Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Mart ayına ilişkin yıllık enflasyon oranını yüzde 50.51, gıda enflasyonunu ise yüzde 67.89 olarak açıklamıştı. Akademisyenlerin oluşturduğu ENAG'ın yıllık enflasyon rakamı ise yüzde 112.51 olarak ifade edilmişti.
Tüketici Hakları Derneği, vatandaşların en çok tükettiği 40 temel gıdadaki yıllık artışı hesapladı, çıkan rakam TÜİK'in ve ENAG'ın açıkladığının çok çok üstünde…
Tüketici Hakları Derneği'nin yaptığı araştırmaya göre son bir yılda 40 temel gıdanın ortalama fiyat artışı yüzde 190 olarak gerçekleşti.
Araştırmada yıllık artış oranları şu şekilde belirtildi:
Dana eti yüzde 204, kuzu eti yüzde 154, sucuk yüzde 196, süt yüzde 234, yoğurt yüzde 177, beyaz peynir yüzde 251, kaşar peyniri yüzde 183, tulum peyniri yüzde 148, tereyağı yüzde 149, zeytinyağı yüzde 130…
Kuru fasulye yüzde 103, nohut yüzde 109, pirinç yüzde 157, bulgur yüzde 117, şehriye yüzde 125, makarna yüzde 134, toz şeker yüzde 144, kesme şeker yüzde 164, zeytin yüzde 135, bal yüzde 271, pekmez yüzde 186, reçel yüzde 234, tahin yüzde 124, tahin helvası yüzde 211, salça yüzde 280, ketçap yüzde 211, mayonez yüzde 156, baharat yüzde 299…
Sirke yüzde 360, konserveler yüzde 104, turşu yüzde 241, kahve yüzde 202, tuz yüzde 153, kuru soğan yüzde 659, kabak yüzde 109, havuç yüzde 141, domates yüzde 104, elma yüzde 160, portakal yüzde 191, limon yüzde 209.
Bu temel gıdalardaki ortalama yıllık artış yüzde 190…
Şu bir gerçek ki; enflasyon sepetine gerekli gereksiz birçok ürün ve hizmet koyunca enflasyon yüzde 50'lere düşürülebiliyor. Eğer enflasyon hesabındaki asıl hedef çalışanların ve emeklilerin enflasyon karşısında ezilmesini engellemekse, o zaman enflasyon hesabı vatandaşların asli giderlerine göre hesaplanmalıdır.
Tüketici Hakları Derneği'nin saydığı bu 40 gıda, her evde, her mutfakta olması gereken temel gıdalar… Bunlarda yıllık yüzde 190'lık bir artış yaşanıyorken, enflasyonu yüzde 50 diye çıkartıp buna göre maaşlara zam yaptığınızda otomatikman vatandaşlarımızın alım gücünü yok etmiş oluyorsunuz.
Soğanın fiyatının bir yılda yüzde 659 arttığı bir atmosferde, maaşlar yüzde 50 artarsa, vatandaşların alım gücünün ne kadar düştüğünü düşünebiliyor musunuz? Hesaplayın; geçen sene bir asgari ücretle kaç kilo soğan alıyordunuz, bu sene ne kadar alabiliyorsunuz? Hesaplayın ki, aradaki uçurumu bizzat siz görün.
Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar, yaptıkları bu araştırmanın değerlendirmesinde şu önemli tespitleri yapıyor:
* "Türkiye'de, günümüzde, son yüzyılın en yüksek gıda pahalılığı yaşanmaktadır. 40 temel gıdanın son bir yıllık ortalama fiyat artışı yüzde 190 olmuştur. Son yüzyıldaki Cumhuriyet tarihi sürecinde temel gıdalarda böyle yüksek oranda yıllık ortalama fiyat artışı ve pahalılığı görülmemiştir."
* "Gıdaların yıllık ortalama fiyat artışında en ilgi çekici olan ise, tencere yemeklerinin olmazsa olmaz en temel girdisi olan kuru soğanın yıllık ortalama fiyat artış oranının yüzde 659 olmasıdır. Bu durumda, tüketiciler kilo ile değil, tane ile soğan almak zorunda kaldılar. Artık, kuru soğan tüketicilerin en pahalı temel gıdalarından birisi oldu."
