Her işte aslolan insandır. İnsanı esas almayan, insani çıkarları öne geçirmeyen hiç bir anlayış; hayra, doğruya varamaz. Bu sebepledir ki, "insanı kendi adına kazanmak gerekir" diyoruz.
İnsani değerleri, insan haysiyetini öne almazsanız, hem ferdi planda ve hem de sosyal planda çıkmaza girersiniz.
İşte batının çıkmazı bu sebepten kaynaklanıyor. İnce derebeylikler, devamında burjuvalar ve kapitalistler egemen oldu. İnsan maddenin arkasında kaldı. Maddi çıkarlar insan haklarının önüne geçti. Sermaye emeği ezdi geçti.
Fakat çok ciddi isyanlar yaşandı. Tepkiler meydana geldi.
Kapitalizme karşı ortaya çıkan sistemli tepki sosyalizm oldu. Ferdi hakimiyeti kırdı. Ferdin yerine devlet egemen oldu.
Sonuçta; hem kapitalizmde ve hem de sosyalizmde olan, halka olmuştur. Zira insan daima maddenin arkasında kalmış, adeta insan maddeye kul-köle olmuştur.
Kapitalist dünyada çöpten ekmek arayanlar olduğu gibi, sosyalistlerde ekmek ve çorba karneye bağlanmıştır.
Aslında işin esası bu da değildir. Zira sistemleri kuran da işleten de insandır. Emeğin aziz bilinmesi, alın teri kurmadan ücretin ödenmesi, komşusu aç iken kişinin sadece kendini düşünmeyip, ekmeğinden, çorbasından ona bir pay ayırması apayrı bir iştir.
Öyleyse kapitalist ve sosyalist anlayışlar dünyanın yegane iki anlayışı olamaz.
Bizim milli değerlerimiz, maddeye bakışımız, emeği öncelikli kılmamız çok farklı bir sistem doğurmaktadır.
Sonuç olarak kapitalizm de, sosyalizm de insan haklarına, insani değerlere, dünya barışına uygun sistemler değildir.
Türk milleti olarak kendimize, tarihimize, değerlerimize dönmemiz yegane çıkar yoldur. Para belirli ellerde toplanıp bir güç haline getirilmemelidir. Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in söylediği gibi "emisyon hacmi genişletilerek, proje mukabili faizsiz kredi verilmelidir". Faiz kaldırılmalı, döviz piyasadan uzaklaştırılmalı, milli para öne çıkarılmalıdır. Ücret tespitinde reel verilere dayanılmalı, asgari ücret insan haysiyetine uygun hale getirilmelidir.
Bir an önce işsizlik sigortası, sosyal fonlar ve benzeri kaynaklar oluşturularak toplumun balansı ayarlanmalıdır.
Devletin yıllardan beri yapamadığı bir bilgi bankası, bir proje bankası, bir enformasyon birimi halka açılmalı, halkın ürettiği ürünlerin iç ve dış piyasaya sürülmesi sağlanmalıdır.
İşte o zaman tarım, hayvancılık, hafif sanayi hamleleri yapılacaktır. Yıllardan beri çok kötü yönetilen bir Türkiye görüyoruz. Özellikle banka kurumu ve devlet ihaleleri sömürülmüş içinde bulunduğumuz hale düşürülmüşüz. Bankalar, devlet güvencesinde olduğu halde, anayasaya rağmen halk devlet güvencesinde değildir.
Söz yine baştaki tespitimize dönüyor. İnsanı, kendi yararına kazanmaktan başka bir çözüm yoktur. İnsanı önce vicdan, sonra hukuk alanında eğitmek gerekir. Zira yasaları uygulayan insandır.
Batıda doğmuş olan kapitalizm de sosyalizm de insani yapıya uygun değildir. Ülkemize tarihinden ve milli değerlerinden istifade ile milli bir ekonomik model şarttır. Zira kaynaklarımız bu konuda ziyadesi ile vardır. Ancak işi fark etmek ve kendimize dönmek gerekir.
