Üniversite, çok genel olarak, bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan fakülte, enstitü, yüksekokul, konservatuar ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan öğretim kurumu, olarak tanımlanır. Üniversiteler öğretim, araştırma ve innovasyonun, yani yeni bilgilerin üretilip aktarılması suretiyle toplumun bilim, teknoloji ve mesleki bilgi bakımından geleceğinin oluşturulduğu bir temel pozisyona sahiptir. Bu bakımdan üniversite üst düzey yöneticilerinden; bilgi birikimi, deneyim, verimlilik ve üretkenlik beklenir.
Yönetimlerde tarafsızlık ve dürüstlük esastır. Üniversite yönetimleri akademik personel atamasında tarafsız olmak ve akademik liyakata uymak durumundadır. Açılan kadroya başvuranlar arasında bilgilinin, bilimsel performansı yüksek olanın atanması hakkaniyet ve hukuk gereğidir. Temel ilkeler dışında özellikle eş, çocuk, akraba ve siyasi tercihlerle yapılan atama ve yükseltmeler kurumun omurgasını kırar.
Bazı belediyelerin eş-dost ve hısım (akraba) atamalarıyla "aile şirketi"ne dönüştüğünü görüyoruz. Kamu kurumları ve hele üniversiteler aile şirketine dönüşürse toplum çöker.
İşin başka vahameti de, küreselleşme ve buna bağlı olarak bilimsel bilgi ve öğretimin ticari meta olarak pazarlanması. Yani maddi çıkarlar. Nitekim YÖK (Yükseköğretim Kurulu) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Vakıf Üniversitelerini vergisiz kazanç yolu olarak gören kurumları uyarmıştır.
Sayıştay raporları ilginç durumları günışığına çıkarmaktadır. Bunlardan biri de Giresun Üniversitesi'nin 122 bölümünde hiçbir eğitim faaliyeti olmamasına, öğrenci bulunmamasına rağmen personele maaş ödendiğini, bunun kamu kaynaklarının etkili, ekonomik, verimli kullanılmamasına sebebiyet verdiğini, tespit eden rapordur.
Anlaşılan sözün bittiği noktadayız. Bu noktadan gelelim üniversite gençliğinin sorunlarına; her şeyden önce şunun belirtilmesi gerekir:
12 Eylül 1980'den bu yana üniversite gençliğinin dersliklere ve üniversite kitaplıklarına ya da okuma odalarına kapatılıp başka hiçbir şeyle ilgilenmemesinin sağlanması için elden gelen her şey yapılmıştır. Bunun, gençliğin kendine ve topluma yararlı elemanlar olarak yetişmesinin tek yolu olduğu gibi bir dar görüşlülük olduğunda kuşku yoktur.
Yıllardır eğitim sorununun mağdur tarafı olan, demokratik tepkilerine şiddetle karşılık verilen, sorunlarına rağmen eğitim hakkından yararlanabilmek için bile siyasal engellere takılan gençlerin arzusu özgür ve kaliteli eğitimdir. Ve görmek istedikleri cesur öğretim üyesidir.
Yargıda bağımsızlık ne kadar önemliyse, üniversitenin kritik görevinde akademik özgürlük de aynı derecede önemlidir.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023