Türk toplumu ve siyaset, adeta "utanma" duygusunu kaybetti.
Haya ve utanma duygusunu imandan ve hayatın esaslarından olduğunu ilan eden Hz. Peygamber'in (s.a.a) şu ikazı dehşettir:
"Utanmadıktan sonra dilediğini yap!" (İbn Mâce, Zühd, 17; Buhari, İman, 3, 16).
Siyasetin Milli Para eksenindeki vaziyeti bu bağlamda gerçekten vahimdir.
15 yıldan bu yana siyaset, devlet ve milletin tüm emek, sermaye, işletme, maden ve kaynaklarını, karşılıksız Amerikan banknotlarıyla ve "hard currency"lerle ecnebilere peşkeş çekiyor. Ardından kendi görüşüymüş gibi "milli para ile ticaret"ten söz edip devleti-milleti oyalayıp batırıyor.
Merkez Bankası rakamlarına göre siyaset, Türkiye'yi 2002-2017 arasında 765 milyar 374 milyon Dolar borçlandırıyor, 144 milyar 897 milyon faiz ödüyor.
Sonra da ipi ellerinde tutan küresel güçler Türk ekonomisinin yularını çekmeye ve sıkmaya başladığında, siyaset, soluğu Rusya'da, İran'da, İSEDAK'ta, D 8'de alıyor, "Milli Para, Milli para" diye havanda su dövüyor; milleti avutuyor.
Ama bu süreçte, ekonomi çöküyor, devlet batıyor, millet batıyor.
Milli para kavramını ilk defa iktisad literatürüne kazandıran, milli para formüllerini, matematiğini ve onun piyasaları canlandıracak sosyal devlet projelerini tüketim eksenli analizle 2005'te yüzlerce bilim adamı ve iktisatçının hazır olduğu Uluslararası bir kongre ile dünyaya deklare eden BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Dünya milli parayı ondan öğrenmiştir.
Bu derece apaçık olan bir gerçeği aşırmak ve kendi malı imiş gibi gevelemek ilim haysiyetine, siyaset etiğine yahut utanma duygusuna sığar mı?
Kapitalizmin sömürdüğü ekonomileri kurtaracak, tam istihdamı temin edip işsizliği ortadan kaldıracak, gelirde sosyal adaleti sağlayacak, sürekli büyümeyi gerçekleştirecek, kamunun ve halkın para ihtiyacını maliyetsiz karşılayacak esas olan Milli Para sisteminin Prof. Dr. Baş'a ait olduğunu, Haydar Hoca ve kadrosu 15 yıldan beri anlatıyor.
Siyaset de, Haydar hocayı duyduğu, bildiği ve tanıdığı halde 15 yıldan beri devleti ve milleti borca ve faize batırdıkça batırıyor. Türk ekonomisi sekerat-ı mevti yaşamaya başlayınca siyaset "Milli para" diye tutturuyor. Ne buyurmuştur Hz. Peygamber: "Utanmadıktan sonra dilediğini yap!"
Bendeniz, bu köşeden şu başlıklarla onlarca kez yazdım. İşte tarih ve başlıklarıyla birkaç tanesi:
Millet 'hard currency'lerle onlarca kez hortumlatılıyor (Yenimesaj, 13 Kasım 2009 http://www.yenimesaj.com.tr/millet-hard-currencylerle-onlarca-kez-hortumlatiliyor-makale,9008030.html)
Faizci İslamcılar fena telaşlandı (Yenimesaj, 26 Mart 2015, http://www.yenimesaj.com.tr/faizci-islamcilar-fena-telaslandi-makale,12013224.html)
Rus kadar olamayana bu vatanı haram ederler (Yenimesaj, 16 Ağustos 2016, http://www.yenimesaj.com.tr/rus-kadar-olamayana-bu-vatani-haram-ederler-makale,12017795.html)
"Milli paralarla ticaret" stratejisinde samimiyet (Yenimesaj, 17 Ağustos 2016, http://www.yenimesaj.com.tr/milli-paralarla-ticaret-stratejisinde-samimiyet-makale,12017801.html)
Dünyanın "para" derdine çare var (Yenimesaj, 24 Kasım 2016, http://www.yenimesaj.com.tr/dunyanin-para-derdine-care-var-makale,12018502.html)
Taşıma su ile değirmen döndürme devri bitmiştir; bu işin sahibi de Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Gerisi boştur, gündelik oynaştır.
