Ekonomide IMF'nın aklına ve faizli kredisine tutkun iktidar, vergi barışı, THY, Türk Telekom gibi bazı riskli özelleştirmeler, orman arazilerinin satışı gibi enstrümanlarla birkaç ay daha vakit kazanabilir, birkaç ay daha nefes alabilir. Ancak sözkonusu enstrümanlardan beklenen gelirler de, 72.3 katrilyonu bulan borç faizi canavarının 'dişinin kovuğu'na gidince bir kez daha duvara toslayacağız. Bu kez daha kötü biçimde.
Efendim, makro ekonomik dengeler fena değilmiş...
Ben diyeyim sanal ve hülya, siz deyin yalan veya rüya.
Efendim, Dolar duraksamışmış...
Doğru ama; bu duraksama bizim başarımız değil, bu duraksamanın bizim ekonomik göstergelerimizle alakası yok... Kimi kandırıyoruz.
Global bir nefeslenme o kadar...
Ya bu işin yarını? Öngörebilen yok.
Bizimkiler yalandan zil takıp oynuyor.
Merkez Bankası, TL'nin dolar karşısında değer kazanmasını önlemek için IMF'nin müsaadesi kadar TL'ye müdahale edecek.
İp başkasının elinde; talimatları aynen uyguladığımız sürece döviz kırbaçını yedekte tutuyorlar. Dalgalandırmıyorlar.
Kimler? Bizler değil; başkaları.
Kendilerinden faizli borç dilendiklerimiz.
Gelelim makro ekonomik dengelere... İç açıcı değil. Sinyaller iyi değil.
Merkez Bankası Ocak-Şubat ödemeler dengesini açıkladı. Sonuç ortada.
Dış ticaret dengesinde (mal ihracat ve ithalat dengesi), 1.3 milyar dolar açık verdik. Geçen yıl aynı dönemde, 456 milyon dolar açık vermiştik. Geçen yılın aynı dönemine nispetle, toplam ithalat yüzde 27 artmış.
Bunun neresi iyi?
Ya yatırım geliri dengesi... O da, 1.1 milyar dolar açık vermiş. Geçen yıl aynı dönemdeki açığımız 896 milyon dolardı.
Bunun neresi iyi?
Ocak-Şubat döneminde genel cari işlemler dengesi, 1 milyar 178 milyon dolar açık verdi. Geçen yıl aynı dönemde bu açık 286 milyon dolardı. Cari işlemler dengesi açığı geçen yıl aynı döneme nispetle yüzde 312 oranında arttı.
Bu sinyal çok ciddi. Bunun neresi iyi?
Enflasyon rakamlarına dayanarak pembe hayaller üretenler, çok önemli bir gerçeği gözden kaçırıyorlar. Nisan ayı tarım fiyatları enflasyonu kaç, biliyor musunuz?
Yüzde 7.2.
Aylık rakam bu... Haydaaa.
Türkiye sanki tarım ülkesi değil de çöl ülkesi.
Sonuç açık; BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin her dem vurguladığı gibi, üretmeyen millet kalkınamaz. Taşıma su ile değirmen dönmez.
Ormanları, kamu mal ve arazilerini satarak, Vergi barışından 4-5 trilyon elde ederek, bazı önemli kurumlarımızı yabancılara peşkeş çekerek iktidar üç-beş ay daha nefes alır. Ama son gelirlerimiz de faize gider. Sonuç yine hiç olur.
Mevlevi dervişlerinden birine sormuşlar; ne olmak istersin, diye.
Hiiiç, demiş adam. Ayıplamışlar yanıbaşındakiler, böyle şey mi olur, demişler.
Söz kendisine gelince, sormuş; siz ne olmak istiyorsunuz?
Herkes bir şeyler sıralamış; kimi tüccar, kimi zanaatkar, kimi vezir... vs. Sonra demiş, derviş; daha sonra, en sonunda ne olacaksınız, demiş.
Hiiiiç, demişler. Bunun üzerine, işte ben de kestirmeden hiç olmayı arzuluyorum, demiş derviş.
Türkiye'nin manzarası bunu andırıyor.
Tamam üretmeden yaşayalım... THY'yi, Türk Telekom'u, ormanları, Bor'u, mermer yataklarını yabancılara satalım; ne var ne yok satalım. Elde ettiğimiz gelirler yine IMF'ye akacak. Paraları, IMF borçlarının faizine vereceğiz. IMF'den vazgeçemem diyerek projesizliğini gizlemeye çalışan iktidarın yaptığı gibi, yine borcun faizini borçla kapatacağız...
Tamam, ama; dervişin dediği gibi, sonunda ne olacak?
Hiiiiiç... Biz faizi, faiz bizi yiyip bitirecek.
Şimdiden bu 'hiç'i görerek, kendisini artık çağdaş Duyun-i Umumiye diye niteleyen IMF'den dilenmek yerine 'üretmeye başlasak' iyi olmaz mı?
BTP Genel Başkanı işte bunu söylüyor, bunun projelerini sunuyor. Üretmeden kalkınma olmaz, diyor. Türkiye bu noktaya er-geç gelecek; kalkınmanın başka yolu yok. İstiyoruz ki, kafalarımızı duvardan duvara vurmadan bu noktaya gelelim, az zayiat vererek bu gerçeği görelim. BTP, Türkiye'nin tek şansıdır. Yani, gerisi, hiç.
