Ülkemizin en saygın ve en güçlü holdinglerinden Koç Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç, Ocak ayı sonunda yaptığı değerlendirmede, Türkiye'de şirketler, bankalar ve kamunun gelecek 12 ayda yaklaşık 175 milyar dolarlık dış borç ödemesiyle karşı karşıya olduğunu söyleyerek, "İş dünyasını zorlu koşulların beklediği aşikâr" ifadesini kullandı.
Koç bu açıklamasında, Ağustos ayında finansal piyasalarda yaşanan çalkantı ve sonrasında ortaya çıkan nakit sıkışıklığının şirketler kesiminin bilançosunda önemli bir tahribat yarattığını belirtti.
Açıklamasının devamında, gelişmekte olan ülkelere yönelik yatırım iştahının zayıflığı, Türkiye'nin ve şirketlerin kredi notlarının düşürülmesi ve bazı uluslararası siyasi belirsizlikler nedeniyle ihtiyaç duyulan yabancı para cinsinden kaynaklara erişimin oldukça zor olacağını ifade etti.
Evet, Türkiye'nin milli gelirine en büyük katkıyı sağlayan, 100 bine yakın vatandaşımıza iş imkânı sunan dev bir holdingin başkanı, ülkemizde paraya erişimin zorluğundan, iş dünyasının karşılaşacağı zorluklardan bahsediyor.
Ekonomiyi yönetenlerin, ekonominin tam merkezinde bulunan bu değerli sese mutlaka kulak vermesi gerekiyor. Önemli bir sorun var ve acil çözüm bekliyor. Sanayicilerimizin durumu bu da, milyonlarca insanımıza istihdam sağlayan tarım sektörünün durumu nasıl?
Ziraat Mühendisleri Odası, gübre fiyatlarının geçen yıl kur artışları nedeniyle yüzde 150 zamlandığına dikkat çekerek, kurdaki gerilemeye rağmen gübre fiyatlarının düşmediğini açıkladı.
Mart başında gübreye yeni bir zam gelebileceğinin vurgulandığı açıklamada, 2019 yılının çiftçiler için zorlu bir yıl olacağı ifade edildi.
Türkiye'de kullanılan gübrelerin yaklaşık 3'te 1'ini ve gübre hammaddelerinin yaklaşık yüzde 95'ini ithal etmemiz nedeniyle gübre fiyatları döviz kurlarına bağlı… 2018 yılında yaklaşık 5,5 milyon ton gübre tüketildi. Buna rağmen yeterli gübre kullanılmıyor. Hektar başına Hollanda'nın kullandığı gübrenin 5'te 1'i kadar gübre kullanıyoruz.
Tarım maliyetlerinde elbette ki sadece gübrede değil, mazot, tohum, ilaç gibi tüm girdilerde fiyatlar astronomik zamlara maruz kaldı.
Her ne kadar fiyat artışlarında sel, don, kuraklık, stokçuluk gibi bahaneler ileri sürülse de asıl neden, ithalata ve dolara bağımlılık, faizlerin yüksekliği, tüm girdilerdeki maliyet artışlarıdır.
Pazar esnafı feryat ediyor, "Ben 35 senelik pazarcıyım ve ilk defa bu fiyatlara sebze satıyorum" diyerek… Pazarda bile patlıcanın kilosu 12 TL'ye, dolmalık biber 12- 14 TL'ye, taze soğan 10 TL'ye, ıspanak 8 TL'ye, domates ise 7 TL'ye yükseldi. Tezgâh açan esnaf, satış yapamamaktan, vatandaşlar ise doya doya sebze yiyememekten dert yanıyor.
Türk-İş'in Ocak ayı araştırmasına göre, yoksulluk sınırı 6543 TL'ye, açlık sınırı ise 2009 TL'ye yükseldi. Ülkemizde asgari ücretin, yoksulluk sınırının 3'te 1'i kadar, açlık sınırında olduğu dikkate alındığında, bu fiyatlarla vatandaşlarımız için 2019'un, bırakın zorlu geçmesini, hiç geçmeyeceği aşikâr…
Sadece mutfak masraflarında değil, kira, elektrik, doğalgaz, su her konuda artış var.