1994-1996 yılları arasında TC. Merkez Bankası başkanlığı yapan sayın Yaman Törüner bile, milli para ve senyoraj konusunda Prof. Dr. Baş'ı dinledikten sonra ayıkmış, ne zaman sonra kendine gelmiştir. Nitekim 2005'te aynen şunları yazmak durumunda kalmıştır Törüner:
"Merkez bankaları sayesinde, devletler para basar ve bastıkları para kadar "senyöraj" geliri elde ederler. Yani, bastıkları para kadar halktan vergi toplamış olurlar. Bu açıdan bakıldığında, merkez bankaları devletlerin bir parçasıdır ve prensip olarak devletten bağımsız olamazlar.
Merkez bankalarının bağımsız olmaları, kendi devletlerini değil, kapitalist sistem yöneticilerini dinlemeleri anlamına gelir.
Bir devlet, zaten kapitalist sistem yöneticilerinin isteklerini yerine getirmeye hazırsa, o devletin de onayıyla Merkez Bankası bağımsız yapılır.
Asıl "senyöraj" gelirini, gelişmiş ülkeler merkez bankaları elde eder...
Gelişmiş ülke merkez bankaları gerçek değişim aracı sayılan "hard currency" basarlar.
Gelişmekte olan ülkelerin halkları, karşılıksız basılan "hard currency"leri ödeme, tasarruf ve borç alma aracı olarak kullanırlar.
Gelişmekte olan ülkelerin bağımsız merkez bankaları da "hard currency" üzerinden döviz rezervi bulundururlar.
"Hard currency" basabilen merkez bankaları, kendi ülkelerinde talep edilenin katlarca fazlası kadar dışarıdan para talebiyle karşılaşırlar. Dışarıdan olan para talebi kadar da karşılıksız para basıp, başka ülke halklarından "senyöraj" geliri elde ederler. Yani, bir bakıma gelişmiş ülkeler, merkez bankaları aracılığıyla gelişmekte olan ülke halklarından vergi alırlar" (Yaman Törüner, Kapitalizm Ve Merkez Bankacılığı, Milliyet, 24 Mart 2005, http://www.milliyet.com.tr/kapitalizm-ve-merkez-bankaciligi/yaman-toruner/ekonomi/yazardetayarsiv/24.03.2005/109873/default.htm).
Devleti ve milleti bu küresel sömürüden ve uşaklıktan kurtarmanın adı, yolu ve modelidir Milli Ekonomi Modeli ve Prof. Dr. Haydar Baş.
Devleti-milleti batırdınız, bâri utanın? Utanmak bir erdemdir.
Devam ederiz.
Haya ve utanma duygusunu imandan ve hayatın esaslarından olduğunu ilan eden Hz. Peygamber'in (s.a.a) şu ikazı dehşettir:
"Utanmadıktan sonra dilediğini yap!" (İbn Mâce, Zühd, 17; Buhari, İman, 3, 16).
Siyasetin Milli Para eksenindeki vaziyeti bu bağlamda gerçekten vahimdir.
15 yıldan bu yana siyaset, devlet ve milletin tüm emek, sermaye, işletme, maden ve kaynaklarını, karşılıksız Amerikan banknotlarıyla ve "hard currency"lerle ecnebilere peşkeş çekiyor. Ardından kendi görüşüymüş gibi "milli para ile ticaret"ten söz edip devleti-milleti oyalayıp batırıyor.
Merkez Bankası rakamlarına göre siyaset, Türkiye'yi 2002-2017 arasında 765 milyar 374 milyon Dolar borçlandırıyor, 144 milyar 897 milyon faiz ödüyor.
Sonra da ipi ellerinde tutan küresel güçler Türk ekonomisinin yularını çekmeye ve sıkmaya başladığında, siyaset, soluğu Rusya'da, İran'da, İSEDAK'ta, D 8'de alıyor, "Milli Para, Milli para" diye havanda su dövüyor; milleti avutuyor.
Ama bu süreçte, ekonomi çöküyor, devlet batıyor, millet batıyor.
Milli para kavramını ilk defa iktisad literatürüne kazandıran, milli para formüllerini, matematiğini ve onun piyasaları canlandıracak sosyal devlet projelerini tüketim eksenli analizle 2005'te yüzlerce bilim adamı ve iktisatçının hazır olduğu Uluslararası bir kongre ile dünyaya deklare eden BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Dünya milli parayı ondan öğrenmiştir.
Bu derece apaçık olan bir gerçeği aşırmak ve kendi malı imiş gibi gevelemek ilim haysiyetine, siyaset etiğine yahut utanma duygusuna sığar mı?
Kapitalizmin sömürdüğü ekonomileri kurtaracak, tam istihdamı temin edip işsizliği ortadan kaldıracak, gelirde sosyal adaleti sağlayacak, sürekli büyümeyi gerçekleştirecek, kamunun ve halkın para ihtiyacını maliyetsiz karşılayacak esas olan Milli Para sisteminin Prof. Dr. Baş'a ait olduğunu, Haydar Hoca ve kadrosu 15 yıldan beri anlatıyor.
