Halkın arasında dolaşıyoruz. Ülkeyi baştan başa geziyoruz. Hemen hemen her vatandaşın ortak bir sorusu var; partilerin birbirinden farkı ne? Evet partiler hangi özellikleri ile diğerlerinden farklı?
Siyasete adeta rest çekilmiş durumda. Bundan önce yapılanları, bundan sonra yapılacaklara örnek sayarsanız, bu sektörden ümit etmek yanlış olur diyorlar.
Hepsi de globalizmin tesiri altında. Hepsi de Batı projelerine teslim olmuş durumda. Hepsi de AB'den yana. Nihayet kötü bir Batı kopyasından başka bir şey yok ortada.
Evet halk, erbab-ı siyaseti defterinden silmiş. 1919'larda gündeme getirilen mandacı anlayışa benzetiyorlar mevcutları.
Peki ne olacak dediğimiz zaman, farklı bir cevap geliyor halktan. Ancak Prof. Dr. Haydar Baş Bey, II. Kuvay-ı Milliye'yi başlatmış ve bu hareket Bağımsız Türkiye Partisi'ni kurmuş. Bizce bu yeni parti diğerlerine hiç benzemiyor. Çok şey yapacağına inanıyoruz. Zira Bağımsız Türkiye Partisi, Kuvay-ı Milliye ruhu ile çıktı ve önünde çok sevdiğimiz, çok güvendiğimiz Prof. Dr. Haydar Baş Bey var.
O, konuşurken yürekten konuşuyor. Söylerken inandığını söylüyor. O, bir başka. Yapılan toplantılara, mitinglere bakınca, halkla bütünleştiğini görüyoruz. Dileğimiz, O'nun tek başına iktidar olmasıdır.
Zira O, AB'ye karşı, tam bağımsızlıktan yana. Tıpkı birinci Kuvay-ı Milliye'de olduğu gibi "İstiklal-i Tam" diyor. Birinci Kuvay-ı Milliye'yi başarıya götüren inanç, bu inanç değil miydi?
İşte aynı anlayış bugün de ayağa kalktı. Ülkemin önce milli birliğini ve bütünlüğünü savunuyor. Ekonomide fevkalade kararları var. Halktan vergi almayacak. Uluslararası ilişkilerde de milli kimlik ve dengeli bir tutum istiyor.
Halkımızın çok iyi bir gözlemci olduğunu söyleyebiliriz. Olaylar iyi tahlil ediliyor, sebep-sonuç bağlantısı iyi yapılıyor.
Bir de "yeni" yaftalı bazıları herhalde halktan ders alacaklardır. ABD'nin oluru olmazsa ziyaret yapamazsınız iddiasını süren bu tuhaf insanlar sanırız halkın ikazı ile kendilerine gelirler. Aksi halde sabun köpüğüne benzeyen balonları en kısa bir zamanda sönüp gidecektir.
Tarih tetkik edilirse görülecektir ki, hiçbir millet, başkalarının himayesi, desteği ve icazeti ile var olmamıştır. Milli kimliğin varlığı, gücü ve devamı ancak, o milletin kendi gayretine bağlıdır.
Yıllardan beri Vietnam, Kuzey Kore, İran, Küba gibi devletler, tüm muhalefetlerine rağmen ABD tarafından ortadan kaldırılmamıştır.
Öyleyse, ABD'nin icazeti olmadan olmaz diyenler, yanlış yoldadırlar. Tarihe ve gerçeklere aykırı düşünmektedirler.
Ancak milli birlik ve milli kimlik demekle, bu ülkelere savaş açılmış olunmaz. Milli şahsiyet ve haysiyetin korunması sözkonusudur. Elbette dünya ile dengeli münasebetler kurulacak ve milli çıkarlar doğrultusunda hareket edilecektir.
Bir iki örnekle olayı aydınlatalım. Dünya fındığının % 75'i Türkiye'de, yani Karadeniz bölgemizde üretiliyor. Fakat fındık lobisi İngilizlerin elinde. Sonuçta dünya nüfusunun çeyreğini oluşturan Çin, fındığı tanımıyor. Bu teslimiyetçilik mantık ötesidir.
İkinci bir örnek Irak müdahalesinden sonra, Türkiye her yıl 8 milyar dolar zarara uğruyor. Ülkemizin zararı tazmin edilmediği halde, sırf ABD'nin güzel hatırı için bu zarara katlanılıyor.
Bu yanlışlar, bu mandacı uygulamalar, hür ve bağımsız bir anlayışla bağdaşamaz.
Bağımsız Türkiye Partisi ve lideri Prof. Dr. Haydar Baş Bey, bu yanlışlara mantık, bilim ve siyasi dengeler içinde tavır gösterdiği için, değerli halkımız tarafından diğer partilerden ayrılmış ve baş tacı edilmiştir.
Henüz 6 aylık bir parti olduğu halde, ülke genelinde % 40'lara varan bir kabule ulaşmıştır. Her geçen gün bu parti lehine ibre yükselmektedir.
