Dünyanın en büyük mozaiği Amerika yıkılan ikiz kulelerin enkazı altından Amerikan Bayrağı, Amerikan rozeti, Amerikalı olma bilinci çıkardı.
Kızıl Çin dahil bütün bayrak fabrikaları Amerika'ya Amerikan Bayrağı yetiştiremiyor. Çin'in 1.5 dolara sattığı bayraklar Amerika'da sekiz dolara alıcı buluyor.
Siz Sümerbank'ın en son ne zaman Türk Bayrağı için fazla mesai yaptığını hatırlıyor musunuz?
Önümde bir fotoğraf var. Newyork'taki ölüm çukuru... Yıkıntılar arasından görünen yanmış ve eğilmiş bir demir putrele itfaiyeciler Amerikan Bayrağı çekmiş, üzüntülü ama gururla altında poz veriyorlar. Amerika'da saldırı gününden itibaren herkes Amerikan rozeti ile dolaşıyor.
Siz yakanıza en son ne zaman ay-yıldızlı rozet taktığınızı hatırlıyor musunuz?
Hiç taktınız mı?
Dünyanın en büyük mozaiğinde felâketin arkasından bütün Amerikalılar Amerikan Devleti'nin yanında yer alıyorlar. İstanbul'da Alibeyköy Deresi her taştığında "Nerede bu devlet?" diye devlete sövülüyor. İşin garibi, bu edepsizlik olağan karşılanıyor.
17 Ağustos depreminde bırakın itfaiyecileri, askere neden geç kaldığı sorulmadı mı?
Depremde hiç bir yerlere çekilmiş Türk Bayrağı fotoğrafı hatırlıyor musunuz?
Bırakın depremi Allah Aşkına, fakat millî bayramlarda evinize bayrak astınız mı, var mı evinizde Türk Bayrağı?
Türkiye'de devlet "lâiktir". Fakat sadece dine değil, etnik bilince karşı da özenle uzak durur. Okullarda "resmî tarih" okutulur. Türklük, Türkçülük demeye kalkarsanız hemen "faşist" olursunuz. Ders kitapları da bu resmî tarih söylemine uygun olarak renksiz, kokusuz ve ruhsuzdur.
Dedeler, babalar okullarda eksik bırakılan din eğitimini iyi-kötü evde vermeye çalışarak bu eksikliği gidermeye uğraşırlar. Okullar kapanınca küçükler Kur'an kurslarına gider. Cuma vakti oğullar, torunlar ellerinden tutulup namaza götürülür.
Peki bu memlekette Türklük, okulda değil, evde değil ama nerede öğretilir?
1 Ekim Pazartesi akşamı saat 19.00; TRT FM'de konuk sanatçı hanıma bir dinleyici telefonla "Nerelisiniz?" diye soruyor.
"Babam Çerkez, annem beyaz Arap".
Nerelisiniz sorusunun cevabını gördünüz mü? Fırsat kaçırılmıyor ve hiç yer ismi belirtilmeden hemen etnik farklılık öne çıkarılıyor. Bir türlü Türk demeye dil varılmıyor. Zaten soru Türk müsünüz, nesiniz değildi ki !!!
Bu kompleksi anlayabilmiş değilim. Hem Arapın siyahı olur mu, Araplar siyah ırktan(zenci) değillerdir ki?
Aydın Doğan Vakfı, 2002 Aydın Doğan Ödülleri için "Klâsik Batı Müziği Yarışması" düzenlediğini duyuruyor. Yâni batılıdan iyi batılı beste yapmak, yâni taklitçilik özendiriliyor.
Amerikalıların 1500-1600'lü yıllarda Kızılderililere, 1700-1900 arası Afrikalı zencilere, 1940-45 arası da Pearl-Harbour'dan sonra Amerikan vatandaşı Japonlara uyguladığı conservation-concentration kampları gözardı edilir ama onların yanında devede kulak kalan Türkiye'deki Varlık Vergisi "büyük" romancılar tarafından kaleme alınır, yetmez senaryosu yazılıp filme çekilir, yine yetmez TRT TV'de gösterilir. Ondan sonra Erzurumluların "bin yıllık Erzurum türküsünü filmde Ermenilere mâl etmişsiniz" isyanına boş gözlerle bakılır.
Dünyanın en büyük mozaiği Amerika'da felâketten istifade bir Amerikalılık şuuru yaratılmaya çalışılırken "üniter devlet, ulus devlet" Türkiye'de asla mevcut olmayan mozaikler gündeme getiriliyor.
Devletin kuruluş senedi olan Lozan, egemenliği kullanmak üzere bizzat yetki verdiğimiz vekillerimiz aracılığı ile Anayasa değişiklikleri bağlamında çökertiliyor.
Egemenliğin devri konuşuluyor.
Başbakan yeni yasama yılı dolayısı ile Meclis Başkanı'nın verdiği resepsiyonda "Yaptığımız Anayasa değişiklikleri umarım AB ülkeleri tarafından takdir görür" diyor.
Takdir ve alkış hep Türk'ten gayri unsurlardan, batılılardan, yabancılardan bekleniyor.
