11 Mayıs günü Kayseri'deydik. Bağımsız Türkiye Partisi, Kayserili dostlarla kucaklaştı. Öyle bir alaka, öyle bir ilgi oldu ki, adeta mahşer. Yer yerinden oynadı.
Kayserili yerel bir gazete yazısında olayı şöyle ifade etti; "Bir emniyet mensubu konuşuyoruz. Emniyet mensubu arkadaş şöyle değerlendirdi katılım ve tanıtım gecesini: Yıllardan beri Kayseri'de görev yaptım. Spor salonunu bu kadar doldurabilen bir parti görmedim".
Evet mahşeri bir kalabalık, salonda hınca hınç bir doluluk. Dışarıda kalan insan sayısı, girebilenlerin iki katı.
Sayısal tablo bu. Ya coşku! Evet coşku da çok yüksek. Hele Prof. Dr. Haydar Baş Bey kürsü için anons edilince yer yerinden oynadı. "Bu vatan bizimdir, bizim kalacak", "Bu vatan bu millet seni bekliyor", "İşte lider işte Başbakan", "Üstad Üstad Üstad" gibi sloganlar tavanı çökertircesine inledi.
Olayların teşhisi, tanımı ve çözümleri Prof. Dr. Haydar Baş Bey tarafından ortaya koyuldukça coşku sele dönüşmüştü. Bu olumlu tepkiyi değerlendirirken, yüksek tahsilimi Kayseri'de yaptığım için, bu bölgemizin karakterini bir daha tanıma ve hatırlama fırsatı buldum.
Orta Anadolu'da Kayseri ve Konya çok farklı iki ilimizdir. Bir daha gördük ki, mukavvadan yapılmış surlar, yabancı icazetli çıkışlar bu güzel şehirlerimizde söylenilenin aksine taraf bulamamıştır.
Değerli halkımız; bir baş lazım, inancı, bilgisi, girişimi tam olan bir baş lazım, diyor. Yoksa halk her zaman olduğu gibi iyi niyetli. Bu dileğini yine kendisi cevaplıyor. O baş Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Yeni ötmeye başlayan horozların ötüş çırpıntılarına benzeyen bazı çıkışları ise hobi olarak niteliyor halk.
Kadınlarımızın, erkeklerimizle yarıştığını gördük Türk demokrasisi adına müspet bir sonuç. Ülke kadını, siyasete çok alakalı. Elbette mutfağında, sokağında, toplumunda rahat değil bu hanımefendiler.
Pek çok hatibin yer aldığı gecede hiç durmayan bir coşku seli yaşandı. Prof. Dr. Haydar Baş Bey'le, zirve noktasına varıldı.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey "24 saatte ülke meselelerini halledeceğini, dış politikada şahsiyet ve itibar gerektiğini" vurguladı.
Hele Fransa'da yapılan eyleme çok sert tepki gösterdi. Sn. Kıvrıkoğlu'na yapılan bu aşağılayıcı hareketi kınadı. Gerekli tepki göstermeyen siyasileri de kınadı. Eğer "Atatürk döneminde olsaydı, bu hareket bir savaş sebebi olurdu" dedi.
Her zaman olduğu gibi milli birliğe, ekonomik bağımsızlığa önemle işaret eden Prof. Dr. Haydar Baş Bey, AB'ye niçin karşı olduğunu, detaylı bir şekilde izah etti.
Yerel TV'ler, radyolar, gazeteler toplantıyı övgüyle yansıttı. Değerli halkımızın değerlendirmelerine gelince herkes çok dua ediyor ve hararetle destekliyor. Diğer bir ifade ile bu coşkun nehir sahillere ekilen ufak tefek zakkum fidelerini süpürüp götürdü.
Kayseri şen, Kayseri aydın, Kayseri çok net. Dudaklarda şarkı, gönüllerde huzur. Tek yürek, tek bilek bir Kayseri kaldı arkada. "Bu vatan bizimdir, bizim kalacak" diyor herkes. Bebeklerine varıncaya kadar her Kayserili bayrak sallıyor, gönül açıyor çağrıya. Ve Prof. Dr. Haydar Baş Bey'le bir ve beraber artık Kayserili.