* "Yaşanmakta olan bu pahalılık karşısında, tüketicilerin büyük çoğunluğu en temel gıdalara erişemiyor, yeterli ve dengeli beslenemiyor."
* "Et ve et ürünleri ile süt ve süt ürünlerine uzun dönemdir erişemez durumda olan tüketiciler, artık yeterli sebze ve meyveye de erişemez durumda bırakılmıştır."
* "Mart 2023 ayı itibariyle 4 kişilik hanenin aylık açlık ve yoksulluk istatistikleri ile yıllık ortalama hane halkı gelirini dikkate alıp karşılaştırdığımızda; Türkiye'de nüfusun yüzde 60.4 dolayında kesiminin yani 51 milyon 600 bin kişinin açlık sınırının altında yaşadığı görülmektedir. Nüfusun yüzde 37.6'sının yani 32 milyon 150 bin kişinin ise yoksulluk sınırının altında yaşadığı görülmektedir. Kısaca, nüfusun yüzde 98'i yani 83 milyon 750 bin kişi açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır."
* "Temel gıdalardaki söz konusu fiyat artışı ve pahalılık karşısında gelir düzeyi düşük olan tüketiciler şaşkın ve çaresiz duruma düşürülmüştür."
* "Tüketicilerin temel gıdalara erişimini sağlamak için gıda, tarım, pazarlama ve fiyat politikaları, özellikle de, ezici çoğunluğu dar gelirli olan tüketicilerin lehine değiştirilmelidir."
* "Acil olarak, devlet okullarında öğrencilere ücretsiz yemek verilmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Geçim zorluğu çeken ailelere gerekli ve yeterli maddi destek sağlanmalıdır."
* "Tüketicilerin satın alma güçlerini yükseltecek, temel gıdalara erişimini sağlayacak şekilde, ücret ve istihdam politikaları ile gerekli tüm ekonomik ve sosyal politikalar uygulamaya konulmalıdır."
Dünyanın en verimli topraklarına sahip bir tarım ülkesi olan ülkemizde, gıdaya erişimin bu kadar zor olması, yüksek bir gıda enflasyonu yaşanması ekonomiden sorunlu siyasilerin iş bilmezliğinden başka bir şey değildir.
Uyguladıkları tarım politikaları tamamen yanlıştır ve onlar tarımda kalkınmanın nasıl olacağını asla bilmemektedir. Buğdayın anavatanı ve buğday ambarı olan ülkemizin dünyada en fazla buğday ithal eden ülkeler arasında olması sizce de sorgulanması gereken bir konu değil midir?
Rusya 2006 yılından itibaren Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli'nin tarım politikalarını hayata geçirerek bugün dünyanın en büyük tahıl ihracatçısı olmuştur. Bu eşsiz modeli ülkemizde uygulayacak olan Bağımsız Türkiye Partisi'ne ve lideri Hüseyin Baş'a acilen fırsat verilmelidir. Hem doğru tarım politikalarını uygulamak, hem de vatandaşların alım gücünü artırmak için…
- ‘Bugün ithal ettiğin et, yarını yok eder’ / 22.11.2024
- ABD’nin ‘balistik füze’ kararı ne anlama geliyor? / 20.11.2024
- Sıkıştıkça laikliğe saldırıyorlar! / 19.11.2024
- Daron Acemoğlu’nun zamanlaması manidar! / 16.11.2024
- Kötü ekonomi, ölümcül sonuçlar doğuruyor / 15.11.2024
- İşsiz, çalışan ve emekli, hepsi mağdur / 13.11.2024
- Beklenen enflasyona göre belirlemek büyük adaletsizlik! / 12.11.2024
- Atatürk, son anlarında çokça 'Allah' demiştir / 09.11.2024
- Trump’ın dönüşü, dünyayı ve Türkiye’yi nasıl etkiler? / 08.11.2024