Evet yeni dönemde siyaset seviyeli olacak, siyaset yeniden saygınlığına kavuşacak, halkın yüzü gülecektir.
Siyasete adeta rest çekilmiş durumda. Bundan önce yapılanları, bundan sonra yapılacaklara örnek sayarsanız, bu sektörden ümit etmek yanlış olur diyorlar.
Hepsi de globalizmin tesiri altında. Hepsi de Batı projelerine teslim olmuş durumda. Hepsi de AB'den yana. Nihayet kötü bir Batı kopyasından başka bir şey yok ortada.
Evet halk, erbab-ı siyaseti defterinden silmiş. 1919'larda gündeme getirilen mandacı anlayışa benzetiyorlar mevcutları.
Peki ne olacak dediğimiz zaman, farklı bir cevap geliyor halktan. Ancak Prof. Dr. Haydar Baş Bey, II. Kuvay-ı Milliye'yi başlatmış ve bu hareket Bağımsız Türkiye Partisi'ni kurmuş. Bizce bu yeni parti diğerlerine hiç benzemiyor. Çok şey yapacağına inanıyoruz. Zira Bağımsız Türkiye Partisi, Kuvay-ı Milliye ruhu ile çıktı ve önünde çok sevdiğimiz, çok güvendiğimiz Prof. Dr. Haydar Baş Bey var.
O, konuşurken yürekten konuşuyor. Söylerken inandığını söylüyor. O, bir başka. Yapılan toplantılara, mitinglere bakınca, halkla bütünleştiğini görüyoruz. Dileğimiz, O'nun tek başına iktidar olmasıdır.
Zira O, AB'ye karşı, tam bağımsızlıktan yana. Tıpkı birinci Kuvay-ı Milliye'de olduğu gibi "İstiklal-i Tam" diyor. Birinci Kuvay-ı Milliye'yi başarıya götüren inanç, bu inanç değil miydi?
İşte aynı anlayış bugün de ayağa kalktı. Ülkemin önce milli birliğini ve bütünlüğünü savunuyor. Ekonomide fevkalade kararları var. Halktan vergi almayacak. Uluslararası ilişkilerde de milli kimlik ve dengeli bir tutum istiyor.
Halkımızın çok iyi bir gözlemci olduğunu söyleyebiliriz. Olaylar iyi tahlil ediliyor, sebep-sonuç bağlantısı iyi yapılıyor.
Bir de "yeni" yaftalı bazıları herhalde halktan ders alacaklardır. ABD'nin oluru olmazsa ziyaret yapamazsınız iddiasını süren bu tuhaf insanlar sanırız halkın ikazı ile kendilerine gelirler. Aksi halde sabun köpüğüne benzeyen balonları en kısa bir zamanda sönüp gidecektir.
Tarih tetkik edilirse görülecektir ki, hiçbir millet, başkalarının himayesi, desteği ve icazeti ile var olmamıştır. Milli kimliğin varlığı, gücü ve devamı ancak, o milletin kendi gayretine bağlıdır.
Yıllardan beri Vietnam, Kuzey Kore, İran, Küba gibi devletler, tüm muhalefetlerine rağmen ABD tarafından ortadan kaldırılmamıştır.
Öyleyse, ABD'nin icazeti olmadan olmaz diyenler, yanlış yoldadırlar. Tarihe ve gerçeklere aykırı düşünmektedirler.
Ancak milli birlik ve milli kimlik demekle, bu ülkelere savaş açılmış olunmaz. Milli şahsiyet ve haysiyetin korunması sözkonusudur. Elbette dünya ile dengeli münasebetler kurulacak ve milli çıkarlar doğrultusunda hareket edilecektir.
Bir iki örnekle olayı aydınlatalım. Dünya fındığının % 75'i Türkiye'de, yani Karadeniz bölgemizde üretiliyor. Fakat fındık lobisi İngilizlerin elinde. Sonuçta dünya nüfusunun çeyreğini oluşturan Çin, fındığı tanımıyor. Bu teslimiyetçilik mantık ötesidir.
İkinci bir örnek Irak müdahalesinden sonra, Türkiye her yıl 8 milyar dolar zarara uğruyor. Ülkemizin zararı tazmin edilmediği halde, sırf ABD'nin güzel hatırı için bu zarara katlanılıyor.
Bu yanlışlar, bu mandacı uygulamalar, hür ve bağımsız bir anlayışla bağdaşamaz.
Bağımsız Türkiye Partisi ve lideri Prof. Dr. Haydar Baş Bey, bu yanlışlara mantık, bilim ve siyasi dengeler içinde tavır gösterdiği için, değerli halkımız tarafından diğer partilerden ayrılmış ve baş tacı edilmiştir.
Henüz 6 aylık bir parti olduğu halde, ülke genelinde % 40'lara varan bir kabule ulaşmıştır. Her geçen gün bu parti lehine ibre yükselmektedir.
Evet yeni dönemde siyaset seviyeli olacak, siyaset yeniden saygınlığına kavuşacak, halkın yüzü gülecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002