Siyaset de, Haydar hocayı duyduğu, bildiği ve tanıdığı halde 15 yıldan beri devleti ve milleti borca ve faize batırdıkça batırıyor. Türk ekonomisi sekerat-ı mevti yaşamaya başlayınca siyaset "Milli para" diye tutturuyor. Ne buyurmuştur Hz. Peygamber: "Utanmadıktan sonra dilediğini yap!"
Bendeniz, bu köşeden şu başlıklarla onlarca kez yazdım. İşte tarih ve başlıklarıyla birkaç tanesi:
Millet 'hard currency'lerle onlarca kez hortumlatılıyor (Yenimesaj, 13 Kasım 2009 http://www.yenimesaj.com.tr/millet-hard-currencylerle-onlarca-kez-hortumlatiliyor-makale,9008030.html)
Faizci İslamcılar fena telaşlandı (Yenimesaj, 26 Mart 2015, http://www.yenimesaj.com.tr/faizci-islamcilar-fena-telaslandi-makale,12013224.html)
Rus kadar olamayana bu vatanı haram ederler (Yenimesaj, 16 Ağustos 2016, http://www.yenimesaj.com.tr/rus-kadar-olamayana-bu-vatani-haram-ederler-makale,12017795.html)
"Milli paralarla ticaret" stratejisinde samimiyet (Yenimesaj, 17 Ağustos 2016, http://www.yenimesaj.com.tr/milli-paralarla-ticaret-stratejisinde-samimiyet-makale,12017801.html)
Dünyanın "para" derdine çare var (Yenimesaj, 24 Kasım 2016, http://www.yenimesaj.com.tr/dunyanin-para-derdine-care-var-makale,12018502.html)
Taşıma su ile değirmen döndürme devri bitmiştir; bu işin sahibi de Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Gerisi boştur, gündelik oynaştır.
1994-1996 yılları arasında TC. Merkez Bankası başkanlığı yapan sayın Yaman Törüner bile, milli para ve senyoraj konusunda Prof. Dr. Baş'ı dinledikten sonra ayıkmış, ne zaman sonra kendine gelmiştir. Nitekim 2005'te aynen şunları yazmak durumunda kalmıştır Törüner:
"Merkez bankaları sayesinde, devletler para basar ve bastıkları para kadar "senyöraj" geliri elde ederler. Yani, bastıkları para kadar halktan vergi toplamış olurlar. Bu açıdan bakıldığında, merkez bankaları devletlerin bir parçasıdır ve prensip olarak devletten bağımsız olamazlar.
Merkez bankalarının bağımsız olmaları, kendi devletlerini değil, kapitalist sistem yöneticilerini dinlemeleri anlamına gelir.
Bir devlet, zaten kapitalist sistem yöneticilerinin isteklerini yerine getirmeye hazırsa, o devletin de onayıyla Merkez Bankası bağımsız yapılır.
Asıl "senyöraj" gelirini, gelişmiş ülkeler merkez bankaları elde eder...
Gelişmiş ülke merkez bankaları gerçek değişim aracı sayılan "hard currency" basarlar.
Gelişmekte olan ülkelerin halkları, karşılıksız basılan "hard currency"leri ödeme, tasarruf ve borç alma aracı olarak kullanırlar.
Gelişmekte olan ülkelerin bağımsız merkez bankaları da "hard currency" üzerinden döviz rezervi bulundururlar.
"Hard currency" basabilen merkez bankaları, kendi ülkelerinde talep edilenin katlarca fazlası kadar dışarıdan para talebiyle karşılaşırlar. Dışarıdan olan para talebi kadar da karşılıksız para basıp, başka ülke halklarından "senyöraj" geliri elde ederler. Yani, bir bakıma gelişmiş ülkeler, merkez bankaları aracılığıyla gelişmekte olan ülke halklarından vergi alırlar" (Yaman Törüner, Kapitalizm Ve Merkez Bankacılığı, Milliyet, 24 Mart 2005, http://www.milliyet.com.tr/kapitalizm-ve-merkez-bankaciligi/yaman-toruner/ekonomi/yazardetayarsiv/24.03.2005/109873/default.htm).
Devleti ve milleti bu küresel sömürüden ve uşaklıktan kurtarmanın adı, yolu ve modelidir Milli Ekonomi Modeli ve Prof. Dr. Haydar Baş.
Devleti-milleti batırdınız, bâri utanın? Utanmak bir erdemdir.
Devam ederiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019