"Yabani bir fil yavrusu yakalandığında, kalın bir zincir ile kalın bir ağaca bağlanır. Yavru fil kaçmaya çalışır ama kaçamaz, zamanla kaçma denemelerini bırakır. O ağaçtan hiçbir zaman kurtulamayacağına inanır. Esareti öğrenmiştir artık. Bu aşamaya gelen filin ayağındaki zinciri ağaçtan sökerek, ona bir odun parçasına bağlarlar. Yavru fil her yürüyüşünde o odunun peşinden geldiğini görünce hala o ağaca bağlı olduğunu ve hiçbir zaman bağlı olduğu ağaçtan kurtulamayacağını düşünerek kaçma girişiminde bulunmaz, çevrede dolanır ama kaçmaz."Geçenlerde okumuştum bu fil terbiyesinin nasıl yapıldığını anlatan hikâyeyi. Okuduğum bir fil hikâyesiydi ama o an beynimde tarihe yön veren bu millet geçiyordu. Bu millet ki, Ehl-i Beyt yoluyla İslam'a girmiş, Allah'ın askeri unvanını almış ama ne hazindir ki, zamanla inancına, kültürüne ters düşmüş, Batıya benzemek adına sözde ıslahat hareketlerine girişmiş ve tarihe yön veren bu koskoca imparatorluk çökmüştü. Ama bu yüce millet yokluğa rağmen yine ayaktaydı. O dar imkânlarla yeniden bir bağımsızlık mücadelesi ve kurulan yeni bir Türk devleti. Türkiye Cumhuriyeti.Zaman yine ilerliyor Osmanlıyı çökerten zihniyet aynı modeli veya planı tekrar uygulamaya koyuyor. Bir farkla ki, o zaman sadece (!) Osmanlıyı yok etmek isteyenler şimdi topyekûn bütün Türkleri ve Müslümanları yok etmek istiyor. "Biz ne yapıyoruz?" diye sorarsak, aynen filin yavrusunun yaptığını yapıyoruz. Ne yapmıştı bu fil yavrusu? İlk önce esarete hayır demişti. Kaçabileceğine inanıyordu. Bu inanç için çırpındı, çabaladı ama kurtulamayınca teslim oldu, kabullendi, inancını kaybetti. Bu kabullenişi gören sahipleri onu, bağlı olduğu ağaçtan zincirlerini sökerek serbest bıraktılar. Ama bacağına bir odun parçası astılar. Artık fil serbestti. Kaçma imkânı vardı. Ama kaçma inancı yoktu. Çünkü bacağına bağlanan ağaç parçası onun inancını bitirmiş, ebedi esarete mahkûm ettirmişti. İşte bu esaret altında o koca yapısıyla minnacık sahibinin her emrini yerine getirir olmuştu. İşte ne yaparsın hayvan bu. Aklı yok ki! Ya aklı olanlar ne yapıyor? Bu millete de yıllarca çaresizlik aşılandı. Sen geri kalmışsın, sen medeni değilsin, sen çağdaş değilsin vs. kavramları ile birileri tarafından bu esarete, güvensizliğe itildik. İlginçtir silkinip kendimize geleceğimiz yerde bize atfedilen bu eksiklikleri sahiplendik. Haliyle esarette peşinden geldi. Belki bedenlerimiz özgür ama beyinlerimizde, kalplerimizde (aynen fil yavrusunun hikâyesinde olduğu gibi) birilerinin kontrolünde. Fil yavrusunun ayağına odun bağlayarak ona hükmeden sahibi gibi bu milletin beynine ve gönlüne de birileri tarafından çok kulplar takıldı, kütükler bağlandı ve esarete alıştırıldı. Ama geldiğimiz nokta artık ya tamam ya devam noktası, hem devlet olarak da, hem millet olarak da.Milletimizin beynine ve gönlüne hangi kulplar takıldı, hangi kütükler bağlandı diye soracak olursanız, aklıma gelen bir ikisini yazayım;1-Osmanlının bir şeriat devleti olduğu ve Cumhuriyeti kuranların bu devleti yıktığı kütüğü? 2-Hilafetin kaldırılmasının tam bir İslam düşmanlığı olduğu ve bu uygulamaları yapanların milletin imanını hedef aldıkları kütüğü? 3-Atatürk'ü bilmeyen, anlamayan zevatın yine Atatürk adına bu ülkede Marksist, Leninist söylemlerle millet ile Atatürk'ü düşman etme kütüğü?4-Yine laiklik adına ortalıkta gezen zevatın, din düşmanlığı yaparak millet ile Cumhuriyeti birbirlerine düşman etme kütüğü?5-Avrupa, ABD olmadan asla olmaz kütüğü?6-Sağcı, Solcu, Alevi, Sünni kütüğü?7-Dinci kütüğü?8-Dinlerarası diyalog, hoşgörü, kardeşlik vs. kütüğü?9-BOP, dünya vatandaşlığı, dünya kardeşliği, hakların egemenliği vs. kütüğü?10-Demokrasi, fikir özgürlüğü kütüğü?11-Para basarsan enflasyon olur kütüğü?Hülasa kütükleri çoğaltabiliriz. Dünyanın efendiliğine soyunan ve dünyayı ele geçirmek isteyen, aynı zamanda bu kütüklerin sahibi olan emperyalist, haçlı zihniyet bu hedeflerine hep içimizden birilerini kullanarak ulaşmışlardır. Aynı kaderi tekrar yaşıyoruz. En milli meselelerimizi en milliyetçi geçinenler, en manevi meselelerimizi en manevi (!) geçinenler, sosyal devlet, cumhuriyet meselelerimizi en cumhuriyetçi vs. geçinenlere bu haçlı zihniyet hallettirmiştir. Maalesef milletimizde bu kütüklerin farkına bir türlü varamamıştır. Ama artık devlet olarak da, millet olarak da sona geldik. Ya bu kütükleri biz yakacağız, ya da kütükler bizi yakacak!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Gazze’de rol değişimi / 10.02.2025
- Şara, İsrail’e ne zaman saldıracak? / 09.02.2025
- Akıllı bir insan bilmediği bir şeyi inkâr eder mi? / 08.02.2025
- Adı ‘adalet’ soyadı ‘kalkınma’ / 07.02.2025
- 6 Şubat afeti sürpriz miydi? / 06.02.2025
- AKP 6 Şubat’a hazır / 05.02.2025
- Devlet Bahçeli’ye göre 'kimden cumhurbaşkanı olamaz' / 03.02.2025
- ‘Yeni Türkiye’ ezberi iflah olmaz bir hastalıktır / 02.02.2025
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025
- Şara, İsrail’e ne zaman saldıracak? / 09.02.2025
- Akıllı bir insan bilmediği bir şeyi inkâr eder mi? / 08.02.2025
- Adı ‘adalet’ soyadı ‘kalkınma’ / 07.02.2025
- 6 Şubat afeti sürpriz miydi? / 06.02.2025
- AKP 6 Şubat’a hazır / 05.02.2025
- Devlet Bahçeli’ye göre 'kimden cumhurbaşkanı olamaz' / 03.02.2025
- ‘Yeni Türkiye’ ezberi iflah olmaz bir hastalıktır / 02.02.2025
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025