Hep merak etmişimdir "Görünürde AB'nin ve perde arkasında ise ABD'nin bu Öcalan'a ilgisi nedir?" diye.
Yıllarca öldürülmesine müsaade edilmedi, yurt dışında korundu, ardından Türkiye'ye teslim edildi ve TC mahkemeleri tarafından "Ölüm" cezası verildi, sonra müebbet hapse çevrildi. Şimdi AB yeniden yargılanması için bastırıyor.
TÜRKİYE, Aralık 1999'da AB adayı ülke ilan edilince İtalya Başbakanı D'Alema, "Şimdi Öcalan'ın hayatı kurtuldu." demişti. Bu bir öngörü müydü, yoksa planın bir parçası mıydı?
AB'ye uyum çerçevesinde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına göre yeniden yargılanma hakkını veren bir yasa çıkarıldı. Fakat bu yasa 2003 sonrası için geçerliydi.
Buna göre de Öcalan tekrar yargılanamazdı.
Yine AB'ye uyum çerçevesinde anayasanın 90'ıncı maddesinde yapılan değişiklik ise Öcalan'ın yeniden yargılanmasının önünü açıyor.
Bu yapılan değişiklikle Türkiye uluslar arası anlaşmaların iç hukukun üstünde olduğunu kabul etmiş oluyor.
Yaşanan bu gelişmeler şunu gösteriyor ki, Türk yargısı AB aşkıyla yanıp tutuşan siyasilerimiz sebebiyle maalesef AB'nin inisiyatifine teslim edilmiş durumda.
30 bin vatandaşımızın katili olan ve devletin ordusuyla alenen savaşmış olan bir kişiyi yargılıyorsun, gerekli cezayı veriyorsun, bunu bütün dünyaya ilan ediyorsun, ama birileri istemiyor diye bu vermiş olduğun , her şeyden önemlisi bütün dünyaya ilan etmiş olduğun kararı uygulayamıyorsun.
Bu egemenliğin devri değildir de nedir?
Bu bağımsızlığımıza sürülen kara bir leke değil midir?
Milletimiz sizi iktidara getirirken başkalarının özellikle de dün ülkemizi işgal edenlerin, hakkımızda hayır düşünmeyenlerin yargılarının milli yargılarımızın üzerine çıksın diye mi getirdi?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terörist Abdullah Öcalan'ın yeniden yargılanması konusunda resmi gelişme olmadığını, ancak Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına uymak zorunda olduğunu vurguladı.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise, önce "Yüz değil, bin kez de yargılansa aynı cezayı alacağını" söylüyor, arkasından da, "her karara hazır olduklarını" açıklayıp, "herkesin konuya büyük bir vatanseverlik ve sorumluluk duygusuyla yaklaşmasını" istiyor.
Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, "APO mevzuunun, Türkiye'nin önündeki önemli bir mesele olduğunu ve kimsenin hükümet meselesi gibi algılama zaafiyeti içinde olmaması gerektiğini" belirtti.
Peki kimin meselesi? Ülkenin icraatlarından sorumlu olan, AB'ye uyum adı altında yasalarda düzenlemeleri yapan ve bu konularda her türlü düzenlemeyi yapabilecek meclis çoğunluğuna sahip olan siz değil misiniz?
Topu taca atmanızın mantığı ne?
Besta Dağı'nda şehit olan Jandarma Kıdemli Üsteğmen 28 yaşındaki Kemal Baltacı'nın Bursa'daki cenaze töreninde şehit yakınları, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'e şunları söylediler: 'Söz verin, 'Apo'yu yeniden yargılamayacağız' deyin. Daha kaç can vermemiz gerekir? Apo için 400 fidan diktiler. Belediye Başkanı terörist cenazesi için araç kaldırıyor. İçişleri Bakanı bunu görmüyor mu?'.
Şehit ailelerinin halini anlamak için illaki oğlunuzun veya yakınınızın orada şehit olması mı gerekiyor?
Kendi vatandaşının kaybını kendi kaybı olarak görmeyen bir irade sizce bu milleti ne kadar temsil edebilir?
Siyasilerimizin ifadelerine bakılırsa APO yeniden yargılanacak.
