türkiye'nin Amerika ile beraber olmasını içeriyor.Türkiye'de demokrasi varsa, milletin de bilgilenme hakkı var.Gül ve Erdoğan, başta TBMM olmak üzere, Türk milletine bu "gizli anlaşma"nın içeriği hakkında net ve somut bilgiler vermelidirler, 2 sayfa 9 madde halindeki "ıslak imza"lı belgeyi ortaya çıkartmalıdırlar.Kim ne derse desin; Ermeni ve PKK açılımının son vaziyeti, Ermeni lobisi ve PKK terör örgütünün devlet çarkını adeta teslim aldıklarının görüntüsüdür.Kamu vicdanının şeksiz hükmü şu ki, sınırdaki PKK nümayişi, bir pişmanlık tablosu değil, bilakis zafer ve devleti teslim alış seremonisiydi.Sivil-asker hiçbir devlet erkanı, devletin bu sürüklenişini hayra yoramaz, biraz molayla geçiştiremez! Hiçkimse, Ermenistan açılımı ve PKK terörünün bu vaziyetine karşı "ma'şeri vicdanda oluşan refleksleri" boşaltmak üzere uydurduğu mavallara Türk milletini inandıramaz. Ne devlet, ne de siyaset adına hiç kimse, "Madem ki, PKK teröristlerine devletin bürokrasisi ve kurumları olarak böyle teşrifatçılık yapacaktınız, neden benim oğlumu dağlarda şehit düşürdünüz, oğlumu istiyorum; neden benim civan gibi beyimi canını feda ettiniz, kocamı istiyorum; neden kolumu-bacağımı yitirdim, alın madalyanızı, kolumu-bacağımı istiyorum!" diye feryat eden şehit ailelerinin ve gazilerin haklarını, PKK'ya ve onu semirten ABD ve BOP ortaklarına peşkeş çekemez! Bu bakımdan toplumun, "Powell ve Gül arasında gerçekleşen ıslak imzalı 2 sayfalık gizli plan"ın ortaya çıkartılmasını istemeye, bu plan çerçevesinde gerçekleşen Ermenistan ve PKK açılımının, devlet ve milletimize yükleyeceği maliyetleri bilmeye hakkı vardır. Demokrasi varsa, vardır; hükümet ve devlet erkanı bu konuya açıklık getirmekle mükelleftir. Evladını yitirmiş, kocasını kaybetmiş, kolunu-bacağını feda etmiş binlerce aile başta olmak üzera Türk milletinin gözlerini, artık cambaza bak oyunlarıyla boyamak mümkün değildir.PKK açılım furyasının, bir de toplumu yıllardan beri içten içe kanatan ve "sürekli istismar" bahtsızlığıyla devlet-millet bütünlüğünü ortadan kaldıran "başörtüsü mağduriyeti" bağlamında yaşattığı travma vardır. Onu da yarın ele alalım?O halde Ermenistan açılımı ve PKK furyası, üç-beş çapulcunun zafer naralarıyla dağdan inmesi meselesi değil; bilakis Türk devlet ve milletinin geleceğini ilgilendiren bir varoluş-yokoluş meselesidir. Birkaç haftalık mola, AKP'ye ve PKK'ya vakit kazandırabilir, ama Powell-Gül arasındaki "gizli anlaşmanın ıslak imzalı belgesi" ortaya konmadıkça Türk milletine ne kazandıracağı belli değildir. Başta Ankara'dakiler olmak üzere hepimiz, herkes aklını başına devşirmelidir? Çünkü Türk milleti için böyle bir cennet vatan, başka bir Türkiye yok!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019