Tac edilen baş belası

Atalarımız Bilge Kağan ve Kültigin Kardeşler; devlet olmanın ve devlet kalmanın kesin kurallarını, taşlara kazıyarak yazmışlardı. Defalarca hatırlatmak için yazdık, söyledik ama demek ki adamlar; Türk değil, Türk Milleti'nden değil, Türk Milletini oluşturan halklardan da değillermiş! Millî değil, millîci değil, devletçi değil, milliyetçi veya milletçi değillermiş!Bir daha hatırlayalım:"... Küçük kardeşim, çocuklarım, kabilem, halklarım, milletim, Güneydeki yüce beğler, Kuzeydeki büyük beğler, Otuz tatar, Uygur beğleri, Türk Milleti! Bu sözümü iyice dinleyin: İleride gün doğusunda, güneyde gün ortasında, batıda gün batısında, Kuzeyde gece yarısındaki bütün milletlere hükmettim. Dört yandaki düşmanları yok ettim. Başlısına baş eğdirdim, dizlisine diz çöktürdüm.Dört yandaki milletleri itaat altına aldım. Dört yanı düşmansız bıraktım. İşlerini, güçlerini hep bize verdiler. Tanrı güç verdiği ve bahtım açık olduğu için Kağan oldum. Kağan olunca da; yoksul milleti zengin, az milleti çok kıldım. Çıplağı giyindirdim, açları doyurdum."Bunlar 7. yüzyıldaki Türk uygulamaları. Yani 14 asır önce...Aynı mantıkla 1.300 sene sonra, Haçlı'nın bölüp?parçalayıp üleştiği bir imparatorluk kalıntılarından Bağımsız bir Türk Devleti çıkaran Atatürk 'ün haleflerinin yaptıklarına da bir göz atalım mı?"Derin Strateji" adlı uygulama ile "Komşularla Sıfır Sorun" sloganıyla on iki yılda, dört yanımızdaki komşular düşman edildi! Kan bağımız ve Dîn bağımız dolayısıyla her şeye rağmen Türk Milleti'ne kırılmamakta direnen Azerbaycan'dan başka selamlaştığımız komşumuz yok!Sınırlarımız dışındaki, zamanında dirençleri kırılmış ve düşmanlık edecek cesareti bırakılmamış komşulardan vaz geçtik; içeride birleştirilerek milletleştirilmiş halkları, "Açılım" adlı Haçlı Projesiyle tahkîr ve tahrîk ederek isyan ettirdiler!"Yurtta sulh, cihanda sulh..." düstûrunu ve iç?dış huzûrumuzu bozdular! İçeride "Bekçi Baba" nın bir düdüğü ile sağlanan asayişi; dışarıda, onurlu bir duruşla bir günde, yeniden kuralları değiştirilerek Genç Türk Devleti'ni "Milletler Cemiyeti" ne davet ettiren saygınlığı yok ettiler!Türk Milleti adıyla milletliği reddedip, bin yıldır Haçlı Avrupa' nın "Turqia" yani "Türk Yurdu" dediği Anadolu'yu; halkçı geçinen demokrat asalakların yardımlarıyla parçalamaya soyundular!"Bağımsızlık karakterimdir" düşünceli bir Önderin kurduğu Devleti ve Cumhuriyeti; "Bazı şeyleri biz değiştirmezsek birilerinin gelip düzeltmesine yol açarız!" gibi âciz vehîmlerle sersemlettiler!"..cılık", "..cilik", "..culuk", "..cülük" yapanlar sağdan ve soldan destekleyerek bu gayr?ı millîleri, bölücüleri, Dîni tahrîb eden fitnecileri; zinâyı, fâizi, harâmı dindar maskesiyle meşrûlaştıran devrin Firavunlarını, Muâviyelerini, milletin başına belâ ettiler!Dar alanda paslaştılar; pas verdiler, gol üstüne gol attırdılar!Pirincimizin içine karışmış beyaz taşlar oldular ve dişlerimizi hep bizimkiler, kırdılar!Tarih boyunca; ringde dövülmemiş, minderde yenilmemiş, çayırda yıkılmamış cengâver bir milleti; iki eliyle bir başını dövdüre dövdüre sersemlettiler!"Hakimiyet, kayıtsız şartsız milletindir" inancını, sloganlaştırdılar; gıda yardımı paketlerine mecbûr ettikleri zavallıların, satın aldıkları aldıkları oylarıyla millet hakimiyetini milletin elinden alıp, İleri Demokrat Sultanlık ilan ettirdiler!Kurunun oduna yanan yaş misâli, bizi de arada ziyân ettiler! Biz de, ma'sûm değiliz!Biz de bu adamlara ve bu adamlara güya muhalefet yaparak destek veren yanlışlara, alkış vurarak yıllarımızı hebâ ettik!Bizi azcık zahmete koşacak doğrudansa uykumuzu bölmeyecek yalanları tercîh ettik!İçinden taş çıkıyor diye terk ettiğimiz bulgurdan sonra, seçtiğimiz ak taşlı pirinçle bulguru da öğütemeyen dişsiz damaklarla kaldık! Artık ne lokma ısırabiliyor, ne çiğneyebiliyor, ne de yiyebiliyoruz!Öldürmeyecek kadar "gıda paketleri"yle alınan oylarla, her seferinde biraz daha zenginleşerek Karun'u geçenlere, yerimizden sessizce sövmekle yetiniyoruz!"3 Y" dedikleri "Yolsuzluk?Yoksulluk?Yasaklar"la mücadele diyenleri, dahası; "Eğer bir gün duyarsanız ki Tayyip Erdoğan çok zengin olmuş, bilin ki haram yemiştir." diyenleri, artık sadece "zengin" sıfatı yeterince anlatamıyor! Çok zengin, çok merhâmetsiz, çok yalancı, çok nankör, çok mürâi ve çok yüzlü! Ve bu çok yüzlerin içinde, bir utanır yüz yok!Şimdi de; "Açılıma mecbûr ve mahkûm değiliz!" diyorlar ama biz bunlara mecbûr ve mahkûm olduk!Ve biz, bunu fazlasıyla hak ettik! Çünkü akletmediğimiz için başımızdan pislik yağıyor!Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın; "Herkese iş, aş!" şeklindeki doğru sözünü duymadık, duyduysak inanmadık ama "Benden başkasına ne iş, ne de aş! Naş naş!" diyen yalancılara inandık!İyi oldu bize! Hele az bile!.. Değil mi ki; kendi düşen ağlamaz!"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm... Selâm, sevgi, duâ...