Kızıl Çin dahil bütün bayrak fabrikaları Amerika'ya Amerikan Bayrağı yetiştiremiyor. Çin'in 1.5 dolara sattığı bayraklar Amerika'da sekiz dolara alıcı buluyor.
Siz Sümerbank'ın en son ne zaman Türk Bayrağı için fazla mesai yaptığını hatırlıyor musunuz?
Önümde bir fotoğraf var. Newyork'taki ölüm çukuru... Yıkıntılar arasından görünen yanmış ve eğilmiş bir demir putrele itfaiyeciler Amerikan Bayrağı çekmiş, üzüntülü ama gururla altında poz veriyorlar. Amerika'da saldırı gününden itibaren herkes Amerikan rozeti ile dolaşıyor.
Siz yakanıza en son ne zaman ay-yıldızlı rozet taktığınızı hatırlıyor musunuz?
Hiç taktınız mı?
Dünyanın en büyük mozaiğinde felâketin arkasından bütün Amerikalılar Amerikan Devleti'nin yanında yer alıyorlar. İstanbul'da Alibeyköy Deresi her taştığında "Nerede bu devlet?" diye devlete sövülüyor. İşin garibi, bu edepsizlik olağan karşılanıyor.
17 Ağustos depreminde bırakın itfaiyecileri, askere neden geç kaldığı sorulmadı mı?
Depremde hiç bir yerlere çekilmiş Türk Bayrağı fotoğrafı hatırlıyor musunuz?
Bırakın depremi Allah Aşkına, fakat millî bayramlarda evinize bayrak astınız mı, var mı evinizde Türk Bayrağı?
Türkiye'de devlet "lâiktir". Fakat sadece dine değil, etnik bilince karşı da özenle uzak durur. Okullarda "resmî tarih" okutulur. Türklük, Türkçülük demeye kalkarsanız hemen "faşist" olursunuz. Ders kitapları da bu resmî tarih söylemine uygun olarak renksiz, kokusuz ve ruhsuzdur.
Dedeler, babalar okullarda eksik bırakılan din eğitimini iyi-kötü evde vermeye çalışarak bu eksikliği gidermeye uğraşırlar. Okullar kapanınca küçükler Kur'an kurslarına gider. Cuma vakti oğullar, torunlar ellerinden tutulup namaza götürülür.
Peki bu memlekette Türklük, okulda değil, evde değil ama nerede öğretilir?
1 Ekim Pazartesi akşamı saat 19.00; TRT FM'de konuk sanatçı hanıma bir dinleyici telefonla "Nerelisiniz?" diye soruyor.
"Babam Çerkez, annem beyaz Arap".
Nerelisiniz sorusunun cevabını gördünüz mü? Fırsat kaçırılmıyor ve hiç yer ismi belirtilmeden hemen etnik farklılık öne çıkarılıyor. Bir türlü Türk demeye dil varılmıyor. Zaten soru Türk müsünüz, nesiniz değildi ki !!!
Bu kompleksi anlayabilmiş değilim. Hem Arapın siyahı olur mu, Araplar siyah ırktan(zenci) değillerdir ki?
Aydın Doğan Vakfı, 2002 Aydın Doğan Ödülleri için "Klâsik Batı Müziği Yarışması" düzenlediğini duyuruyor. Yâni batılıdan iyi batılı beste yapmak, yâni taklitçilik özendiriliyor.
Amerikalıların 1500-1600'lü yıllarda Kızılderililere, 1700-1900 arası Afrikalı zencilere, 1940-45 arası da Pearl-Harbour'dan sonra Amerikan vatandaşı Japonlara uyguladığı conservation-concentration kampları gözardı edilir ama onların yanında devede kulak kalan Türkiye'deki Varlık Vergisi "büyük" romancılar tarafından kaleme alınır, yetmez senaryosu yazılıp filme çekilir, yine yetmez TRT TV'de gösterilir. Ondan sonra Erzurumluların "bin yıllık Erzurum türküsünü filmde Ermenilere mâl etmişsiniz" isyanına boş gözlerle bakılır.
Dünyanın en büyük mozaiği Amerika'da felâketten istifade bir Amerikalılık şuuru yaratılmaya çalışılırken "üniter devlet, ulus devlet" Türkiye'de asla mevcut olmayan mozaikler gündeme getiriliyor.
Devletin kuruluş senedi olan Lozan, egemenliği kullanmak üzere bizzat yetki verdiğimiz vekillerimiz aracılığı ile Anayasa değişiklikleri bağlamında çökertiliyor.
Egemenliğin devri konuşuluyor.
Başbakan yeni yasama yılı dolayısı ile Meclis Başkanı'nın verdiği resepsiyonda "Yaptığımız Anayasa değişiklikleri umarım AB ülkeleri tarafından takdir görür" diyor.
Takdir ve alkış hep Türk'ten gayri unsurlardan, batılılardan, yabancılardan bekleniyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Mümtaz / diğer yazıları
- Ekonomi, İslam ve Rusya / 01.04.2006
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002