İnsani değerleri, insan haysiyetini öne almazsanız, hem ferdi planda ve hem de sosyal planda çıkmaza girersiniz.
İşte batının çıkmazı bu sebepten kaynaklanıyor. İnce derebeylikler, devamında burjuvalar ve kapitalistler egemen oldu. İnsan maddenin arkasında kaldı. Maddi çıkarlar insan haklarının önüne geçti. Sermaye emeği ezdi geçti.
Fakat çok ciddi isyanlar yaşandı. Tepkiler meydana geldi.
Kapitalizme karşı ortaya çıkan sistemli tepki sosyalizm oldu. Ferdi hakimiyeti kırdı. Ferdin yerine devlet egemen oldu.
Sonuçta; hem kapitalizmde ve hem de sosyalizmde olan, halka olmuştur. Zira insan daima maddenin arkasında kalmış, adeta insan maddeye kul-köle olmuştur.
Kapitalist dünyada çöpten ekmek arayanlar olduğu gibi, sosyalistlerde ekmek ve çorba karneye bağlanmıştır.
Aslında işin esası bu da değildir. Zira sistemleri kuran da işleten de insandır. Emeğin aziz bilinmesi, alın teri kurmadan ücretin ödenmesi, komşusu aç iken kişinin sadece kendini düşünmeyip, ekmeğinden, çorbasından ona bir pay ayırması apayrı bir iştir.
Öyleyse kapitalist ve sosyalist anlayışlar dünyanın yegane iki anlayışı olamaz.
Bizim milli değerlerimiz, maddeye bakışımız, emeği öncelikli kılmamız çok farklı bir sistem doğurmaktadır.
Sonuç olarak kapitalizm de, sosyalizm de insan haklarına, insani değerlere, dünya barışına uygun sistemler değildir.
Türk milleti olarak kendimize, tarihimize, değerlerimize dönmemiz yegane çıkar yoldur. Para belirli ellerde toplanıp bir güç haline getirilmemelidir. Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in söylediği gibi "emisyon hacmi genişletilerek, proje mukabili faizsiz kredi verilmelidir". Faiz kaldırılmalı, döviz piyasadan uzaklaştırılmalı, milli para öne çıkarılmalıdır. Ücret tespitinde reel verilere dayanılmalı, asgari ücret insan haysiyetine uygun hale getirilmelidir.
Bir an önce işsizlik sigortası, sosyal fonlar ve benzeri kaynaklar oluşturularak toplumun balansı ayarlanmalıdır.
Devletin yıllardan beri yapamadığı bir bilgi bankası, bir proje bankası, bir enformasyon birimi halka açılmalı, halkın ürettiği ürünlerin iç ve dış piyasaya sürülmesi sağlanmalıdır.
İşte o zaman tarım, hayvancılık, hafif sanayi hamleleri yapılacaktır. Yıllardan beri çok kötü yönetilen bir Türkiye görüyoruz. Özellikle banka kurumu ve devlet ihaleleri sömürülmüş içinde bulunduğumuz hale düşürülmüşüz. Bankalar, devlet güvencesinde olduğu halde, anayasaya rağmen halk devlet güvencesinde değildir.
Söz yine baştaki tespitimize dönüyor. İnsanı, kendi yararına kazanmaktan başka bir çözüm yoktur. İnsanı önce vicdan, sonra hukuk alanında eğitmek gerekir. Zira yasaları uygulayan insandır.
Batıda doğmuş olan kapitalizm de sosyalizm de insani yapıya uygun değildir. Ülkemize tarihinden ve milli değerlerinden istifade ile milli bir ekonomik model şarttır. Zira kaynaklarımız bu konuda ziyadesi ile vardır. Ancak işi fark etmek ve kendimize dönmek gerekir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002