Yargının onuru ve güvenilirliği ancak yargının bağımsız, yargıcın "dokunulmaz" olması ile sağlanabilir. Yargının bağımsız, yargıcın dokunulmaz (şahsi ve siyasi baskılara karşı teminat altına alınmış) ve kişilere değil, yalnızca adalete endeksli olması vazgeçilmez, evrensel koşullardır.
Yargıyı iyileştirmenin yolu, önce yargıcın eğitiminden, sonra onun bağımsızlığı ve dokunulmazlığından geçmektedir. Yargıç dokunulmazlığı, yargıca sağlanan bir ayrıcalık değil, yargı hizmetlerinden yararlanan insanlara verilen bir güvencedir. Bununla, "Yargıcına güven, o şahsi veya siyasi hiçbir baskı altında değildir" mesajı verilmektedir. O halde yapılması gereken ilk iş, hukuk eğitimini iyileştirmektir. Ezbere dayalı değil, insanı insan yapan o temel özelliği, "nedensel" ve "analitik" düşünmeyi öne çıkaran programlar izlenmelidir. "Doktrin" ve "hukuk pratiği"nin yanında "genel felsefe", "hukuk felsefesi", "hukuk sosyolojisi" ve hatta "matematik" programlarına ciddi bir şekilde yer verilmelidir.
Bir başka önemli husus; yargı üzerinde "yürütme" erkinin "denetim" ve "vesayeti" olduğu izlenimini veren Anayasal ve yasal düzenlemelerin mevcudiyetidir. Gündem "anayasa değişikliği" ise, öncelikle yargı bağımsızlığı önündeki anayasal engellerin kaldırılması gerekir.
Yapılacak iş, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üye seçimi ile seçilmemiş üyeler Adalet Bakanı ve müsteşarının kurulda yer almasını sağlayan düzenlemeleri değiştirmektir. Bu yapılmadığı sürece ne yargı bağımsızlığından, ne yargıç dokunulmazlığından, ne de yargıya güvenden söz edilebilir. Bugün yargıda "kaos" vardır. Aynı suçlarda veya benzer olaylarda yargıcın biri tutuklarken öbürü salıvermekte, biri beraat ettirirken öbürü mahkûm etmekte, biri hukuka uygun" derken öbürü "hak ihlali" demektedir. Yargısal kararlarda hukuka aykırılık giderek artmaktadır. Nedeni, yargıcın gözü ile kulağı arasındaki eşgüdümsüzlüktür. Yargıcın gözü kitapta, kulağı başka yerlerde olduğu sürece, kamuoyunda "hakimlerin keyfiliği" ve "kararlarının tesadüfiliği" hep tartışma konusu olacaktır.
Yargıyı içine düştüğü bu kaostan kurtarmanın yolu, öncelikle "yürütmenin yargıya müdahale ettiği" izlenimi veren anayasal ve yasal düzenlemelere son vermektir. Anayasa değişikliğini gerektirmesi nedeniyle bu yol "zorlu" görülüyorsa, o zaman hukuka aykırı karar veren, işlem yapan hakim ve savcılar için 2011 yılına kadar kendi yasalarında var olan "tazminat" sorumluluğu yeniden getirilmelidir.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023