İdlib süpürülüyor ve sınırımıza yığılan 300 bin kişi daha mülteci sorununa eklenmeyi bekliyor. Bir de başımıza Libya çıkmaz mı…Oradaki iç savaşta yaralanan Libyalılar Türkiye'ye getiriliyor tedavi için. İnsanlığı anlıyoruz, anlamadığımız şey, kendi insanımıza yetemezken bu gayret niye?
İnsan hakları konusunda mangalda kül bırakmayan Batı, mülteci ve göçmen politikalarındaki samimiyetsizlikleri ve insafsız tutumlarıyla uygarlıklarını (!) tartışılır boyutlara taşımıştır.
Avrupa Birliği'nin (AB) sınır güvenliği ve yönetimi için özellikle yasa dışı göçü etkin ve tek bir elden engellemek veya en azından kontrol altında tutmak, koordinasyonu ve finansmanı sağlamak amacıyla 26 Ekim 2004'de, "Avrupa Birliği Ülkelerinin Dış Sınırlarının Yönetimi İçin Operasyonel İşbirliği Ajansı (Frontex) kuruldu.
Frontex'in faaliyet alanı önceleri Avrupa'nın güney sınırları iken, 2010 yılından itibaren bu alan Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan sınırına doğru kaydırılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile Frontex arasında yasa dışı göçün önlenmesi alanında geliştirilecek işbirliğinin ana hatlarını düzenleyen Mutabakat Zaptı, 28 Mayıs 2012'de imzalanmış, 27 Şubat 2014'de İşbirliği Planı hazırlanmıştır.
Mutabakata rağmen AB, kendi çıkarlarını ve sınır güvenliğini öne çıkarırken bizim tutumumuz da;
Sığınmacılar konusunda, nasıl olsa Suriyeliler bir süre sonra geri dönecekler, rejim yıkılınca zaten burada kalmayacaklar, şeklinde oldu. Yani bunun büyük bir krize dönüşeceğini kimse beklemiyordu.
Göç İdaresi kurulduğunda (2014) gelen Suriyeli sayısı 1milyonu aşmıştı. Bugün ise, şimdilik, sığınmacı sayısı 5 milyonu bulmuşken süreci yönetmek zora girmiş, hatta imkânsız hale gelmiştir. Şu gerçeği de unutmayalım; mülteci sorunundan çok Şam'daki gelişmelere yoğunlaştığımızdan iş çıkmaz sokağa sokulmuştur. Mülteci rotamız yanlış olduğu gibi, coğrafi konumumuz da, düzensiz göç yollarının kesiştiği Doğu Akdeniz rotasının tam ortasındadır. Hem politika hem de göç yolunun rotası sapınca pusulayı şaşırmış olduk.
Ülkemiz dışında Dünya ölçeğinde de durumun pek iç açıcı olduğu söylenemez. Düzensiz göç yollarına bakalım:
* Batı Afrika rotası (Kanarya Adaları)
* Batı Akdeniz rotası (İberya Yarmadası)
* Akdeniz merkez rotası (Sicilya)
* Apulia ve Calabria rotası (İtalya)
* Arnavutluk'tan Yunanistan'a kadar uzanan dairesel rota
* Batı Balkanlar rotası
* Doğu Akdeniz rotası (Türkiye-Yunanistan)
* Doğu sınırları rotası (Ukrayna-Romanya)
Eğri oturup doğru konuşalım. Gelen Suriyeliler dışında Afganlar, Pakistanlılar, Iraklılar, beklenen Libyalılar ve diğerleri… Gidişat iyi değil.
Anayasa çare olabilir ve yol gösterebilir. "Yabancıların durumu" başlığını taşıyan 16.madde hükmüne göre, temel hak ve özgürlükler, yabancılar için, uluslararası hukuka uygun olarak yasayla sınırlandırılabilir.
Anayasal düzlemde, mülteci sorununu "yabancı hukuku" perspektifinden çözebiliriz. Çözemezsek yandı gülüm keten helva!
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023