Şimdiden suçu sağa sola atmaya çalışıyorlar.
OHAL eski Valisi Ünal Erkan, terör ve dış destekle Türkiye'yi bölemeyeceğini anlayan PKK'nın, siyasi zemine kaymaya gayret gösterdiğini söyledi ve "yarın, bugünden daha sıkıntılı" ifadelerini kullandı.
Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Haşim Kılıç, "Hukuki olarak yeniden yargılama kolay ama AB ile siyasi ilişkiler açısından zor bir konu. Yeniden yargılamayı kabul ederseniz, yarın başka talepler de olabilir" diye konuştu.
AB ve ABD'nin hedefi bellidir. Sevr'de planladıkları Güneydoğu'da bir Kürdistan oluşumunu adım adım gerçekleştiriyorlar.
Bir taraftan Kuzey Irak'ta bu yapılanmanın temelleri atılmış hatta "Kürdistan'ın güneyi" ifadesini kullanıyorlar, diğer taraftan da Türkiye'nin Güneydoğusunu kızıştırıyorlar, bölmeye ve parçalamaya çalışıyorlar.
Oyun üstüne oyun oynanıyor.
Bu oyunlara gelmemeliyiz.
Ulusal güvenliğimiz tehdit eden bu gelişmelere asla müsaade etmemeliyiz.
Bu süreçleri hazırlayan AB hayalini ve de ABD müttefikliğini tekrar masaya yatırmalı, sonra da milli politikalar geliştirerek kendi ayaklarımız üzerinde durmalıyız.
Sayın Erdoğan da "kendi ayaklarımız üzerinde duralım" diyor, ama sonra gidip egemenliği AB'ye devrediyor, IMF ile 3 yıl daha stand by imzalıyor. Böyle yapmamalıyız.
Ülkemiz üzerinde hesapları olanların yargımıza müdahale etmelerine asla müsaade etmemeliyiz.
Ülkemizin kuzeyini, güneyini,doğusunu, batısını tamamen tek bilek tek yürek yapacak projeleri devreye koymalı ve bu projeleri devreye koyanlara ülkemizi emanet etmeliyiz.
Yıllarca öldürülmesine müsaade edilmedi, yurt dışında korundu, ardından Türkiye'ye teslim edildi ve TC mahkemeleri tarafından "Ölüm" cezası verildi, sonra müebbet hapse çevrildi. Şimdi AB yeniden yargılanması için bastırıyor.
TÜRKİYE, Aralık 1999'da AB adayı ülke ilan edilince İtalya Başbakanı D'Alema, "Şimdi Öcalan'ın hayatı kurtuldu." demişti. Bu bir öngörü müydü, yoksa planın bir parçası mıydı?
AB'ye uyum çerçevesinde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına göre yeniden yargılanma hakkını veren bir yasa çıkarıldı. Fakat bu yasa 2003 sonrası için geçerliydi.
Buna göre de Öcalan tekrar yargılanamazdı.
Yine AB'ye uyum çerçevesinde anayasanın 90'ıncı maddesinde yapılan değişiklik ise Öcalan'ın yeniden yargılanmasının önünü açıyor.
Bu yapılan değişiklikle Türkiye uluslar arası anlaşmaların iç hukukun üstünde olduğunu kabul etmiş oluyor.
Yaşanan bu gelişmeler şunu gösteriyor ki, Türk yargısı AB aşkıyla yanıp tutuşan siyasilerimiz sebebiyle maalesef AB'nin inisiyatifine teslim edilmiş durumda.
30 bin vatandaşımızın katili olan ve devletin ordusuyla alenen savaşmış olan bir kişiyi yargılıyorsun, gerekli cezayı veriyorsun, bunu bütün dünyaya ilan ediyorsun, ama birileri istemiyor diye bu vermiş olduğun , her şeyden önemlisi bütün dünyaya ilan etmiş olduğun kararı uygulayamıyorsun.
Bu egemenliğin devri değildir de nedir?
Bu bağımsızlığımıza sürülen kara bir leke değil midir?
