Fransa'ya özenen Erdoğan oradaki başkanlık sistemini isterken yine oradaki bir mahkemenin sesine kulak verir mi acep!Orada bir mahkeme var ki, yargı yetkisini çoktan kabul etmişiz, kararlarına uyacağımıza dair taahhütte bulunmuşuz Türkiye Cumhuriyeti olarak.Mahkemenin adı: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)İşte bu mahkeme 1976'da yani 40 yıla yakın bir süre önce verdiği kararda şunları söylüyor: (Toplumun ilerlemesi ve her insanın gelişmesi için esaslı koşullardan biri olan demokratik toplumun ana temellerinden biri ifade özgürlüğüdür. Bu özgürlük sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız ya da ilgilenilmeye değmez "haber" ve "düşünceler" için değil, ayrıca devletin ya da nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan, onları şoke eden, rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır.)Gerek Mahkeme kararında gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde (madde:10) ifade özgürlüğünün tanımı budur. Siyasal iktidarın ve de Saray'daki reisinin hoşuna gitmiyor diye haberler sansür edilemez, haberi yapan gazeteciler susturulamaz. Eleştiride bulunanlar hapsi boylamaz. Aksi yapılıyorsa ifade özgürlüğünün canına okunuyordur. İfade özgürlüğü anayasamızda da düzenlenmiştir; herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir (madde:26).Demokrasilerde ifade özgürlüğü, karşısındakinin fikirlerini hoş görmek değildir sadece. Konu "hoşgörü" sorunu değil, bir hak sorunudur ve bu nedenle herkesin ifade özgürlüğüne ilişkin yaşadığı sorunlar toplumun tümünü ilgilendirmektedir.İfade özgürlüğü sadece bir fikri ifade etmek değil, o fikri oluşturmak için bilgi kanallarının açık olması da gerekir. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamaz. Bir kişinin ifade özgürlüğü herkesin ifade özgürlüğü ile bağlantılıdır.İfade özgürlüğünün kısıtlandığı fikir ortamlarında bilgi ve fikir kanalları tıkanacağı, böylelikle bilgi ve fikre ulaşmak zorlaşacağı için, bunlara ulaşılamadan ifade edilen fikirlerin sağlıklı olmama riski vardır.İfade özgürlüğü ailesi içinde haberleşme özgürlüğü de vardır ve anayasa teminatı altındadır (Anayasa, madde:22). Bir başka ilgili özgürlük, Anayasa'nın 28.maddesinde ifadesini bulmaktadır: "Basın hürdür, sansür edilemez".Bir zamanlar gazete manşetlerinde yer alan haberde "dava rekortmeni" olarak tanıtılan Kâmil dedeyi hatırlıyorum. Avşa Adası'nda yaşayan Kâmil dedenin davalık olmadığı kimse kalmamış o yörede. Gel zaman git zaman kendisiyle yollarımız kesişti Ada'da? Gerçekten de çok kişiyle davalı olduğunu gösterir dava dosyalarını incelemem için bana başvurduğunda, rekortmenliğine tanık olmuştum. Aradan neredeyse yarım asır geçti ve yine bir gazetenin manşetinde Recep Tayyip Erdoğan'ın tüm yurttaşlarla davalık olduğu, haberi yer alıyordu. Haber abartılı da olsa rekor Kâmil dede mi, yoksa Erdoğan'da mı, bilemiyorum! Bildiğim, Erdoğan'ın kendisini eleştirenleri dava ettiğidir.Cumhurbaşkanı, başkanlık sistemine heves ettiği kadar olmasa bile, ülkede sürekli bir mücadele alanına dönüşmüş olan ifade özgürlüğüne saygılı olabilse?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023