Gelen gideni aratır ya da gider eteri gelir beteri. Gelen gidene rahmet okutur da diyebilirsiniz. Rahmet okutur mu, bilmem ama hukuk devletinin canına okunduğu besbelli.Sezaryen, kürtaj derken Başbakan kucağımıza nur topu gibi bir çocuk bırakıverdi, TMM. Özel Yetkili Mahkemeler gitti, Terörle Mücadele Mahkemeleri (TMM) geldi. Bildiğiniz gibi Özel Yetkili Mahkemeler çok tepki almıştı. Son olarak ucu Başbakan’a dokunduğundan, apar topar, işi başkasına bırakmadan AKP bu mahkemeleri kaldırdı. Kaldırdı da ne oldu? Demokrasiye işlerlik kazandıracak adil yargılamanın yolu mu açıldı, ne gezer... Kaldırılan mahkemelerin yerine Terörle Mücadele Mahkemeleri getirilerek adalete aykırı uygulamaların alanı genişletildi. Dahası tutukluluğu kural haline getiren özel mahkemeler, ellerindeki davalar sonuçlanıncaya kadar -ölme eşeğim ölme- görevlerine devam edecekler. Demek ki derdimiz iki oldu, ÖYM ve TMM. Bu hükümet sıkıyönetimi hortlattı. Askeri müdahaleler sonrası yaşadığımız sıkıyönetim süreçleri AKP’nin ileri demokrasi hamleleriyle ve de 3. yargı reformu paketi ile sivil sıkıyönetime dönüştü. Adalet Bakanı buyurdu ki, bu mahkemeler ihtisas mahkemeleri imiş. Çocuk Mahkemeleri, İş Mahkemeleri, Ticaret Mahkemeleri, fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk ve Ceza Mahkemeleri, Aile Mahkemeleri ihtisas mahkemeleridir. Bu mahkemeler Türk ulusu adına hüküm veren yargı erkinin en önemli kurumlarıdır ve özel değildir. Adalet Bakanı özel ile ihtisası karıştırmış durumdadır ya da siyasi gücün yargı üzerindeki vesayetine gerekçe aramaktadır.Daha önceki yazılarımızda da değinmiştik; İstiklal Mahkemeleri, Tunceli Yasası ve Yargılamaları, 27 Mayıs 1960 askeri darbe sonrası Yassıada Mahkemeleri, 12 Mart 1971 askeri müdahale sonrası Sıkıyönetim Askeri Mahkeme ve Devlet Güvenlik Mahkemesi yargılamaları, 12 Eylül askeri darbesi sonrası Sıkıyönetim Mahkemeleri ve 2. Devlet Güvenlik Mahkemeleri yargılamaları, AKP sivil darbesinin getirdiği Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri ve Terörle Mücadele Mahkemeleri. ÖYM ve TMM, AKP’nin siyasal alandaki mücadelesini yargı alanına yaymasıdır, sivil sıkıyönetim tesisidir. Son durakta tabelasını gördüğümüz mahkemeler devletin tarafındadır. Oysa mahkeme tarafsız olmalıdır. Temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasında bireyle devlet arasındaki uyuşmazlığın çözümünde mahkeme peşinen devletin tarafında ise, hukuk güvenliğini nerede arayacağız? Hukuk güvenliği, mahkemenin objektifliği ve tarafsızlığı konularında kuşku duyuluyorsa insan hak ve özgürlükleri tehdit altındadır. Hatırlanacağı gibi DGM’lerin adı değişmiş Özel Yetkili Mahkemeler olmuştu, şimdi de Özel Yetkili Mahkemelerin adı değiştirildi, Terörle Mücadele Mahkemesi oldu.Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır kuralı ihlal edilmiş, hukuk devleti hükümet eliyle yenilgiye uğratılmıştır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023