Hatırlarsanız, maden sahaları, karlı kamu şirketleri elimizden çıktığında, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, siyasilerin elinde kaynak olarak vergiler, cezalar ve zamlar kaldı demişti. Ocak ayı itibarıyla tüm vergi ve cezalara yeniden değerleme oranında yani yüzde 23,73 zam yapıldı. Ayrıca bütçe açığını kapatmak için vatandaşların sırtından yeni gelir kalemleri de üretme yoluna girdiler.
Bunlardan bir tanesi paralı poşet uygulaması… Kamuoyu bu konuyu yeterince tartıştı, tepki gösterdi. Peki, bir netice alabildi mi, elbette ki hayır…
Asıl tepkiyi, madenler ve kamu şirketleri konusunda göstermeleri gerekiyordu. Bunlara rıza gösterilince, paralı poşete tepki de bir işe yaramıyor. Çünkü siyasiler bütçedeki deliği kapatmak için tabiri caizse Deli Dumrul tarzı vergiler koymak zorunda…
Yemeklik yağa da litre başına 10 kuruş "Atık Yağ Vergisi" getirildi.
Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, paralı poşet uygulamasına ilişkin kanunla yemeklik yağ için de litre başına 10 kuruş atık yağ bedeli getirildiğini belirtti.
Büyükhelvacıgil, "100 bin-150 bin ton kapasitesi olan orta ölçekli bir işletme yıllık 8.5 milyon TL geri dönüşüm katkı payı ödeyecek. Daha önce ödediği vergi normalde yıllık 4.5 milyon TL civarında. Yani sanayicinin vergisi 3'e katlanacak" dedi.
Güncel örneklerle 2019'da neyle karşılaşacağımızı izah etmek istedik.
Netice olarak şunu ifade etmek isteriz ki; Prof. Dr. Haydar Baş'ın, BRICS devletlerini tüm ekonomik sorunlardan kurtaran, dünyanın zirvesine oturtan Milli Ekonomi Modeli'ni 2019 yılında da hayata geçirmezsek, içine battığımız bu bataklığın daha da dibine doğru ineceğiz.
MEM'le ve Prof. Dr. Baş'la tüm sorunlarımızdan kurtulmak varken, inat ettiğimiz her gün, bir önceki günden daha iyi olmayacak. Ayıkmak dileğiyle…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Salih Müslim: YPG silah bırakmayacak / 13.03.2025
- YPG’nin silah bırakmayacağı kesinleşti / 12.03.2025
- Suriye'de bundan sonra birlik sağlanabilir mi? / 11.03.2025
- Bu faiz oranıyla, bu enflasyon mümkün mü? / 07.03.2025
- PKK bitecek mi, daha da güçlenecek mi? / 06.03.2025
- Teröristbaşının çağrısının muhatabı kim? / 05.03.2025
- Piyon olursan, muhatap da alınmazsın! / 04.03.2025
- Teröristbaşının çağrısı ne anlama geliyor? / 01.03.2025
- Duma’da tarihi MEM toplantısından 12 yıl geçti / 28.02.2025
- Gelir adaleti, enflasyon sebebi olamaz / 26.02.2025
- YPG’nin silah bırakmayacağı kesinleşti / 12.03.2025
- Suriye'de bundan sonra birlik sağlanabilir mi? / 11.03.2025
- Bu faiz oranıyla, bu enflasyon mümkün mü? / 07.03.2025
- PKK bitecek mi, daha da güçlenecek mi? / 06.03.2025
- Teröristbaşının çağrısının muhatabı kim? / 05.03.2025
- Piyon olursan, muhatap da alınmazsın! / 04.03.2025
- Teröristbaşının çağrısı ne anlama geliyor? / 01.03.2025
- Duma’da tarihi MEM toplantısından 12 yıl geçti / 28.02.2025
- Gelir adaleti, enflasyon sebebi olamaz / 26.02.2025