Kayserili yerel bir gazete yazısında olayı şöyle ifade etti; "Bir emniyet mensubu konuşuyoruz. Emniyet mensubu arkadaş şöyle değerlendirdi katılım ve tanıtım gecesini: Yıllardan beri Kayseri'de görev yaptım. Spor salonunu bu kadar doldurabilen bir parti görmedim".
Evet mahşeri bir kalabalık, salonda hınca hınç bir doluluk. Dışarıda kalan insan sayısı, girebilenlerin iki katı.
Sayısal tablo bu. Ya coşku! Evet coşku da çok yüksek. Hele Prof. Dr. Haydar Baş Bey kürsü için anons edilince yer yerinden oynadı. "Bu vatan bizimdir, bizim kalacak", "Bu vatan bu millet seni bekliyor", "İşte lider işte Başbakan", "Üstad Üstad Üstad" gibi sloganlar tavanı çökertircesine inledi.
Olayların teşhisi, tanımı ve çözümleri Prof. Dr. Haydar Baş Bey tarafından ortaya koyuldukça coşku sele dönüşmüştü. Bu olumlu tepkiyi değerlendirirken, yüksek tahsilimi Kayseri'de yaptığım için, bu bölgemizin karakterini bir daha tanıma ve hatırlama fırsatı buldum.
Orta Anadolu'da Kayseri ve Konya çok farklı iki ilimizdir. Bir daha gördük ki, mukavvadan yapılmış surlar, yabancı icazetli çıkışlar bu güzel şehirlerimizde söylenilenin aksine taraf bulamamıştır.
Değerli halkımız; bir baş lazım, inancı, bilgisi, girişimi tam olan bir baş lazım, diyor. Yoksa halk her zaman olduğu gibi iyi niyetli. Bu dileğini yine kendisi cevaplıyor. O baş Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Yeni ötmeye başlayan horozların ötüş çırpıntılarına benzeyen bazı çıkışları ise hobi olarak niteliyor halk.
Kadınlarımızın, erkeklerimizle yarıştığını gördük Türk demokrasisi adına müspet bir sonuç. Ülke kadını, siyasete çok alakalı. Elbette mutfağında, sokağında, toplumunda rahat değil bu hanımefendiler.
Pek çok hatibin yer aldığı gecede hiç durmayan bir coşku seli yaşandı. Prof. Dr. Haydar Baş Bey'le, zirve noktasına varıldı.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey "24 saatte ülke meselelerini halledeceğini, dış politikada şahsiyet ve itibar gerektiğini" vurguladı.
Hele Fransa'da yapılan eyleme çok sert tepki gösterdi. Sn. Kıvrıkoğlu'na yapılan bu aşağılayıcı hareketi kınadı. Gerekli tepki göstermeyen siyasileri de kınadı. Eğer "Atatürk döneminde olsaydı, bu hareket bir savaş sebebi olurdu" dedi.
Her zaman olduğu gibi milli birliğe, ekonomik bağımsızlığa önemle işaret eden Prof. Dr. Haydar Baş Bey, AB'ye niçin karşı olduğunu, detaylı bir şekilde izah etti.
Yerel TV'ler, radyolar, gazeteler toplantıyı övgüyle yansıttı. Değerli halkımızın değerlendirmelerine gelince herkes çok dua ediyor ve hararetle destekliyor. Diğer bir ifade ile bu coşkun nehir sahillere ekilen ufak tefek zakkum fidelerini süpürüp götürdü.
Kayseri şen, Kayseri aydın, Kayseri çok net. Dudaklarda şarkı, gönüllerde huzur. Tek yürek, tek bilek bir Kayseri kaldı arkada. "Bu vatan bizimdir, bizim kalacak" diyor herkes. Bebeklerine varıncaya kadar her Kayserili bayrak sallıyor, gönül açıyor çağrıya. Ve Prof. Dr. Haydar Baş Bey'le bir ve beraber artık Kayserili.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002