Lozan Anlaşmasına göre; Batı Trakya'daki Türklerle İstanbul'daki Rumlar hariç Yunanistan'daki Türkler mübadele edilecekti. Batı Trakya'da kalan Türklerin bütün hakları ise Lozan'la Türkiye tarafından garanti altına alınmıştı. Buradaki Türkler, dini ve kültürel kurumlar açıp bunları yönetebilecekler, mal edinebilecekler, diğer sosyal ve siyasi haklara sahip olabileceklerdi. Lozan'da bu konuda karşılıklılık ilkesi vurgulanmış olmasına rağmen bugün Türkiye'deki Rumlar ne kadar rahatsa Yunanistan'daki Türkler de o denli rahatsız. Çünkü Yunanistan, Lozan'da ve daha sonra iki ülke arasında 1968'de imzalanan eğitim protokollerinde kabul ettiği hükümlere uymuyor.Yunanistan, Batı Trakya'da tam bir asimile ve kaçırma politikası uygulamakta. Batı Trakya'da normal nüfus artışına göre bugün 600 bin Türk olması gerekirken ancak 150 bin Türk var. Bu rakamlar bize Batı Trakya'daki Türklerin durumunun ne kadar feci olduğunu anlatmaya yetiyor aslında. Lozan bugün geçerli bir anlaşma olmasına rağmen Yunanistan, Türklerin hukuken sahip oldukları bütün hakları tek taraflı olarak kaldırdı. Camileri yeşil alan yapma bahanesiyle yıktı, dernekleri kapattı, Türklerin oyuyla seçilen cemaat liderlerini, müftüleri tanımadı. Bunların yerine kendi atadığı kişileri görevlendirdi. Türklere ait arazileri kamulaştırdı, Türk çocuklarının ve gençlerinin eğitim almalarını çeşitli bürokratik yollarla engelledi. Özellikle Türklerin üniversiteye girmelerine bir şekilde yasak koydu, okumaya hak kazananların çok azını kura ile okula alıyorlar. Türkler başka bir ülkede de okuyamıyorlardı çünkü her ne sebeple olursa olsun altı ay ve daha fazla yurt dışında kalanlar vatandaşlıktan çıkarılıyordu, bu yasa 1998 de değiştirildi. Şu an, Batı Trakya'daki Türklerin en önemli sorunları eğitim, topraklarının kamulaştırılması, "Türk" kelimesini kullanamamaları ve Türkçe konuşamamaları. Yunanistan Batı Trakya Türklerini ısrarla Türk olarak değil, Yunanlı Müslüman azınlık olarak kabul ediyor. İçinde Türk kelimesi geçen dernekler kapatılıyor. Türklerin oylarıyla seçilen müftüler tanınmıyor. Türkler mahkemelerde adil yargılanmıyor.Yunanistan kesinlikle sistemli bir biçimde Türk azınlığı asimile etmeye çalışıyor. Bütün bu hukuka, adalet anlayışına ve insanlığa aykırı uygulamaları yapan Yunanistan, 25 yıdır AB üyesi. Bizim canhıraşane bir şekilde girmeye çalıştığımız ve uğrunda en haklı davalarımızdan bile vazgeçmeye hazır olduğumuz AB'ye bu Yunanistan üye. Bize giremeyeceğimiz belli iken ve hatta çok zaman değişik ağızlardan "sizi almayacağız, biz sizi asla hazmedemeyiz" derlerken bile sürekli "azınlık haklarından ne haber?" diyen AB hiç mi Yunanistan'a bakmıyor? Hadi kriter filan umurlarında değil de insanlık adına hiç mi utanmıyorlar acaba?Batı Trakya Türkleri'nin tek umudu Türkiye aslında. Türkiye, haklı bir dava olarak Lozan hükümlerinin uygulanmasını Yunanistan'dan talep edebilir. Kimsenin diyecek bir şeyi de olamaz. Milletler arası bir anlaşma sözkonusu çünkü. Fakat maalesef Türkiye'nin tavrı bu mevzu da hiç içaçıcı değil. 2004 yılında, 51 yıl aradan sonra ilk kez Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı burayı ziyaret etti. Ordaki Türkler için çok önemli olan bu ziyaret maalesef onlar açısından hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Çünkü bekledikleri şey Türkiye'nin desteği ve haklılıklarının kabulü idi. Ancak Başbakan Recep Tayip Erdoğan, hem seçilmiş hem de atanmış müftülerle görüştü. Bu, "size hak vermekle beraber Yunanistan'la da bu yüzden sorun yaşamak istemiyoruz. Bu yüzden biz bu işe karışmayacağız" anlamına gelen bir tutumdu. Ziyaret boyunca da "Türk" kelimesini kullanmaktan kaçınmıştı. Batı Trakya Türkleri yapayalnız bir şekilde, varolma ve kimliklerini kaybetmeme mücadelesi veriyorlar. Zaten biz de yardım etmedikten ve hatta hatırlamadıktan sonra başka kimleri var ki?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüma Gökçe / diğer yazıları
- Gerçek milliyetçilik / 03.05.2013
- İttihatçılardan günümüze / 13.06.2011
- Batı'nın kanlı tarihi-7 / 05.06.2011
- Batı'nın kanlı tarihi-6 / 01.06.2011
- Şark meselesi, Girit meselesi, Kürt meselesi / 25.05.2011
- Batı'nın kanlı tarihi-5 / 22.05.2011
- Batı'nın kanlı tarihi - 4 / 14.05.2011
- Abdülhamid Han, milliyetçilik ve küreselleşme / 12.05.2011
- Batı'nın kanlı tarihi-3 / 07.05.2011
- Büyük birader / 04.05.2011
- İttihatçılardan günümüze / 13.06.2011
- Batı'nın kanlı tarihi-7 / 05.06.2011
- Batı'nın kanlı tarihi-6 / 01.06.2011
- Şark meselesi, Girit meselesi, Kürt meselesi / 25.05.2011
- Batı'nın kanlı tarihi-5 / 22.05.2011
- Batı'nın kanlı tarihi - 4 / 14.05.2011
- Abdülhamid Han, milliyetçilik ve küreselleşme / 12.05.2011
- Batı'nın kanlı tarihi-3 / 07.05.2011
- Büyük birader / 04.05.2011