ABD, Türkiye'yi yine sattı

Yazımıza bugün İstanbul'da yapılacak çok önemli bir sempozyumun hatırlatmasını yaparak başlayalım. İstanbul Yenibosna'da bulunan Mümtaz Turhan Kapalı Spor Salonu'nda yapılacak olan "Milli ve Dini Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler Sempozyumu" tarihi bir öneme sahip? Birçok değerli akademisyenin sunum yapacağı Sempozyum saat 13.00'da başlayacak ve Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın kapanış konuşmasıyla sona erecek.
Zifiri karanlığın daha da derinleştiği, her noktada Türkiye'nin daha da kuşatıldığı bir atmosferde, ihtiyacımız olan en önemli şey elbette ki birlik ve beraberliktir.
İşte bu sempozyumda hem birlik ve beraberliğimizi tehdit eden unsurlar ele alınacak hem de birlik ve beraberliğin nasıl tesis edileceği ortaya konulacak.
Tüm halkımızı bu sempozyuma davet ediyoruz.
Bu önemli hatırlatmadan sonra, Türkiye'nin Suriye'de yapılan, Musul'da ise yapılması planlanan operasyonları konusundaki son gelişmelere değinelim.
Hatırlarsanız, birkaç gün önce Irak'taki 'Uluslararası Koalisyon Gücü' sözcüsü ABD'li Yarbay John Dorrian, Irak topraklarında bulunan Türk askerlerinin, Irak Hükümeti'ne IŞİD ile mücadelesinde yardımcı olan ve destek veren 'Uluslararası Koalisyon Güçleri'nin içerisinde olmadığını söylemişti.
Dorrian, açıklamasının devamında, "Irak topraklarında bulunan Türk Ordusu Irak hükümeti tarafından ve resmi izinle gelmemiştir ve illegaldir. Bilindiği üzere Uluslararası Koalisyon gücü içinde, bazı ülkeler Irak hükümetinin izniyle burada bulunmaktadır. Bu güçler IŞİD ile mücadelede Irak Ordusu'na havadan ve karadan destek vermektedir" dedi.
Dikkat ederseniz, ABD bir taraftan Türkiye'nin Başika'da bulunmasına yeşil ışık yakmış bir iradedir, çünkü ABD'nin izni olmadan Türkiye Irak'ta bu adımı atamaz; diğer taraftan da Türkiye'nin Musul'daki varlığına "illegal" diyen bir iradedir.
Prof. Dr. Haydar Baş Cuma günü yazdığı "Dostu kalmamış bir Türkiye" başlıklı makalesinde, ABD'li Yarbay'ın bu açıklamasını şöyle değerlendirmişti:
"Böylece, Barzani'nin daveti ile ABD için Musul'a girmeyi düşünen Türkiye, ABD tarafından yine arkadan vuruldu. Birleşik Devletler'in Ortadoğu'da mezhep savaşları ile istediği karışık ortamı sağlamaya çalıştığı malum. Bizce Irak'taki konumumuzla ilgili Birleşik Devletler'in beyanı, mezhep savaşının artık devletler boyutunun planlandığını gösteriyor.
Yani Şii Irak ile Sünni Türkiye ABD aklı ile harekete devam ederlerse mezhep savaşına girişecek. Kazanan ise elbette yalnızca ABD olacak. Bölgesel ve devletler arasında vuku bulacak bir mezhep savaşı, Ortadoğu'da bir daha telafisi imkansız parçalanmalarla sonuçlanır. Bunun vebalinden ise kimse kurtulamaz?"
Yarbay Dorrian'ın Türkiye'yi illegal olmakla suçlayan ifadelerini destekler mahiyette ABD'nin üst düzey yetkililerinden de yeni açıklamalar geliyor.
ABD Başkanı Barack Obama'nın DEAŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk, dün yaptığı açıklamada, Türk askerlerinin Musul yakınındaki Başika'da yerel güçleri eğitim amaçlı bulunmasına ilişkin, "Irak'taki tüm askeri eylemler Irak hükümetinin tam rızası ve koordinasyonuyla olmalı" dedi. 
McGurk şu değerlendirmede bulundu: "Bu konudaki temel prensiplerimiz çok açık. Irak'taki tüm askeri eylemler Irak hükümetinin tam rızası ve koordinasyonuyla olmalı. Biz Irak'ta koalisyon olarak Irak hükümetinin rızası olmadan hiçbir şey yapmıyoruz."
Konuşlandırmaya Irak hükümetinin rızasının bulunmadığını söyleyen McGurk, kampta yerel güçlerin eğitildiğini ve bunların Iraklıların komutasında operasyonlara katılacağının söylendiğini hatırlatarak, "Musul operasyonunda ana prensip şu, bir plan ve bir komuta var. Bunun dışındaki herhangi bir silahlı grup çok ciddi bir problem olabilir" sözlerine yer verdi.
Prof. Dr. Baş, yazısında bu yaşananları Saddam'ın yaşadıklarına benzeterek şu gerçeğin altını çiziyor: 
"Bu oyun sizlere de Saddam'ın Kuveyt işgalini hatırlatmadı mı? Saddam'a 'Kuveyt arka bahçen gir' diyen Amerika, girmesinin ardından 'işgal ettin' demedi mi?"
Sayın Baş, ABD'nin aynı satışının Suriye sürecinde de olabileceğini ifade ederek Türkiye'nin bir taraftan Ortadoğu'nun ve Sünni dünyanın başı olacaksın diye kandırıldığını, diğer taraftan da Irak ve Suriye'de Saddam gibi işgalcilikle suçlandığını belirtiyor.
ABD bu şekilde bir taşla birkaç kuşu vurmanın hesabında?
Birincisi, Barzani'yi ve PYD'yi koruma adına Irak hükümetinin ve Suriye yönetiminin dikkatini Türkiye'nin üzerine çekiyor. Şunu unutmamak gerekir, ABD kendine vatan arıyor ve bugün Irak'ta Barzani, Suriye'de de PYD, ABD demek?
Bugün Suriye'de ABD, içinde Rus askeri personelin bulunduğu Suriye ordusuna operasyon yapamıyor. Esad'ın ordusu ise, Rusya'nın desteğiyle, ABD'nin ayırmadığı radikal teröristlerle, ılımlı muhaliflere operasyonlar yapıyor. ABD, Türk ordusunu buraya çekerek, kendisi Rusya ile karşı karşıya geleceğine, Türkiye'yi bir piyon olarak itiyor. Yani Suriye ve Irak'ta ABD kazanımlarının korunması için Türkiye kurban seçildi.
İkincisi, Türkiye-Irak, Türkiye-Suriye savaşı çıkartarak bugüne kadar başaramadığı Şii-Sünni çatışmasını devletler boyutuna taşımak istiyor.
Üçüncüsü, Türkiye hem Suriye'de, hem de Irak'ta illegal bir adıma sürüklenerek, Türkiye'ye dün Saddam'lı Irak'ın kaderi yaşatılmak isteniyor. 
Türkiye için bu operasyonlarda hiçbir olumlu sonuç görünmüyor. Eğer ABD ipiyle hareket etmeye devam edersek, bu karamsar tablolar bizi bekliyor.