Milletimiz sizi iktidara getirirken başkalarının özellikle de dün ülkemizi işgal edenlerin, hakkımızda hayır düşünmeyenlerin yargılarının milli yargılarımızın üzerine çıksın diye mi getirdi?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terörist Abdullah Öcalan'ın yeniden yargılanması konusunda resmi gelişme olmadığını, ancak Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına uymak zorunda olduğunu vurguladı.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise, önce "Yüz değil, bin kez de yargılansa aynı cezayı alacağını" söylüyor, arkasından da, "her karara hazır olduklarını" açıklayıp, "herkesin konuya büyük bir vatanseverlik ve sorumluluk duygusuyla yaklaşmasını" istiyor.
Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, "APO mevzuunun, Türkiye'nin önündeki önemli bir mesele olduğunu ve kimsenin hükümet meselesi gibi algılama zaafiyeti içinde olmaması gerektiğini" belirtti.
Peki kimin meselesi? Ülkenin icraatlarından sorumlu olan, AB'ye uyum adı altında yasalarda düzenlemeleri yapan ve bu konularda her türlü düzenlemeyi yapabilecek meclis çoğunluğuna sahip olan siz değil misiniz?
Topu taca atmanızın mantığı ne?
Besta Dağı'nda şehit olan Jandarma Kıdemli Üsteğmen 28 yaşındaki Kemal Baltacı'nın Bursa'daki cenaze töreninde şehit yakınları, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'e şunları söylediler: 'Söz verin, 'Apo'yu yeniden yargılamayacağız' deyin. Daha kaç can vermemiz gerekir? Apo için 400 fidan diktiler. Belediye Başkanı terörist cenazesi için araç kaldırıyor. İçişleri Bakanı bunu görmüyor mu?'.
Şehit ailelerinin halini anlamak için illaki oğlunuzun veya yakınınızın orada şehit olması mı gerekiyor?
Kendi vatandaşının kaybını kendi kaybı olarak görmeyen bir irade sizce bu milleti ne kadar temsil edebilir?
Siyasilerimizin ifadelerine bakılırsa APO yeniden yargılanacak.
Şimdiden suçu sağa sola atmaya çalışıyorlar.
OHAL eski Valisi Ünal Erkan, terör ve dış destekle Türkiye'yi bölemeyeceğini anlayan PKK'nın, siyasi zemine kaymaya gayret gösterdiğini söyledi ve "yarın, bugünden daha sıkıntılı" ifadelerini kullandı.
Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Haşim Kılıç, "Hukuki olarak yeniden yargılama kolay ama AB ile siyasi ilişkiler açısından zor bir konu. Yeniden yargılamayı kabul ederseniz, yarın başka talepler de olabilir" diye konuştu.
AB ve ABD'nin hedefi bellidir. Sevr'de planladıkları Güneydoğu'da bir Kürdistan oluşumunu adım adım gerçekleştiriyorlar.
Bir taraftan Kuzey Irak'ta bu yapılanmanın temelleri atılmış hatta "Kürdistan'ın güneyi" ifadesini kullanıyorlar, diğer taraftan da Türkiye'nin Güneydoğusunu kızıştırıyorlar, bölmeye ve parçalamaya çalışıyorlar.
Oyun üstüne oyun oynanıyor.
Bu oyunlara gelmemeliyiz.
Ulusal güvenliğimiz tehdit eden bu gelişmelere asla müsaade etmemeliyiz.
Bu süreçleri hazırlayan AB hayalini ve de ABD müttefikliğini tekrar masaya yatırmalı, sonra da milli politikalar geliştirerek kendi ayaklarımız üzerinde durmalıyız.
Sayın Erdoğan da "kendi ayaklarımız üzerinde duralım" diyor, ama sonra gidip egemenliği AB'ye devrediyor, IMF ile 3 yıl daha stand by imzalıyor. Böyle yapmamalıyız.
Ülkemiz üzerinde hesapları olanların yargımıza müdahale etmelerine asla müsaade etmemeliyiz.
Ülkemizin kuzeyini, güneyini,doğusunu, batısını tamamen tek bilek tek yürek yapacak projeleri devreye koymalı ve bu projeleri devreye koyanlara ülkemizi emanet etmeliyiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025