Herkes, er veya geç buraya gelecek.
Tilkinin dönüp dolaşıp varacağı yer kürkçü dükkanıdır, çünkü.
Efendim, makro ekonomik dengeler fena değilmiş...
Ben diyeyim sanal ve hülya, siz deyin yalan veya rüya.
Efendim, Dolar duraksamışmış...
Doğru ama; bu duraksama bizim başarımız değil, bu duraksamanın bizim ekonomik göstergelerimizle alakası yok... Kimi kandırıyoruz.
Global bir nefeslenme o kadar...
Ya bu işin yarını? Öngörebilen yok.
Bizimkiler yalandan zil takıp oynuyor.
Merkez Bankası, TL'nin dolar karşısında değer kazanmasını önlemek için IMF'nin müsaadesi kadar TL'ye müdahale edecek.
İp başkasının elinde; talimatları aynen uyguladığımız sürece döviz kırbaçını yedekte tutuyorlar. Dalgalandırmıyorlar.
Kimler? Bizler değil; başkaları.
Kendilerinden faizli borç dilendiklerimiz.
Gelelim makro ekonomik dengelere... İç açıcı değil. Sinyaller iyi değil.
Merkez Bankası Ocak-Şubat ödemeler dengesini açıkladı. Sonuç ortada.
Dış ticaret dengesinde (mal ihracat ve ithalat dengesi), 1.3 milyar dolar açık verdik. Geçen yıl aynı dönemde, 456 milyon dolar açık vermiştik. Geçen yılın aynı dönemine nispetle, toplam ithalat yüzde 27 artmış.
Bunun neresi iyi?
Ya yatırım geliri dengesi... O da, 1.1 milyar dolar açık vermiş. Geçen yıl aynı dönemdeki açığımız 896 milyon dolardı.
Bunun neresi iyi?
Ocak-Şubat döneminde genel cari işlemler dengesi, 1 milyar 178 milyon dolar açık verdi. Geçen yıl aynı dönemde bu açık 286 milyon dolardı. Cari işlemler dengesi açığı geçen yıl aynı döneme nispetle yüzde 312 oranında arttı.
Bu sinyal çok ciddi. Bunun neresi iyi?
Enflasyon rakamlarına dayanarak pembe hayaller üretenler, çok önemli bir gerçeği gözden kaçırıyorlar. Nisan ayı tarım fiyatları enflasyonu kaç, biliyor musunuz?
Yüzde 7.2.
Aylık rakam bu... Haydaaa.
Türkiye sanki tarım ülkesi değil de çöl ülkesi.
Sonuç açık; BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin her dem vurguladığı gibi, üretmeyen millet kalkınamaz. Taşıma su ile değirmen dönmez.
Ormanları, kamu mal ve arazilerini satarak, Vergi barışından 4-5 trilyon elde ederek, bazı önemli kurumlarımızı yabancılara peşkeş çekerek iktidar üç-beş ay daha nefes alır. Ama son gelirlerimiz de faize gider. Sonuç yine hiç olur.
Mevlevi dervişlerinden birine sormuşlar; ne olmak istersin, diye.
Hiiiç, demiş adam. Ayıplamışlar yanıbaşındakiler, böyle şey mi olur, demişler.
Söz kendisine gelince, sormuş; siz ne olmak istiyorsunuz?
Herkes bir şeyler sıralamış; kimi tüccar, kimi zanaatkar, kimi vezir... vs. Sonra demiş, derviş; daha sonra, en sonunda ne olacaksınız, demiş.
Hiiiiç, demişler. Bunun üzerine, işte ben de kestirmeden hiç olmayı arzuluyorum, demiş derviş.
Türkiye'nin manzarası bunu andırıyor.
Tamam üretmeden yaşayalım... THY'yi, Türk Telekom'u, ormanları, Bor'u, mermer yataklarını yabancılara satalım; ne var ne yok satalım. Elde ettiğimiz gelirler yine IMF'ye akacak. Paraları, IMF borçlarının faizine vereceğiz. IMF'den vazgeçemem diyerek projesizliğini gizlemeye çalışan iktidarın yaptığı gibi, yine borcun faizini borçla kapatacağız...
Tamam, ama; dervişin dediği gibi, sonunda ne olacak?
Hiiiiiç... Biz faizi, faiz bizi yiyip bitirecek.
Şimdiden bu 'hiç'i görerek, kendisini artık çağdaş Duyun-i Umumiye diye niteleyen IMF'den dilenmek yerine 'üretmeye başlasak' iyi olmaz mı?
BTP Genel Başkanı işte bunu söylüyor, bunun projelerini sunuyor. Üretmeden kalkınma olmaz, diyor. Türkiye bu noktaya er-geç gelecek; kalkınmanın başka yolu yok. İstiyoruz ki, kafalarımızı duvardan duvara vurmadan bu noktaya gelelim, az zayiat vererek bu gerçeği görelim. BTP, Türkiye'nin tek şansıdır. Yani, gerisi, hiç.
Herkes, er veya geç buraya gelecek.
Tilkinin dönüp dolaşıp varacağı yer kürkçü dükkanıdır, çünkü.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019